Mehmet Necati GÜNGÖR
Milli duygularla yaşayanlara ve hangi görev ve makamda bulunursa bulunsun, o duyguları yaşatanlara, gelecek nesillere aktaranlara selâm olsun.
10 Kas...
Mehmet Necati GÜNGÖR
Milli duygularla yaşayanlara ve hangi görev ve makamda bulunursa bulunsun, o duyguları yaşatanlara, gelecek nesillere aktaranlara selâm olsun.
10 Kasım, büyük milletimiz için yas günüdür.
Milletimizin, büyük liderini kaybettiği kara bir gündür.
O, bize Allah’ın lütfu idi. Geldi, kurtardı ve devletimizi kurdu.
Ne kadar minnet duysak, azdır.
Ancak, 10 Kasım’ın yas günü olarak anılmasını istemiyoruz.
10 Kasımlar, “Sen kalk ben yatam” şiirlerinin okunacağı bir gün değildir.
10 Kasım, O’nun bize bıraktığı ilkelerin bellenmesi, yorumlanması ve gelecek kuşaklara aktarılması günü olmalıdır.
O’nun heykelleri ve büstleri önünde elbette bütün kalbimizle ve yüreğimizle saygı duruşunda bulunacağız.
Yetmez, Ankara’da yaşıyorsak, nerede bulunursak bulunalım, böyle bir günde Ankara’ya gelmeye gücümüz yoksa, O’nun kabrine koşmak yerine, ruhuna fatihalar okuyarak da görevimizi yerine getirebiliriz.
10 Kasım’dan bir gün önce, 9 Kasım’da Erzurum’da bir Tabyalar Yürüyüşü var.
Aziz şehitlerimizin bulunduğu tabyalara on binlerce Erzurumlu hemşerim soğuğa, yokuşa, yolun uzunluğuna aldırmadan yürüyüp, milli görevlerini yerine getirecekler.
Öncelikle bu yürüyüşü tertip eden Erzurum Kalkınma Vakfı Başkanı, değerli dostum, eczacı Erdal Güzel’i tebrik ediyorum.
Adı gibi, kendi de güzel olan sevgili başkanımız şöyle diyor:
“Ordu- millet dayanışmasının en güzel örneği olan 9 Kasım Aziziye Ruhunu yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak ülkemizin bekası için manevi bir sorumluluktur. Milli birliğe en fazla ihtiyaç duyulan bu günlerde Tabyalar Yürüyüşü daha da önem kazanmaktadır.”
Başkan Güzel, “geçmişi unutanlar gelecekte de aynı şeyleri yaşarlar” diyor ve ilâve ediyor:
“Değmesin mabedime namahrem eli diyen ve bu uğurda canlarını veren şehitlerimizi rahmetle anıyor ve onların aziz hatıraları önünde tazimle eğiliyoruz.”
Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızı ve şehitlerimizi de rahmetle anıyoruz.
Onlara, başta başbuğumuz Atatürk olmak üzere, hepsine tükenmez bir minnet borçluluğu içinde olduğumuzu yeniden hatırlıyor ve gençlerimize de hatırlatmak istiyoruz.
57 yıllık kısa ömrüne her alanda büyük eserler sığdıran, “Benim en büyük eserim Cumhuriyettir” diyen yüce Atatürk’ü 10 Kasım’da kaybettik.
Bize düşen, Yüce Yaratıcı’dan O’nunla birlikte tüm kahramanlarımızı ve şehitlerimizi cennet makânında ağırlamasını dilemektir.
Eserlerine ve ilkelerine sadakatle bağlanmak hepimiz için milli görevdir.
Varsın bize “putçu” desinler.
İmanımızla putları nasıl devirdiysek, onların kafalarındaki nefret putlarını da yok edeceğiz.
“Varlığımız Türk varlığına armağan olsun”
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.