Yaşam

Unutulan Yahudi Mahallesi tekrar hatırlanıyor

Abone Ol
Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar Ankara Yahudilerinin tarihi M.Ö. 2. Yüzyılda Mezopotamya’dan gelen Yahudilere dayanıyor. Roma İmparatoru Augustus’un Ankara’da kendi adına inşa edilen tapınakta bir bronz sütun üzerine, İmparatorluğun Yahudilerine tanınan haklarla ilgili bir fermanı yazdırdığı biliniyor. Sultan Murat’ın Ankara’yı Osmanlı Devleti topraklarına kattığı 1361 yılında da Ankara Yahudilerinin varlığı “küçük ve eski bir Musevi” topluluğu olarak kaynaklara geçti. 15. yüzyılda İspanya’dan ve Portekiz’den gelen Sefarad Yahudileri ise kendi geleneklerine göre ayrı ayrı iki cemaat kurmuştur. 1510 yılında ortaya çıkan bir dini ihtilafın halli için müracaat edilen İstanbul Hahambaşısı Elia Mizrahi’nin kararı sonucu Portekizliler, sayıca az oldukları gibi Portekizceyi de unuttuklarından, İspanyol Yahudileriyle karışmış ve sinagoglarını kapatmıştır. Ankara’da böylece, biri yerli diğeri İspanyol, iki sinagog kaldı. O iki sinagogdan biri geçmişte Yahudi, günümüzde ise Sakalar Mahallesi olarak bilinen bölgede yer alıyor. Günümüzde yaşamasalar da Yahudilerin mirası, evlerin tarihsel dokusunda ve mahallede yer alan sinagog ile hala ayakta. Ankara’daki çok kültürlüğün en büyük yapıtaşlarından Ankara Yahudileri dijital proje ve belgesellerde de varlıklarını sürdürmeye devam ediyor. [caption id="attachment_411414" align="alignnone" width="1560"] Mahallenin bazı evlerinde hala yaşam sürüyor[/caption] Sadece binalar değil insan hikayeleri de var [caption id="attachment_411438" align="alignright" width="221"] Ayşin Zoe Güneş[/caption] Kültür sanat ve yaratıcı dijital teknolojileri bir arada kullanan Ayşin Zoe Güneş, yürütücülüğünü üstlendiği jewishquarterankara.com sitesi üzerinden Ankara Yahudi Mahallesi’nin geçmişini sadece mimari açıdan değil, insan hikayeleriyle zenginleştirerek kullanıcı ile etkileşimli bir şekilde sergiliyor. İnternet sitesi fikrinin 2016 yaptıkları şehir mekanlarının hafızasına ilişkin Urban Obscura projesiyle ortaya çıktığını söyleyen Güneş, “O yıldan itibaren bir arşivin nasıl oluşturulacağını, doğru kaynakların neler olabileceğine ilişkin kafa yorduk. Ekipte 11 kişi yer aldı. Bu çalışmayı gerçekleştirmek adına Ankara’da pilot bir bölge araştırmasına giriştiğimizde Yahudi Mahallesi’nin bu çalışmaya uygun olabileceğini düşündük. 2019’dan itibaren da Yahudi Mahallesi özelinde çalıştık. Bunda mahalle ile kişisel bağımın da etkisi oldu. Hem yok olma tehlikesiyle karşı karşıya hem de anlatılmayan bir hikayesi var” dedi. Sürekli etkileşim söz konusu Geçmişte, annesinin de Yahudi Mahallesi’ne yakın bir evde yaşadığını söyleyen Güneş, “Aslında her eski Ankaralının bölgeyle bir bağlantısı var. Çünkü Yahudi Mahallesi şehrin eski merkezinde yer alıyor. Öyle ki mahallenin adı bile insanların yaşam tarzına bağlı bir şekilde ortaya çıkıyor. Resmi olarak Sakalar Mahallesi adının konması ise bölgedeki çeşmelerin bolluğu, insanların da fark bölgelerden de olsa buradaki çeşmeleri kullanması. Bu anlamda Yahudi Mahallesi sadece Yahudilerin yaşadığı izole bir bölge değildi, sürekli bir etkileşim vardı. Nitekim mahallenin çok kültürlü bir yapısı da vardı” şeklinde konuştu. Mahalle önemli bir potansiyel taşıyor Ankara’nın tarihinin sadece Cumhuriyet ile başlamadığını belirten Güneş, çalışmaya nasıl başladıklarını şu sözlerle anlattı: “Öncelikle Yahudi cemaati ve dini ritüelleri hakkında bilgiye de ihtiyacımız vardı. Bu konuda danışmanımız İzmir Yahudi Kültür Mirası ekibinden Nesim Bencoya oldu. Diğer danışmanımız ise Ankara araştırmacısı Yavuz İşcan oldu. Yavuz Bey de Nokta dergisinde 1980’lerde mahalle üzerine yapılan bir dosya haber ile bölgeden haberdar oluyor. Mahallede sürekli açık olmasa da kullanımda olan bir sinagog var. Ve mahallede şu anda Yahudiler yaşamasa da orada yaşamış halkın inanç kimliğini bize gösteriyor. Bu açıdan bölge tekrar canlandırılıp bir inanç rotası haline dönüştürülebilir. Keza orada yer alacak bir müze de mahallenin farklı tarihsel dönemlerini açıklıkla sunabilir. Biz de bu gibi projelere yol açmak adına Jewish Quarter Ankara sitesini kurduk.” [caption id="attachment_411415" align="alignnone" width="1560"] Bitpazarı, Eskicioğlu Camiden başlıyor[/caption] Eskicioğlu Camii, Sakalar İlkokulu ve Örtmeli Hundi Haca Camilerinin arasında bulunan Yahudi Mahallesi, zamanla tenhalaşmasıyla kentin farklı bir yanını daha gösteriyor. Cumartesi günleri kurulan bitpazarı şehrin gelir kesimi yüksek yerlerinde atık olarak görülen her türden eşyanın satıldığı bir yere dönüşmüş. Eskicioğlu Cami’den başlayan bitpazarı, Ahmet Adnan Saygun Caddesi’ne kadar uzanıyor. Bir zamanlar görkemli evleri, düzenli sokaklarıyla klasik bir mahalle yaşantısının sürdüğü Yahudi Mahallesi’ndeki değişimi anlatan Güneş, “1930’lu yıllarla birlikte varlıklı Yahudilere mahalledeki evler yeterli gelmemeye başlıyor. Dolayısıyla Yeni Şehir olarak adlandırılan Kızılay aksına doğru yerleşimler başlıyor. Mahalle ilk göçünü bu şekilde vermiş. 1946 yılında yaşanan Varlık Vergisi de mahalledeki yaşantıyı etkilemiş. Örneğin İsak Alaton mahalle sakinlerinden birisi. Anılarında da babasının Kars’a gittiğini ve uzun yıllar sonra döndüğünü anlatıyor. 1946’da İsrail’in kurulmasıyla da mahalledeki Yahudi nüfus bu ülkeye taşınmaya başlıyor. Bu şekilde aşama aşama mahallenin göç verdiğini görüyoruz. Ve sadece İsrail’e değil ABD ve Kanada’ya da göç veriyor” şeklinde konuştu. [caption id="attachment_411416" align="alignnone" width="2048"] Pazarda her çeşit ürünü bulmak mümkün[/caption] Bazı kayıtlar kayıp Ankara’daki değişimin sadece Yahudi Mahallesi ile sınırlı olmadığını söyleyen Güneş, “Ankara’da 1915 yılında gayrimüslim kesimin yaşadığı Hisarönü Mahallesi’nde çıkan yangın şehrin demografik yapısını doğrudan etkilemiş. Yani mahalledeki değişim sadece göçlerle sınırlı değil. Sıhhıye’de yer alan TRT ve Türk Hava Kurumu binaları da eski Yahudi Mezarlığı üzerine inşa ediliyor. Kentteki Yahudi nüfusun azalmasıyla da mezarlık gibi var olan izlere sahip çıkan olmaması da bunda etkili” diye ekledi. [caption id="attachment_411417" align="alignnone" width="1560"] Mahallenin yanında büyük bir bitpazarı kuruluyor[/caption] Mahalledeki evler hala eski mahalle sakinlerine mi ait? Güneş bu soruya şu şekilde cevap verdi: “1800’lü yıllara kadar mahallenin yerleşimine ve evlerin kime ait olduğuna ilişkin belgeler yer alıyor. 1930’lu ve 1940’lı yılların kayıtlarına ise ulaşamadık. Özellikle 1940’lı yıllarda yoğun el değiştirmeler görüyoruz. Özellikle satış demiyorum çünkü kim Yahudi aileleri evlerini temiz ve bakımlı kullanmak koşuluyla Türk ailelerine devretmiş. Tapuda yer alan bu ibarelerde, devir işleminin herhangi bir baskı karşısında olup olmadığını ise bilemiyoruz. Fakat belgeler arasında hangi meblağa satıldığına dair bilgi olmuyor. Elbette satın alınan evler de var.” [caption id="attachment_411424" align="aligncenter" width="1600"] Kimi evler hala özgünlüğünü koruyor[/caption] Kitap ilham kaynağı oldu [caption id="attachment_411435" align="alignright" width="240"] Enver Arcak[/caption] Yahudi Mahallesi’nde doğup büyümüş fakat ilerleyen yıllarda başka coğrafyalara dağılmış insanların yaşamlarını ‘Hermana: Ankara Yahudilerinin Anlatılmamış Tarihi’ belgeseliyle bir araya getiren Yönetmen ve Yapımcı Enver Arcak, 2017 yılında yayınlanan belgeselin çıkış noktasını şu şekilde anlattı: “O yıllarda Ankara ile ilgili bir rehber kitap hazırlamak istiyordum. Kitabın hazırlık aşamasında ise bu mahalleyi keşfettim. Bir Ankara meraklısı olarak da şaşırdım. Çünkü o zamana kadar Ankara’nın her noktasını keşfettiğimi düşünüyordum fakat bilmiyormuşum. Mahalle ile ilgili o zamana kadar yapılan araştırma ve kitaplara baktığımda ise oldukça az sayıda olduklarını gördüm. En iyi bulduğum kaynak ise Beki Bahar’ın Efsaneden Tarihe Ankara Yahudileri kitabı oldu. Kendisi İstanbul’da yaşamış fakat Ankara’ya misafir olarak geldiğinde Yahudi Mahallesi’nde kalmış. Bu anı kitabını okuduğumda bir yandan birçok başka hikayenin de yer aldığını gördüm. Bunda kendisinin aynı zamanda tiyatro yazarı olmasına bağlıyorum.” [caption id="attachment_411425" align="alignnone" width="1560"] Mahallenin merkezinde yer alan sinagog dışarıdan belli olmuyor[/caption] Belgesel fikri sonra oluştu Mahalleyi ilk gördüğünde yaşadığı hisleri anlatan Arcak, “Ulus’un o kaotik atmosferinin aslında tam ortasında ama bir o kadar da uzak ve sakin bir atmosfer yer alıyor. Bozulmamış bu atmosfer içinde Beki Bahar’ın kitabını referans alarak harekete geçtim. Aslında bir belgesel yapma fikri yoktu ilk önce. Ama burası ile ilgili bir şeyler yapmam gerektiğini de hissediyordum. Öncelikle yazmaya başladım. Sonrasında araştırmaya dönmesinin daha iyi olacağını fark ettim. Bu projeyi Salt Araştırma ile paylaştım. Öncelikle dijital arşiv olarak başlamayı tasarladık. Sonrasında ABD’den Brezilya’ya gitmiş mahallelilerin peşine düştüm. Bu kişilerin yanına gitmeye karar verince bir belgeselin daha iyi olabileceğini düşündüm” şeklinde konuştu. Aynı zamanda bir Ankara belgeseli 2016 başlayan çekimler için İsrail’in 30’u aşkın şehrine giden Arcak, “Sadece belgesel için değil, görsel arşiv oluşturmak adına görüştüğüm kişilerin elindeki belge ve fotoğrafları da taradım. Belgesel ve dijital arşivden oluşan bu kapsamlı projenin sergisini pandemiden hemen önce ABD’de yaptık. Türkiye için de bu sergiyi hayata geçirmek istiyorum” dedi. [caption id="attachment_411426" align="alignnone" width="1560"] Mahalledeki Yahudi mirasına dair tek obje sinagog girişindeki Davut yıldızı.[/caption] Arkeoloji okumanın da belgesel çalışmasında kendisine yardımcı olduğunu belirten Arcak, “Beki Bahar’ın kitabında yer alan her kişiye ulaşmaya çalıştım. Onlar arasında da bana en çok yardımcı olan Moris Ender oldu. Kendisi Ankara’da doğup büyümüş, TED Ankara Koleji ve Boğaziçi’nde okumuş 1970’lerin sonunda da İsrail’e göçmüş birisi. İlk olarak en yaşlı kişilere ulaşmaya çalıştım çünkü amacım en eski bilgilere ulaşmaktı. İsrail’e gittiğimde ise hepsi beni bir hemşerisi olarak karşıladı. Ve görüştüğüm her biri başka bir yaşam sürmek yerine Ankara ile olan anıları ve bağları koruyan insanlar. Mahalle yıllardır yerli yerinde. Fakat asıl anlam katan insanlar, onların anlattıkları. Mahalleye insan olmadan baktığımızda sadece cumbalı ve kagir evler görürüz. Ben de bu belgesel ile mahallenin sadece dokusunu değil; insanların yaşantısını, sosyal ortamı, sadece belli bir etnisiteye bağlı olmadan Ankara’nın o yıllardaki durumunu kayda aldım. Belgeselde Bomonti Gazinosu’ndan Atatürk Orman Çiftliği’ne Ankara’nın kültürünü de sunmak istedim” diye konuştum. [caption id="attachment_411427" align="alignnone" width="1560"] Sinagog yanındaki tek güvenlik önlemi polis kulübesi[/caption] Belgesel ile birlikte mahalleye ilişkin duyarlılığın arttığını belirten Arcak, “Önceden mahalleden bir evin yanmasıyla orada bir otopark bitiveriyormuş. Ama mahalle ile ilgili her çalışma, buranın daha çok fark edilmesini sağlayarak ve şu anda sahipsiz gibi görünen mahalleyi koruyacak bir inisiyatifin oluşmasını sağladı. Biz belgesel ile bir kayıt tuttuk ve toplumsal bir bilinç oluşması katkı sağlamaya çalıştık” dedi. [caption id="attachment_411430" align="alignnone" width="1560"] Mahallenin kurtarılması için kesin çözüm restorasyon[/caption] “Restorasyonda sorumlu olan bakanlık” [caption id="attachment_411439" align="alignright" width="199"] Bekir Ödemiş[/caption] Yapılan akademik ve sanatsal çalışmalar Yahudi Mahallesi’nin tanınırlığını artırsa da nihai çözüm için yerel ve merkezi yönetimlerin devreye girmesi gerekiyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültü ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanı Bekir Ödemiş, belediye olarak Ulus tarihi kent merkezinde birçok projeye başladıklarını belirterek belediyenin de Yahudi Mahallesi’ni önemsediğini söyledi: “Bölgede çok özel, tescilli yapılar var. Biz de bu bölgeyi restore etmek istedik. 1915-1917’de yaşanan yangınlar da mahallenin kuzeyini oldukça etkilemiş. 1980’de mahalle kentsel sit alanı olarak ilan ediliyor. 2015 yılında da Bakanlar Kurulu kararı ile yenileme alanı olarak ilan edildi. Yaklaşık 4,5 hektarlık bir alandan söz ediyoruz. Buradaki sorun ise yapılan plan ile toprağın üzerindeki yapı birbirine uygun değil. Bunun için buraya plan şart. Şimdi biz koruma amaçlı imar planını da başlattık. Mahallede toplamda 164 yapı var. Bunlardan 54 tanesi kültür varlığı olarak tescilli. Bölgedeki üç cami, sinagog ve hamam da tescilli yapılar arasında. Mahalledeki tescillenme sürecindeki 10 yapı da maalesef yakın zamanda yıkıldı. 1 Ekim 2019’da dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un mahalleye yaptığı ziyaret sonrası Hergele Meydanı ve mahallenin restorasyonunu bakanlığın üstleneceğini duyurdu. Ama maalesef bakanlık aradan geçen sürede herhangi bir proje hazırlamadı. Belediye olarak bakanlığın çalışma yapmaması durumunda bizlerin çalışabileceğine ilişkin bir yazı yazsak da herhangi bir sonuç alamadık. Sadece acil durumdaki yapılar için müdahalede bulunabilirsiniz dediler. Fakat mahalleye yaklaşım bütüncül olmalı, bir kentsel tasarım projesi ortaya koyulmalı.” [caption id="attachment_411431" align="alignnone" width="1560"] Mahallenin simgesi olan iki evden biri Kültür Bakanlığınca restore edildi[/caption] “Hiç kimse kapısını kilitlemezdi” [caption id="attachment_411440" align="alignright" width="202"] Reneta Sibel Yolak[/caption] Şalom gazetesi yazarı Reneta Sibel Yolak Ankara Yahudilerini anlatacak önemli kavramlardan birinin “arkadaşlık” olduğunu söyleyerek aile büyüklerinin yaşadığı mahalle yıllarını anlattı: “Dedem babamın babası Nesim Seloni İstanbul’da doğmuş. Onun babası ise bir Selanik Yahudisi. Hitler’in zülmunden kaçarken İstanbul’a gelirler. Babaannem de İstanbul’da doğmuş, daha sonra evlenerek, iş için Ankara’ya taşınmışlar. Atatürk soyadı kanunu çıkardıktan sonra da Yolak soyadını almışız. Babam, amcam ve halam Ankara’da doğmuşlar. Babam küçükken babaannem ve dedem sinagogun sokağındaki Yahudi mahallesinde otururlarmış. Tüm sokak Yahudi ailelerden oluşurmuş. En önemli özellik hiçbir Yahudi’nin kapısını kilitlememeliymiş. Babaannemin anlattığına göre kapılar açık, herkes birbirine çok güvenir, kimsenin malında gözü olmazmış. Mahallenin önemli buluşma mekanlarından Ankara Sinagogu tüm ihtişamıyla bayramlarda insanların ibadet ettiği çok özel bir yerdi.” [caption id="attachment_411432" align="alignnone" width="1560"] Geçmişteki neşeli mahalle artık tamamen sessiz[/caption] Sokaklar dans ve müzik doluydu Mahalledeki sosyal yaşamı anlatan Yolak, “Ben ufak yaşlarda Ankara’dan ayrıldığım için net hatırlamasam da eğlenceli bir mahalle yaşantısı olduğunu söylemek mümkün. Babaannemin zamanında Yahudi mahallesinin dar sokaklarında insanlar dans eder, özellikle çarliston yaparlarmış. Babaannemin annesi Hollanda Yahudisi bir Aşkenazmış. Fakat ailece Sefarad tarafımız daha ağır basar. İlkokulda İspanyolca konuştuğum zaman çok mutlu olurdum. Çünkü etrafımdaki kimse bu dili bilmezdi. Ablam ve ben şifreli dil gibi bu dili kullanırdık. Anneannem ve babaannem çok iyi İspanyolca konuşurlardı. Anneannem özellikle İspanyolca, babaannem de evde Fransızca konuşurlardı. Annemin İspanyolcası, babamın Fransızcası mükemmeldir. Ankara’nın tüm yerli ahalisi herkese selam verir, hatır sorarlar. İnsancıl, arkadaş canlısı ve düşüncelidirler” şeklinde konuştu. Sadece 20 kişilik cemaat [caption id="attachment_411443" align="alignright" width="215"] Sinagog sadece özel günlerde açılıyor. (Fotoğraf: R.S. Yolak)[/caption] “Yahudiler de tüm azınlıklar gibi zaman içerisinde azalıyor” diyen Yolak “Gençler okumak için yurt dışına gidip orada kalıyorlar. Zaten belirli bir yaşın üstündekiler ya hayatta değiller ya da ekonomik sorunlar yüzünden göç etmek zorunda kaldılar. Bir kısmı İstanbul’da ve bir kısmı da İsrail’e gittiler. Ankara Yahudi cemaati sanırım en fazla 20 kişi kadar ki bu sayının içinde İsrail Konsolosluğu’nda çalışanlar da dahil. Ayrıca kosher et kesimi artık Ankara’da yok. Sinagog en büyük bayramlar haricinde kapalı. Sinagog sadece en büyük bayramlarımızdan sayılan Rosh hashana ve Yom kipur günleri açılıyor. İstanbul’dan giden bir din görevlisi belirli bayram günleri dua ritüellerinde orada yaşayan Yahudilere yardımcı oluyor.