Söyler misiniz? Dünyanın neresinde görülmüştü; bir siyasi partinin olağanüstü kurultay yapıp yapmayacağına mahkeme karar versin.
Düşünebiliyor musunuz? Yargının bir organı yeterli imzayı toplayan delege iradesine onay verirken, yargının bir başka organı ise, bu iradeyi geçersiz sayabiliyor.
Bu nasıl bir mantık? Bu nasıl bir adalet anlayışı ve bu nasıl bir adalet tecellisi? Oysa adaleti, doğrunun terazisi sayardık. Aynı olaya bu denli farklı karar nasıl verilebilir?
Her iki yargı organının da kararı doğrudur demek mümkün mü? Doğrudur diyenler, bunun izahını nasıl yapacaklar?
Doğruyu yanlışa çevirmenin, doğruyu geçersiz saymanın nasıl bir gerekçesi olabilir?
Böyle bir adalet ölçüsüne, ancak kumpasta rastlanabilir. Kaldı ki hukuk adına işlenen cinayetlerin çarpıcı örneklerini görmedik mi? Hiç mi ders almadık?
Oysa adaletin, ne kumpasa, ne de sanal arayışlara imkân ve vize vermemesinin adı olması gerekmez mi?
Doğruların üstü örtülerek, sanal arayışlara tanık olduğumuz, ne çabuk unutuldu.
Kişilerin onurlarıyla, gelecekleriyle nasıl oynandığını inkâr edebilir miyiz? Nasıl bir adalet gaspı yaşandığını kim inkâr edebilir?
Adaletin, limanın mendireği olması gerekmez mi? Bu limanı sığınır olmaktan çıkaranlardan kim hesap soracak?
Ülke nasıl bu hale geldi? Adalet nasıl felce uğradı?
Bir doğruda farklı kararların alındığı bir adalet tecellisine nasıl inanabiliriz? Yargının güven zelzelesi yaşar hale gelmesinin izahı mümkün mü?
Söz konusu siyasi partinin olağan üstü kurultay yapabilmesi, hangi ölçüler ve ihtimaller çerçevesinde gerçekleşebilecek?
Bu adalet senaryosunun dışında, bir de siyasi parti sorumlularının takındıkları anlaşılmaz tavır var.
Delegelerin yeterli imzaya ulaşarak olağanüstü kurultay çağrısına nasıl kayıtsız kalınabilir? Bu delege iradesinin hiç mi değeri harbiyesi yok?
Oysa mevcut genel başkanı, bu delegeler seçmedi mi?
Kaldı ki, seçim kaybetmiş bir genel başkanın çekilip, bizzat kendisinin olağanüstü kurultay istemesi, daha etik, daha gerçek ve daha siyasi bir karar değeri taşımaz mıydı?
Bir olağanüstü kurultay çağrısında, başka sebepler aramanın ne mantığı, ne de izahı vardır?
O nedenle yazımızın başında kumpas ve sanal arayışlara vurgu yapmak ihtiyacı hissettik..