Siyah beyazlılar haftalardır kötü gidiyordu. Üst üste beş maçtan 3 puan çıkaramamıştı. Çözümü teknik adam değişikliğinde aramıştı. Tam aksine, sarı lacivertliler ise kötü gidişe “dur” demiş, yükselen performansını tabelaya da yansıtmaya başlamıştı.
Murat Gürgen
Neticede iki takımın beş gün arayla karşı karşıya gelmesi enteresan olacaktı. Hem İstanbul’da oynanan Süper Lig maçında hem de Ankara’daki Türkiye Kupası yarı finalinde, sergilediği futbolla izleyicilere keyif veren taraf Ankaragücü oldu. Serdar Topraktepe’nin dümene geçtiği Beşiktaş ise kontrollü futbol oynamayı, savunmayı sıkı tutup hızlı hücumlarla gol aramayı tercih etti.
İstanbul’daki lig maçı ev sahibinin istediği gibi sonuçlandı. Ankaragücü gol bulamazken, Beşiktaş iki kez fileleri havalandırıp üç puanı hanesine yazdırmayı başardı. Başkentteki maçta ise özellikle ilk yarıda Ankaragücü’nün temposu takdire şayandı. Emre Belözoğlu’nun savunmadan pas yaparak çıkma, böylece hücumda rakibi eksik yakalama taktiği defalarca tuttu. Ne var ki ileri uçta, son vuruşlarda yine kısmetsizlik ile beceriksizlik bir aradaydı. İki takım da gol bulamayınca, maç başladığı gibi 0-0 noktalandı.
Türkiye Kupası’nın statüsü de bu iki takımın rekabeti kadar enteresan. Sadece yarı final “çift maçlı” oynanıyor, final dahil diğer tüm turlar “tek maç” üzerinden. Ankaragücü ile Beşiktaş’ın yarı finaldeki ilk maçı beraberlikle sonuçlanınca bu tur da aslında tek maçlı eliminasyon sistemine dönmüş gibi oldu. Çünkü artık skor eşitliklerinde ev sahibi - deplasman takımı avantajı yok. Yani, evdeki sistem çarşıya uymadı, bir doksan dakika "nafile" skorla sonuçlandı. Şimdi ortada ne bir skor avantajı var ne de psikolojik üstünlük. 7 Nisan’da İstanbul’da oynanacak maçı kim kazanırsa finale ismini o yazdıracak.