3 Kasım 1965 günü TBMM Genel Kurulunda Hükümet Programı okunmaktadır. Genel Kurulun olağan başlama saati olan 15.00’te Başkan Ferruh Bozbeyli, Gündem’i sunmuş ve “Bakanlar Kurulunun programını okumak üzere Sayın Başbakan buyursun,” anonsuyla Başbakan ve Isparta Milletvekili Süleyman Demirel kürsüye gelmişti. Demirel, iki saat süren konuşmasında, “Televizyonun eğitim değeri yüksek bir yayın vasıtası olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple Türkiye’de televizyonu en kısa zamanda gerçekleştirmek kararındayız.” diyerek ilk defa Türkiye Büyük Meclisi kürsüsünden, TRT’nin televizyon yayıncılığına başlayacağı müjdesini veriyordu.
Oysa bu tarihten 5 yıl önce, 30 Ağustos törenleri için İzmir’de bulunan dönemin Başbakanlık Müsteşarı Alparslan Türkeş, bir gazeteciye televizyon yayınlarını başlatacaklarını söylemişti. 1 Eylül 1960 günü, “Televizyon kurulması işini hükümet ele aldı” başlığıyla yayımlanan gazete haberinde; Türkeş’in, “Yurtta derhal televizyon şebekesi yapılmalıdır. Bu konuda hükümetin teşebbüsleri vardır. Bir Japon firmasıyla müzakereler yapılmaktadır ve yakında yurdumuzun belli başlı merkezlerinde televizyon istasyonları faaliyete geçecektir” dediği bildiriliyordu. O günlerde Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in, kendisini ziyarete gelen Federal Almanya büyükelçisinin “Size ne gibi bir yardımda bulunabiliriz?” sorusuna, “Bize bir televizyon kurmakta yardımcı olunuz.” diye karşılık verdiği yazılmaktadır.
Aslında ülkemizde ilk televizyon yayını 1952 yılında başlamıştı. İstanbul Teknik Üniversitesi Radyosu bünyesinde 100 vatlık bir televizyon vericisi kurulmuş ve kısa mesafe yayınları yapılıyordu. İki bin kişinin evinde televizyon alıcısı bulunuyordu. Bu yayınlara olan ilgiyi fark eden dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Basın Yayın Genel Müdürü Altemur Kılıç’tan televizyon konusunda araştırma yapmasını istemişti. Ancak, henüz radyo yayıncılığını kurumsallaştıramamış ve yalnızca belli yerlerde dinlenebilen üç radyosu bulunan Türkiye’de, televizyon yayıncılığının başlaması o yıllar için pek mümkün görünmüyordu. Bunun için 10 yıl daha beklemek gerekecekti.
Dünyada televizyon yayıncılığının temeli 1923 yılında atılmıştı. İngiltere’nin Hastings kasabasında bir İskoçyalının icat ettiği televizyonda ilk olarak bir insan yüzünün görüntüsü elde edilmiş, başlangıçta noktalar hâlinde ve titrek bir görüntü ortaya çıkmış, 26 Ocak 1926’da İskoçyalı John Baird, televizyon antenini de bulunca, uzak bölgelere televizyon yayıncılığı yapılmaya başlanmıştı. Hemen peşinden Marconi firması elektronik olarak sistemi geliştirince, 1930’ların başında televizyon, elektronik eşya niteliğini kazanmıştı. 1930’ların ortasında BBC’nin İngiltere’den ABD’ye yalnızca bir görüntüyü iletmesiyle de uluslararası yayıncılığın başladığı kabul edilir. Kaynaklar, 1936 Berlin Yaz Olimpiyatlarının, Almanya’daki bazı binalarda televizyonlardan izlendiğini yazar. 1950’li yıllarda Amerika’da televizyon yayıncılığında renkli sisteme geçilmiştir. O yıllarda televizyonlar, Amerika’nın ardından Avrupa’da da evlere girmeye başladı. Soğuk savaş sırasında propaganda için, görsel malzemeye de ihtiyaç duyuldu ve gerçekler, daha net ortaya çıktı. Uzay çalışmaları sürerken, 1962’de Star1 uydusu aracılığıyla Fransa’dan Amerika’ya çanak antenler aracılığıyla televizyon yayını gerçekleştirildi. Uluslararası yayıncılık, 1964’te başlayan kablo yayıncılığıyla yeni bir ivme kazandı.
Türkiye’de ise TRT’nin kuruluşundan kısa süre sonra, Yönetim Kurulu üyelerine televizyonunun ne olduğu, Ankara’nın Anafartalar Caddesi yakınında bulunan Basın Yayın binasında, ilk kapalı devre televizyon yayını ile gösterildi. Artık sıra yayını yapacak personelin yetiştirilmesine gelmişti. TRT ile Almanya’nın ZDF Kanalı arasında yapılan anlaşma gereğince bir kısım personel, televizyonculuğu öğrenmek üzere Eschborn kentine gönderildi. Dönüşte, TBMM’de 16 Ocak 1967’den itibaren kapalı devre televizyon yayınları başlatıldı. Milletvekilleri, Genel Kurul salonundaki görüşmeleri, kulisten de izleyebiliyordu. O yıllarda ben ortaokula gidiyordum. Bir gün Ankara’da Anafartalar Caddesinde yürürken, caddede bir kalabalık gördüm. Uğurlu adında bir mağazanın vitrinine bakıyorlardı. Ben de girdim aralarına… Vitrindeki parlak bir nesne, bakanları gösteriyordu. İleri gittim, geri geldim, kendimi yürürken görüyordum o nesnede, bir ayna gibi… O zaman onun, televizyon olduğunu öğrendim, ilk kez bir ekran görmüştüm. O ekran, toplumu etkilerken benim hayatıma da yön verecekti…
Tarihler 31 Ocak 1968 gününü gösterdiğinde, Ankara’da Mithatpaşa Caddesindeki 49 numaralı binanın bodrum katına kurulan küçük bir stüdyodan yayınlar başladı. O tarihte televizyon fiyatları oldukça pahalı olduğu için herkes alamazdı. Ben, ilk televizyonun fiyatının 2.000 lira olduğunu hatırlıyorum. İnternet ortamında ise 1972 yılında bir televizyonun fiyatı 5 bin lira olarak belirtiliyor. Sonuçta, o yıllarda bir televizyon, ortalama memur maaşından fazla idi. Limon sandığı büyüklüğündeki ilk televizyonlar, öylesine ağırdı ki iki kişi ancak taşıyabilirdi. İlk televizyonların büyüklüğünün de 68 ekran olduğunu söyleyebilirim. İlk televizyon yayınını, Amerika’dan dönüşünde televizyon getiren Hasan Hüseyin Yeğin’in evinde seyretmiştik. Biz de karlı bir akşamda, Halit Kıvanç’ın deyimiyle, ‘telesafirliğe’ gitmiştik. Keçiören’de seyrettiğimiz o yayının sık sık kesildiğini ve sonradan adının Necefli maşrapa olduğunu öğrendiğim, sabit bir resim gösterildiğini hatırlıyorum.
Televizyonun ilk yayın akışına baktığımızda, 31 Ocak 1968 günü saat 18.30’da ekrana test diası verildiğini görüyoruz. 45 dakika süren bir ton sesiyle birlikte yayınlanan diadan sonra saat 19.15’de ekranda TRT yazısı belirip sinyal müziği çalmaya başlar. 10 dakika süren sabit görüntüden sonra ‘Ankara Televizyonu’ anonsuyla birlikte sinyal müziği devam eder. 19.29’da saat ayarı verilerek bir gong sesi duyulur. Böylece Türkiye’de TRT televizyonu tarihinin ilk sayfası açılır. Saat 19.30’dan sonraki ilk yayın akışını gösteren çizelgede şöyle yazılmaktadır: “Saat 19.30: Açılış ve programın sunuşu, Nuran Emren (Devres) tarafından. 1931: Başlarken. Mahmut Tali Öngören’in konuşması. 19.35: Devrim Tarihi (Prof. Dr. Afet İnan) 20.00 Haberler: (Zafer Cilasun), 20.10: Hava Durumu: (Zeynep Esen), 20.15 Çizgi Film: Kötü adam, inatçı çiçek, 20.38: Antalya Ormanları (belgesel film), 20.50: Kapanış anonsu, Nuran Emren (Devres), 20.51: Türk bayrağı, İstiklal Marşı, kapanış. Bu ilk yayın, sadece 1 saat 20 dakika sürmüştü ama o ilk heyecan hiç unutulmadı.
31 Ocak 1968
Şener Mete
Yorumlar