Yusuf KANLI
Enteresan bir durum. Kim akıl verdi? Kendisi tek başına mı becerdi böyle bir adımı atmayı? Yok… Bu kadar saçma bir durumu bile, isteye azıcık mürekkep yalayan...
Yusuf KANLI
Enteresan bir durum. Kim akıl verdi? Kendisi tek başına mı becerdi böyle bir adımı atmayı? Yok… Bu kadar saçma bir durumu bile, isteye azıcık mürekkep yalayan birisi yapmaz… Yapamaz.
Radyo Televizyon Üst Kurul (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin özel hat üzerinden – bak farkında imiş yaptığının çam devirme olduğunu – televizyon kanallarının yöneticilerini aramış. Kısa ama oldukça net bir mesaj iletmiş: “Yangınları göstermeyin yoksa en ağır cezayı veririm” demiş… Vay babam vay! Akılla, izanla izah etmek mümkün değil.
RTÜK ne? Televizyon kanallarını hizaya getirmek, iktidar partisi ve hükümet propagandası haricinde yayın yapmamalarını, yaparlarsa en ağır müeyyideye çarpıtma kurumu mu? Benim bildiğim öyle olmaması lazım. Nihayette yayınları düzenleme ile görevli bir üst kurul ne yapmalı?
İrlanda Yayın Otoritesi başındaki arkadaş bir söyleşi için Ankara’da konuğum idi salgın öncesinde. Bizden çok daha eski bir tarihte kurulmuş İrlanda’nın RTÜK’ü diye tanımlayabileceğim o kurum.
Utanarak anlattı adamcağız, 70 küsur yıllık tarihinde bir kez kınama cezası vermişler bir yerel kanala. O ceza yüzünden yıllardır büyük pişmanlık ve utanç duyuyorlarmış. “Biz düzenleme kuruluyuz. Nasıl yayın yapılacağını, standartları gözetir, kamu adına işlev görürüz. Biz ceza veren kuruluş olmamalıyız. Ceza verilecekse mahkemeler vermeli” diye izah etti.
Adamcağızın aklı, beyin kapasitesi yetmedi bizdeki düzenleme kurulunun muhalefete nefes alma imkanı bile vermediğini, hükümeti eleştiri, azıcık liberal düşünce ve hatta ima yoluyla bile “devletin ali menfaatlerini” sorgulama cüretini gösterenlere aklın alamayacağı para cezaları verdiği, ekran karartma uygulamasını, hatta “tekrar ederseniz lisansınızı iptal ederiz ha” desturunda bulunduğunu anlatmamıza…
Şimdi, düşünür müsünüz nasıl anlatabilirdik adamcağıza RTÜK başkanının “özel hattan” yaptığı “samimi uyarı” ile kanal yöneticilerine yangınları değil de söndürülmüş yanan alanları, yangınları söndürmedeki başarıları vermelerinin beklendiği, aksi halde ağır müeyyidelerle karşılaşabilecekleri, kurum görevlilerinin yayınları izlemeye aldığı sözlerini?
Hangi açıdan bakarsak bakalım RTÜK başkanının “özel hattan” yaptığı bildirimin yanlış anlaşıldığı, "Bu hatırlatmaları yapmayı, farklı yerlere çekme çabalarını art niyet olarak görüyoruz" savunması aslında yapılan yanlışın açık bir ikrarı. RTÜK başkanının yayın organlarına yangınla ilgili haberlerini sınırlamaları, aksi halde “en ağır cezaların verileceği” tehdidinde bulunmasını kabul edilemez bir sansür girişimi değil de nedir?
Elbette, karşılaştığımız felaket benzeri görülmemiş boyuttadır. Aynı anda 100’ü aşkın küçük ve büyük yangın vakalarıyla boğuşmak, özellikle güçlü rüzgar ve düşen nem dolayısıyla kontrol altına alınması çok zor bir durum. Muhakkak ki yangınlara karşı hazırlık yapılmış, hareket planları tamamlanmış, üç-beş litre küçük su taşıma kapasitesi dolayısıyla Türk Hava Kurumu uçakları çürümeye terk edilmemiş, mücadeleye hazır durumda olmalıydı. Ciddi ihmal, kişisel kapris ve daha hangi sebepler rol oynamışsa, durumumuz gerçekten acınası. Buna ilave tek adam rejimi ve emir almadan hareket edemeyen bakanlar ve bürokrasi durumu kötüleştiren sebeplerdir.
Ancak, her türlü tartışmayı bir kenara itip önce yangınların söndürülmesi ana hedefimiz olmalı. Muhalefetin büyükşehir belediyelerinin elini taşın altına sokup THK uçaklarının tamir ve bakım masraflarını üstlenme, operasyonlarını finanse etme kararlılığı tabii ki iktidar duvarında yok olacaktır. RTÜK başkanının son tutumuna göre böyle bir gelişmenin yazılması da “halkın moralini bozabileceğinden” sansür edilmelidir. Bu ne kafası arkadaş?
Böyle abes konularla ilgileneceğine belki RTÜK yangınla mücadelede bazı yerel yöneticilerin ve bürokrasinin halkla muhabirleri karşı karşıya getirebilecek yanlışlarının engellenmesi çağrısı yapsa, habercilere ağır yaptırım tehdidi yerine gazetecilerin hedef gösterilmemesi, darp edilmemesi halkı aydınlatma görevlerini kolaylaştırıcı önlemler alınması çağrısını yapsa idi daha iyi olmayacak mıydı?