Hamza TERZİ / Samsun
Berrin Türkoğlu
Ailem, çevrem ve yetiştirilme tarzım asla doğaüstü olay- ara inanan bir yapıya sahip değillerdi.
Bu nedenle yaşadığım bazı olayları ailemle ve yakın çevremle paylaşmayı hep erteledim. Sonunda artık dayanamaz olmuş yaşıtlarım yaşamımızın en hareketli yıllarını yaşarken ben bendeki garip gücü o zamanlar hastalık ya da utanılacak bir durum olarak kabul ettiğim için tamamen kabuğuma çekilip insanlardan uzaklaşmıştım.
Bu durumu tesadüfen annem fark etti. Günlerce beni dinledi ve belli etmeden de takip etti. Sonunda soluğu Ankara’da aldık.
Hacettepe hastanesinde yapılan testlerin hepsinden akıl sağlığında hiçbir şey yoktur diye heyet raporu alarak güya aklandım. Olay ise gerçek anlamda o günün akşamı başladı. Benim kendimde hissettiğim o garip akımı artık annem de görebiliyordu.
Birden garip bir boşluğun içine düşer gibi oluyor, kısa bir süre gözlerim açık olarak bazı görüntüler görüyordum. Kısa bir süre sonra da gördüğüm o görüntüler en ince ayrıntısına kadar gerçekleşiyordu.
O gece yine aynı olay gerçekleşti ve ben Samsun’daki yakın bir akrabamın evindeki şiddetli kavgayı görmüş, kişileri ve yaptıkları her hareketi adeta seyretmiştim. Dayımların evindeydik. Olayı seyreden aileme gördüklerimi anlattım.
Evdekiler böyle bir şeyin olamayacağını, bu konunun daha detaylı incelenip bu huyumdan vazgeçmediğim takdirde eve dönmeyeceğimin kararını aldılar. Ben ise bunların gerçek olduğunu anlatmaya çalışıyordum. Dayım bu soytarılığı bitireceğini söyleyerek gördüğüm evdeki akrabaları aradı. Bitmeyecek sandığım telefon konuşmasının sonunda dayım biraz hayret biraz da korku içinde koltuğa çökerek, “Nasıl oldu bilmiyorum ama söyledikleri aynen gerçekleşmiş,” dedi.
İnanılmaz rahatlamış ve kendimi bir anda sahiplenmiş hissetmiştim. Artık ailemin gücüne ve bilgisine teslim etmiştim kendimi. Ertesi sabah dayım beni yanına alarak rahmetli Cenk Koray›ın bulunduğu bir ofise götürdü. Olayları anlatarak bunun açıklamasını yapmasını istedi. Benimle bir saate yakın konuşan Cenk Koray ve arkadaşları dayıma, «Bu genç delikanlının yüksek bir telepati gücü ve duru görü yeteneği var. Bu bir hastalık değil, ruhsal bir yetenek olarak kabul edilir,» dedi.
Böylece benim yeteneğim ya da farklılığım ortaya çıkmış oldu. Bu beni rahatsız eden ve çevremden uzaklaştıran farklılığımdan kurtulmak istediğimi söylediğimde, yine çok tanınmış bir psikiyatr tarafından hipnoz yapılarak bu yeteneğin azalması ya da yok olması yönüne gidildi. Aradan uzun yıllar geçti. Çok sık olmamakla birlikte gelecekte ya da o anda olacakları hâlâ görebiliyorum.
Yorumlar