"İki kutsal mekanın koruyucusu , kardeşim Kral Selman ikinci evine hoş geldin" diyen Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin mesajıyla başladı Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al Suud Mısırdaki resmi ziyareti.
Abdulfettah es-Sisi , Suudi Arabistan Kralı için Kahire Hava Alanında, yerlere kırmızı halı serdirmeyi de ihmal etmedi tabii…
Kral Selman Kahire’ye cebi 22 milyar dolarla dolu olarak indi. Bu gezi sırasında iki ülke arasında 22 milyar dolarlık ikili anlaşma imzalanması öngörülüyordu. Bu rakamın 20 milyar dolarlık bölümü Mısır’ın beş yıllık petrol gereksiniminin finansmanında kullanılacak.
Geri kalan meblağ ise Sina bölgesi kalkındırma projesinin gerçekleşmesi için harcanacak.
Mısır’ın Sina Bölgesinde IŞİD’in etkin olduğu biliniyor. Futbol maçlarında bile zaman zaman ayaklanmaya varan olaylar yaşanıyor.
Aslında bu bölgede Müslüman Kardeşler de çok etkili. Olayları onların organize ederek, Sisi’ye karşı gösterilerle İhvan hareketini canlı tutmaya çalıştıkları biliniyor.
General Sisi yönetimi, buradaki Müslüman Kardeşleri dengelemek için Suudi Arabistan’dan gelecek para ile rejimini ayakta tutmayı amaçlıyor.
Riyad’ın bu hamleye verdiği destek nedeniyle, gezinin "İki ülke arasındaki sıkı ilişkiyi taçlandıran bir ziyaret" niteliği taşıdığı Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklama ile dünya kamuoyuna duyuruldu.
KRAL BUGÜN DE TÜRKİYEDE
Belki de açıklamanın hedefi Ankara idi. Zira Suudi Arabistan Kralı Selman bugün de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi davetlisi olarak Ankara’ya geliyor.
Suudi Arabistan Kralı’nın,Türkiye’den hemen önce Mısır’a uğramasının özel bir amacı olduğu kesin.Kral ya bu hareketiyle Türkiye Cumhurbaşkanı’na "Şu Rabia İşaretini bir kenara bırak ve Sisi Rejimini tanı artık" demeye getiriyor.
Ya da "Sen ne yaparsan yap, biz Araplar rejimlerimiz ne olursa olsun birbirimizi destekleriz" mesajını veriyor.
Tabii ki olay; Türkiye Cumhurbaşkanının, Müslüman Kardeşlerin tasfiyesi olayını şahsi mesele haline sokmasının ötesinde önemli nedenlere dayanıyor.
Suudi Arabistan, ABD’nin Riyad’ı yok hükmünde kabul edercesine Tahran’la yakınlaşma eğilimine girmesinden çok endişeli. Tek başına, İran’ın mezhepçilik yoluyla Ortadoğu’da son yıllarda çok etkili olması Riyad’ı çok korkutuyor.
Yakın geçmişte Irak’taki Sünni Saddam Rejimi ve Mısır’daki Mübarek iktidarı ile İran’ın yayılmacı Şii politikasını dengeleyen Riyad, Saddam’ın devrilmesinden sonra zor günler yaşamaya başladı.
Erdoğan tarafından desteklenen Mursi zamanındaki Müslüman Kardeşler iktidarı sırasında Suudi Krallarının düşmanı Selefi’lerin hareketlenmesi Riyad rejimi için tehlike çanları çalmasına neden olmuştu.
Sisi’nin askeri darbeyle iktidara gelmesi Ankara Yönetimini oldukça etkiledi. Ankara Yönetiminin, kendi liderliğinde Ortadoğu’ya yön vermek için Arap Müslüman Kardeşlerle gerçekleştirmeyi düşlediği İslami sistem bir anda çöküverdi.
ABD, Rusya ve bazı Avrupa ülkeleri, göstermelik bir iki "demokrasi açıklamasından" hemen sonra, Mısır’a başta silah olmak üzere her türlü malı satabilmek için yarışa girdiler adeta…
Ankara Yönetimi belki de esas bu gelişmeden ürktü. İslamcı bir iktidar kurma girişimleri askeri darbe ile yok edildiği zaman, işlerine geldiği sürece ne Batı’lı ülkeler ne de Rusya ses çıkartıyorlardı.
Belki de Ankara yönetimi, hala "Rabia" işaretini ısrarla bu nedenle canlı tutarak, herhangi bir darbeye karşı İslami bir halk hareketi başlatacağı tehditinde bulunmak istiyor olabilir.
TÜRKİYE’NİN ÇIKARLARI GÖZARDI EDİLDİ
Ankara Yönetiminin, General Sisi iktidarına, tepkisi bu ülkenin içişlerine karışma düzeyine yükselince Türkiye’nin çıkarları aleyhine bir sürece girildi. Ve bu süreç hala devam ediyor.
Olaya dış politika açısından yaklaştığımızda Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin kesilmesi en çok İran’a yaradığını görüyoruz. Ortadoğu’da İran’ın yayılmacılığından en az etkilenen, dolayısıyla bu politikaya "sakin güç" olarak en çok direnebilen devlet Türkiye idi.
Ülkemizde,Tahran’ın tahrik edebileceği Şii nüfus sayıca çok az. Caferi inancındaki Şiilerin hemen hepsi Azeri.Tahran’ın bunlar aracılığıyla Türkiye’yi karıştırma isteğinin yanıt bulmayacağı kesin.
Tam aksine, böyle bir niyetin cevabının Ankara’nın, İran’ın nüfusunun üçte birine yakın bir bölümünü oluşturduğu değerlendirilen Azeri ve Türkmen topluluklarıyla İran’ı karıştırarak vermesi olasılığı daha kuvvetli.
Irak’ın Tahran tarafına geçmesinin ardından, bölgedeki Şii karşıtı dengenin, Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan işbirliği ile dengelenmesi gerekirken, Ankara-Kahire arasındaki gerilim en çok Riyad’ı tedirgin etti kuşkusuz.
Riyad şimdi bu gerginliği giderme politikası uygulama peşinde. Kral Selman’ın 14-15 Nisan’da düzenlenecek 13’ncü İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesinden hemen önce, Mısır ve Türkiye’yi arka arkaya resmen ziyaret etmesinin tesadüf olmadığı belli.
Rusya’nın Suriye üzerinden bölgeye yerleşmesi ve bu arada Türkiye’nin içinde ve çevresinde Kürt hareketliliği Ankara’yı da yeni politikalar oluşturmaya yönlendirecek gibi görünüyor.
İsrail ile diplomatik ilişkilerin yeniden normal rayına oturtulması için sürdürülen temaslarda son noktaya gelinmiş olunması bunun son örneği.
Bu açıdan bakıldığında belki de İslam İşbirliği Zirvesinde Türkiye ile Mısır arasındaki soğukluğu ortadan kaldırabilecek bazı somut girişimlere tanık olabiliriz.
Umarız bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan,kendisinin tanımadığı Mısır Rejimini ziyaret ederek oradan Ankara’ya geldiği için Suudi Arabistan Kralına "Eyyy Selman.." diyerek kızgınlığını göstermez.
Tabii ki böyle bir beklenti hayaldir. Olsa olsa; "eski laik rejimi" anımsattığı için kaldırılan ve adına her ne kadar "türkuaz" dense de aslında AKP mavisi olan halılarla karşılayacaktır Kral Selman kardeşini Cumhurbaşkanı Erdoğan…