Şükrü KARAMAN Sendikalar, emekçinin ücretinden kesilen gelir vergisine karşı ayaklandı. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Hak-İş G...

Şükrü KARAMAN Sendikalar, emekçinin ücretinden kesilen gelir vergisine karşı ayaklandı. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ardı ardına yaptığı açıklama ile ücretlerden kesilen gelir vergisi ilk dilimi oranının yüzde 10’a düşürülmesini istedi. Sendikalar, vergide emekçi aleyhine adaletsiz sistem olduğunu belirtiyor. Görüşlerinde son derece haklılar. Zira asgari ücret vergi dışı bırakılmasına karşın işçi ve memur hala toplam gelir vergisinin yarıdan fazlasını ödüyor. Hatta öyle ki ücreti yüksek olan çalışandan bazı patronlardan bile fazla kesinti yapılıyor. Ücretlilerin gelirlerinin yüzde 40’ı gelir vergisi, sigorta primi, işsizlik sigortası gibi kesintilere gidiyor. Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında en çok sigorta primi alan ve vergi kesintisi yapan ülkelerin başında geliyor. Verginin yüksekliği beraberinde kayıt dışı istihdamı oluşturuyor. Vergi dilimi arttıkça kayıt dışına kaçış da o denli artıyor. Halen yüzde 30’lar düzeyinde olan kayıt dışı istihdamın vergi adaletsizliğinin sürmesi halinde daha yükselmesi kaçınılmaz. Kayıt dışılık devletin gelir vergisi ve sigorta primi kaybına yol açıyor. Bu gerçek bilinmesine rağmen vergide adaletsizlik sürüyor. Oysa adil sistem uygulansa hem kayıt dışı ekonomi büyüyemeyecek hem de devletin devasa tutarda para kaybı olmayacak. Vergi dilimleri yükseltilerek vergi gelirlerinin artırılamayacağı aşikar. Dünyada buna benzer çok sayıda uygulama var. Lakin amaçlanan gelir elde edilemediği gibi kayıt dışı ekonomi kar topu gibi büyüyor. Bir yanda yüksek enflasyon bir yanda artan vergi yükü ücretleri eritmeye devam ediyor. Yüksek enflasyon nedeniyle büyük alım gücü kaybı yaşayan emekçi vergi dilimlerinin yüksekliği ile yoksullaşıyor. Çarşıya pazara alışverişe gittiğinde fiyatlar artıyor, evlere gelen fatura öncekinden yüksek oluyor. Ancak işçi ve memurun artması gereken ücretleri vergi dilimleri nedeniyle düşüyor. Gelir eşitsizliği yetmezmiş gibi vergi adaletsizliği de dar gelirliyi vuruyor. Yılbaşında yüzde 15’lik dilimden vergi veren çalışanlar nisan ve mayıs aylarında yüzde 20’lik ikinci vergi tarife dilimine, eylülde yüzde 27’lik üçüncü tarife dilimine girerek gelirlerinin büyük bölümünü vergi olarak ödüyor. Ücretliler yılbaşında kazancının beşte birini vergi ve kesintilere öderken, yılın son aylarında neredeyse üçte birini veriyor. Vergi dilimleri yeniden değerleme oranlarından düşük arttığından ücretiler her yıl hızla üst vergi dilimine giriyor ve fazla kesinti yapılıyor. Neredeyse işçi patronuyla aynı oranda vergi veriyor. Adaletin sağlanması için ücretlilerden alınan gelir vergisi oranlarını düşürecek ve tarife dilimlerini yükseltilecek düzenlemeye gereksinim var. İşçi ve memurun zaten kıt olan ücretine darbe vuran mevcut gelir vergisi sisteminin radikal şekilde irdelenip, değiştirilmesi şart. Siyasi iradenin yakınmalara ve taleplere kulak vermesi gerekiyor.