“Bu savaşta kim ne kazandı?” sorusunu cevaplandırmak çok zor olsa da bir cevap mümkün. Öncelikle gerek Batının gerekse de Rusya’nın yeni birçok silahı denediği veya en azından stoklarındaki mühimmatı yeniledikleri dikkate alınırsa birinci kazananın savaş sanayisi, hemen ardından da enerji devleri olduğu anlaşılacaktır.

Yusuf Kanlı


Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başladığı 24 Şubat 2022’nin üzerinden iki yıl geçti. Şimdiye kadar on binlerce insan hayatını kaybetti. Ukrayna şehirleri çok ciddi hasara uğradı, altyapı birçok bölgede neredeyse tamamen yok edildi. Batı dünyasının fiziki değilse de maddi ve askeri desteğiyle bir parçası olduğu savaşın siyasi cephesinde ise aktif rol aldı, tarihte görülmemiş çapta yaptırımlarla Rusya’ya bir anlamda ekonomik/finansal cephe açtı. İki yılın ardından yapılan değerlendirmeler başlangıçta birkaç ay süreceği yorumları yapılan savaşın ne zaman bitebileceğinin öngörülebilmesinin mümkün olmadığı, henüz bitecek gibi görünmediği vurgulanmakta.

Bu savaşı kim kazandı?
“Bu savaşı kim kazandı?” sorusunu cevaplandırmak çok zor olsa da bir cevap mümkün. Öncelikle gerek Batının gerekse de Rusya’nın yeni birçok silahı denediği veya en azından stoklarındaki mühimmatı yeniledikleri dikkate alınırsa birinci kazananın savaş sanayisi, hemen ardından da enerji devleri olduğu anlaşılacaktır. 


Her ne kadar Türkiye medyası büyük oranda “bizim mahallenin halleri” ve “Acaba muhtar ne dedi?” gibi içe dönük takıntılı habercilik anlayışıyla çok fazla değer vermese de, Batı basını her cinayette sorulması gereken “Bu cinayet kimin işine geldi?” sorusuna cevap vermeye büyük emek sarf ediyor. 

Silah sanayi gelirlerinde patlama
Bu haberlerden öğrendiğimiz, resmi Amerikan verilerine göre ABD’de devletin ya da özel şirketlerin diğer ülkelere silah satışları Ukrayna savaşının başladığı günden bu yana çok ciddi şekilde mantar gibi büyüdü. 2023’de yüzde 56 gibi rekor bir artışla yılı kapatan silah şirketlerinin toplam ölüm makinesi satışı 238 milyar doları buldu. 


Yine bu raporlarda, savaştan en fazla Raytheon, Lockheed Martin ve Noerthrop Grumman gibi ABD’li silah şirketleri oldu. Örneğin, Evrensel gazetesinde yer alan bir değerlendirme yazısına göre Lockheed Martin, geçtiğimiz nisan ayında ABD’nin Ukrayna’ya çok sayıda gönderdiği “güdümlü çoklu fırlatma roket sistemleri” için ABD ordusuyla 4.8 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Ya da Raytheon da orduya sattığı “Ukrayna için altı adet ulusal gelişmiş karadan havaya füze sistemi bataryası” için 1.2 milyar dolar kazandı. Keza, İngiliz BAE Systems şirketi de Şubat 2022’den bu yana iki kattan fazla değer kazandı. Şirket, 2024 yılında satışların yüzde 10 ila yüzde 12 arasında artmasını beklediğini açıkladı. Bunda sadece Ukrayna savaşının değil İsrail’in yine ABD ve AB desteğiyle 7 Ekim’den beri sürdürdüğü, birçok analiste göre soykırım boyutlarına ulaşan Gazze katliamlarının da etkisi var.

Petrol devleri aslan payını kaptı
İngiliz Guardian gazetesinin bir haberine göre ise bu savaşın gerçek kazananları toplam 281 milyar dolar karla dünyanın en büyük petrol şirketleri oldu. Bizde kötü yönetim ve değer kaybı şampiyonu haline gelen TL sayesinde neredeyse her hafta yapılan “fiyat ayarlamaları” nedeniyle dünyanın en pahalı yakıtını kullanan Türkiye halkı için belki de haber değeri yok ama Guardian’ın haberine fiyat artışları sayesinde göre sektördeki en büyük beş şirket tarihlerinin rekor karlarını elde ettiler. Guardian’ın haberine göre, Global Witness, BP, Shell, Chevron, Exxon Mobil ve Total Energie, iki yıl önce savaşın başlamasından bu yana 281 milyar dolar (yaklaşık 260 milyar avro) kâr elde ettiğini bildirdi. Global Witness’ın kıdemli Fosil Yakıt Araştırmacısı Patrick Galey, Guardian’da yer alan açıklamasında, “Cephede ne olursa olsun, Ukrayna’daki savaşın asıl kazananlarının büyük fosil yakıt şirketleri olduğunu gösteriyor” yorumunda bulundu.

Hayati sorular
Rusya Ukrayna topraklarına girerken Kiev’in yalnız kalacağını, kolay lokma olduğunu, birkaç ayda tüm talepleri yerine getirmek üzere beyaz bayrak çekeceğini hesaplıyordu. O günlerdeki Moskova kaynaklı ve Rus yetkililerine atfen verilen tüm haberlerde ısrarla birkaç ay içerisinde Kiev’in NATO’ya katılmama, Kırım’ın nihai statüsünü kabul (Rusya’ya ilhakı) ve Rusya-Ukrayna sınırındaki ayrılıkçı bölgelerde Rus dilinin tanınması talepleri dillendiriliyordu. Üçüncü yıla girerken durum ortada. Topraklarının yüzde 18’i işgal altında olsa da Kiev, ve onun arkasında duran Batı, fiili olarak bu taleplerin bir kısmını uygulasa veya real politik gereği “koşulların getirdiği durum” olarak görse de, ne Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden ne de “saldırgan Rus ayısını hizaya getirme” hedefinden vaz geçmişler gibi görünmüyorlar.


Peki, Batı dünyası kendisi için de ciddi sonuçlar doğuran, bu kadar yıpratıcı mali desteği fiili olarak ne kadar sürdürebilir? Benzer şekilde, tarihte benzeri görülmemiş büyüklük ve genişlikte yaptırımlar her ne kadar Rus lider Vladimir Putin’i diz çöktüremese de, diğer yandan da Batı ülkesi çıkarlarına, özel şirketlerin karlılığına ciddi sıkıntılar doğurmaktadır. Daha bu hafta Rus muhalefet liderinin hapiste öldürüldüğü şüphesiyle Rusya yaptırımlarına yüzlerce yeni kalem eklendi. Bu yaptırımlar nereye kadar devam ettirilebilir?


Tüm Avrupa kamuoyunda olduğu gibi ABD kamuoyunda da benzer değerlendirmeler yapılıyor. ABD’nşin Ukrayna desteği için ihtiyaç duyulan bütçe için Senato çoktan kararını verdi ama Temsilciler Meclisinde durum hala sıkıntılı. 

ABD-AB-NATO ilişkileri yıpranıyor
Avrupa Birliği ve NATO arasındaki birlik, neredeyse her büyük kararın askıya alınması ve veto tehdidi altında olmasıyla yıpranmaya başlıyor. Elbette, en azından kamuoyuna açık ortamlarda, hiçbir Batılı lider Ukrayna’yı yalnız bırakmayı bir seçenek olarak bahsedemiyor ancak bu destek faturalarının birikmesiyle çok ciddi endişelere yol açtığı da belli.


Kiel Enstitüsünün bir raporuna göre 66 milyar doları ABD’den olmak üzere şimdiye kadar Ukrayna'nın savunma çabalarını finanse etmek için Batı dünyası 100 milyar dolardan fazla fatura ödendi. Son zirvede AB liderleri Ukrayna için 2024-2027 döneminde 54 milyar dolarlık bir paket üzerinde anlaştı. İngiltere ise savaşın başından bu yana Ukrayna'ya 15 milyar dolardan fazla taahhütte bulundu. 

Desteğin ağır faturası
Öte yandan, destek diplomasisi de yorulmaya başladı. Batı dünyasının, doğal olarak ABD yönlendirmesiyle de, 24 Şubat 2022'den bu yana Ukrayna'ya verdiği büyük destek diplomasi dünyasında pek çok kişiyi şaşırtmış olsa da, savaş uzadıkça yorgunluk daha da artıyor.


Global ekonomik sıkıntılar, dünyanın dört bir yanındaki enflasyon kaynaklı yaşam maliyeti krizlerinden kaynaklanan iç endişeler karşısında sonu görünmeyen bir savaşı, hele İsrail’in Gazze saldırısıyla ortaya çıkan Orta Doğu’da yeni ve büyüyen bir başka tehdit karşısında Ukrayna'ya büyük meblağlar harcamaya devam etmek hükümetler için önümüzdeki dönemde siyasi olarak daha zor hale gelebilir.


Öte yandan, AB liderlerinin hemfikir olduğu bir husus da Putin'in bu savaşı kazanmaması kıta Avrupası'nın hayati çıkarınadır. Bu nedenle Amerika'da yaklaşmakta olan seçimde kim seçilirse seçilsin, durumu kabul edip, bütün zorluklara karşın Ukrayna’ya destek harcamalarının devam ettirilmesi hususunda şimdilik liderler arasında bir konsensüsten bahsetmek mümkün.

Dondurulan Rus varlıklarını kullanmak
Öte yandan bazı değerlendirmelerde AB’nin Ukrayna desteğinin finansmanı maksadıyla önümüzdeki 12 ay içinde dondurulan Rus varlıklarına bağlı parayı kullanmaya başlaması gerektiği vurgulanıyor. Bu ise emsali olmayan bir uygulama olacağından başka haklı endişeler doğurmaktadır.