Emel ZALALTUNTAŞ Plan yapmak iyi midir, kötü müdür bilemiyorum. Her şeyi bir sıraya koymak ve oldurmaya çalışmak için olağanüstü bir   çaba sarf ediyoruz. Bu daha çok, küçük yaşlar...

Emel ZALALTUNTAŞ Plan yapmak iyi midir, kötü müdür bilemiyorum. Her şeyi bir sıraya koymak ve oldurmaya çalışmak için olağanüstü bir   çaba sarf ediyoruz. Bu daha çok, küçük yaşlarda öğrendiğimiz bir şey olabilir mi acaba? Küçük yaşlarda ebeveynlerimiz tarafından sorguya çekiliriz, daha o yaşta kafamıza işlenmiştir ve her çocuğa sorulan o meşhur soru "Büyüyünce  ne  olacaksın?" Mükemmel ve sıralı olarak gerçekleştirilmesi gerekenler listelerimiz vardır. İyi bir geleceğe sahip olmak için yapılması gerekenler listesi. Bu listeler hazırlanırken de bizim ne istediğimiz pekte önemli değildir; çünkü bu listelerden %100 sonuç alınacağına inanılmıştır. Bizden beklenen iyi bir ilk -orta öğretim hayatı sonra popüler, çok para kazandıracak bir meslek seçip o alanda lisans eğitimi almak sonra vakit kaybetmeden iyi maaşlı bir iş bulmak  sonra da  ailenin de onaylayacağı bir evlilik yapmak… Eminim daha eklenecek çok şey vardır kendi evini, arabanı almak gibi. Hayatı farkında olmadan yaşıyoruz, çoğu zaman yaşamıyoruz bile. Bir türlü yapacaklarımızın bitmediği, sürekli yenisinin eklendiği eylemler içerisinde yorulduğumuzu hissediyoruz. Çocukken olgun, yetişkinken yorgun insanlar oluyoruz. Ne kadar takdir edilir değil mi, sorgusuz itaat eden çocuk, hani hiç sorun yaratmayan o akıllı ,uslu çocuklar. Çocukluğunu ıskalayıp, küçücük yaşta büyümek zorunda kalan çocuklar. 40’lı yaşlarına geldiğinde oyunu kurallarına göre oynadım peki niye kendimi iyi hissetmiyorum, her şey dışardan bakılınca çok iyi görünürken, ’’Ben  neden mutlu değilim? Sorusunu soran kayıp çocuklar. Başkalarının hayallerini ,projelerini gerçekleştirdiğinin farkında olmayan kendinden ,hayallerinden , amaçlarından uzaklaşmış çocuklar. Sorun şu kişi bu kişiler eninde sonunda işlerin o kadar yolunda gitmediğini anlayarak "Sen kimsin, şu an olduğun kişi olmaktan mutlu musun, yaşamak istediğin hayat bu mu veya her şey yolunda mı sorularını bir gün kendilerine sorarlar. Bizler çok fazla çevre odaklı yaşıyoruz; iyi bir iş veya iyi bir eğitim alarak dışardan daha çok değer, saygı, sevgi göreceğimize inandırıldık. Seçeceğimiz mesleğe göre farklı muamele göreceğimize inandık. Belki daha büyük hedefler koyup gerçekleştirecektik fakat çevremizde garantici, risk almaya cesareti olmayan birilerinin düşüncelerinden etkilenerek bizi geliştirecek adımı atmaktan korktuk. Belli bir farkındalık oluştuğunda seçimlerimizin aslında bizim seçimlerimiz olmadığını fark ediyoruz. Yaşadığımız her şeyi farkındalıkla yaşamamız gerektiğine inanıyorum. Bir karar alırken, bu kararı kendi iradeniz ile mi alıyorsunuz yoksa çevrenin etkisi ile mi? Ya da çalışırken yaptığınız işten memnun musunuz veya o ortamda insanlarla ilişkiniz nasıl? Kendinizi huzurlu ve üretken hissediyor musunuz? Eğer bu sorulara olumlu cevaplar vermiyorsanız kendinize bir konfor alanı yarattığınızı ve buradan çıkacak cesaretinizin olmadığını söyleyebilirim. Değişim cesaret ister, bilinmeyeni seçmek çoğu zaman korkutucudur. Ben ne zaman zora düşsem sorgulamaya başlarım kendimi bazen bir şeyin hayalini kurarsın gerçekleştirirsin fakat  aradığın huzuru bulamadığını fark edersin aslında o senin hayalin değildir, sen öyle olduğuna inanmış veya inandırılmışsındır. Yaptığın yanlış seçimler seni doğru seçimi bulman üzere yola çıkarmıştır. Hedefine giderken bazen yol ayrımlarına gelirsin ve her zaman doğruyu seçmeyebilirsin. Doğru olan şu ki ne seçersen seç orada öğreneceğin bir şeyler mutlaka vardır. Binlerce olasılıktan oluşsa da hedef bellidir sadece ulaşmak biraz zaman alabilir.