İnanılmaz Gerçekler
Berrin Türkoğlu
Kısa ölüm diye nitelendirilen bu deneyimleri A.B.D’de okuduğum üniversite dönemi sırasında bazı TV programlarda izlemiş ve konuya çok bilimsel yaklaşılmış olduğunu da görmüştüm. Uzun yıllardır bazı paranormal olaylar yaşıyorum. Benim akademik kariyerimin hiçbir bölümü de bu yaşadıklarımın cevabını vermiyor. Ama her şeye rağmen benim tunları yaşadığımı inkar etme gibi bir bulgu da vermiyor.
Bir sabah her şeyin normal gittiğini düşündüğüm bir sırada arabamın kontrolünü kaybettim. Sanki bir güç beni yo- >an kenarına çekiyordu. Daha fazla mücadele edemedim ve arabanın kontrolünü kaybettim. Aniden ne olduğunu anlatamadığım bir bulutun içinde kendimi yükselirken buldum. Aşağıya baktığımda arabanın içindeki bedenimi gördüm. Basımı direksiyona dayamış öylece duruyordum. Yaklaşmak istememe rağmen garip bir kuvvet beni yukarıya doğru çekiyordu. Bedenim yoktu ama ben algılayabiliyor ve düşünebiliyordum.
Arabanın içindeki bedenimin yanına arabalar gelmeye başladılar, içindeki beni çıkarıp yere yatırdılar. O anda başımın sol tarafındaki açık yarayı gördüm. Artık ne bedenimi düşünüyor ne de acı hissediyordum.
Anlatamadığım garip bir sevgi ve huzur denizinin içinde hızla yükseliyordum. Gittiğim yerde tünel yoktu ya da tünelin ışığı dedikleri ışık yoktu. Işık topu adını verebileceğim bir topun içinde giderek büyüyor ve yükseliyordum.
Birden etrafımda konuşan varlıkları hissettim. Hissettim diyorum çünkü beynimin içinde algılıyordum. Kendi aralarında ve çok güzel bir müzik eşliğinde vaktimin gelmediğini ve tekrar bedenime dönmem gerektiğini konuşuyorlardı. Sesleri iyice algılamaya başladığımda ışığın o göz kamaştıran durumu azaldı ve ben kendimi anlatılamayacak kadar büyük bir vadinin üzerinde gördüm.
Yanıma ışıktan varlıkların arasından adeta kayar gibi bir şekilde yaklaşan, daha önce kaybettiğim dedem geldi. Bana biraz daha yaklaşarak geri döneceğimi, henüz buraya gelebilmem için yeterli verilerim olmadığını söyledi.
Çevremi ve yaşadığım insanları yapamadığım görevler sonucu zor durumda bırakacağım anlatıldı. Sanki benim o boyuttan ayrılışım bir zincirin halkalarını koparacak ve halkadan kopan zincirler gelişi güzel çevreye yayılacak hissi anlatılmaya çalışılıyordu.
Kısacası algıladığım şey dünyadaki yaşamımızda bir çok kişinin yaşamından da sorumluyduk. Ama kalmam ya d gitmem konusunda kesin bir zorlama yoktu. Daha sonra be nim yaşamım sanki film gibi gözlerimin önünden geçti. Açıkça söylemek isterim ki her karesinde yaptığım (bilerek ya da bilmeden) tüm eylemlerde yanlışlarım ya da hatalarımın diğer insanlar üzerindeki olumsuz etkileri benim ruhumda tekrar yaşatıldı.
O anda kararımı verdim. Geri dönmeli ve bir çok davranışımın telafisini yapmalıyım. Burada kabul gören tek şey kullar üzerinde yaşatılan sevgi idi.
Dedemin geriye doğru uçarcasına çekilmesinin hemen akabinde evimde bakıcı teyzeyle oyun oynayan kızımı gördüm. Bu görüntüyle beraber tüy kadar hafif hale gelen bedenimin kayışı beni hastanenin önüne getirdi. Yine yukarıdan bir bakışla o hastaneye getirildiğimi gördüm.
Öylesine bir bedene ya da algılama düzeyindeydim ki nevi düşünürsem orada olabiliyor ve katı cisimlerin içerisinden hava gibi sızabiliyordum. Bedenime doğru anlaşılmayan bir güçle çekilmeye başladığımda ise kendimi rüzgarın önünde savrulan bir yaprak gibi hissettim.
Rüzgârın yönü nereye ben oraya gibi. Çok iyi tanıdığım ortamda yani ameliyathanenin önünde ablamı ve eniştemi gördüm. Ameliyatıma ikisi de girmek istiyordu; ama, doktor arkadaşları buna izin vermiyor, yapılacak her şeyi kendilerinin de yapabilecekleri hakkında ikna etmeye çalışıyorlardı. Eşimin, annemin ve babamın yüzlerindeki ifade bana, beni merak ettirdi. Düşündüm ve bedenimin yanında oldum.
Sol tarafımdaki saçlar tamamen kesilmiş, başım garip bir renge boyanmış öylece yatıyordum. Etrafımda bir çok kişi çok seri bir şekilde çalışıyorlardı. Bir hemşire kolumdaki serumun içine bir iğne takıyordu ki hızlı bir şekilde bedenime giriş yaptım. Sonrası ise koyu bir karanlık.
Ağır bir kafatası kırığı ve beyne ulaşmasına ramak kalmış bir kırık kemik parçası benim aylarımı aldı; ama, hayatıma getirdiği mucizelerin yanında yaşadıklarımın lafı bile olmaz.
Çünkü ben hayatımın gerçeğini görmüş karşı tarafa göz atmıştım. Bundan daha büyük bir mucize, daha büyük bir hediye olabilir mi?
Saliha DERGAH
Ankara
Yorumlar