Mehmet Necati GÜNGÖR Terör örgütünün Taksim’de işlediği cinayet hafızalarımızdan çıkmıyor. Patlamada babasını kaybeden o minik kızın resmine bir daha bakamadım. Durumu a...

Mehmet Necati GÜNGÖR Terör örgütünün Taksim’de işlediği cinayet hafızalarımızdan çıkmıyor. Patlamada babasını kaybeden o minik kızın resmine bir daha bakamadım. Durumu ağırmış. İnşallah bu yavrumuz hayatta kalır diye dua ediyoruz. Birçok ülke taziye mesajı yayımladı. İçişleri Bakanı da, ülkemize başsağlığı veren ABD’nin Ankara Büyükelçisinin mesajını kabul etmediklerini söylemiş. Bakan, bu sözleri sarf ederken, İstanbul valisi Yerlikaya şaşkınlığını gizleyemiyor ve içine dönerek kendi kendine “ne yapmak istiyor?” sorusunu soruyor olmalı. Bu arada, ülkenin tek yetkilisi Cumhurbaşkanı da, başta ABD olmak üzere, tizayede bulunan tüm ülkelere teşekkür ediyor. Bu arada başka iddialar da dönüp dolaşıyor. Meselâ Ümit Özdağ demek istiyor ki, geçmişte iktidar seçimi kaybedeceğini anlayınca yine İstanbul’da bir patlama ile yüzlerce vatandaşımızın ölümüne seyirci kaldı. Bunun bile bile yapıldığını, eski başbakan Davutoğlu’nun imalarına dayanarak söylüyor. Devlet Bahçeli ise, bir hafta ara ile yaptığı konuşmalarla bilinen çelişkilerinden birini daha sergileyerek “normaldir” dediği HDP ile görüşmeyi bu defa “bu partiye bir saniyelik tahammülümüz kalmadı” demek suretiyle bir daha anlaşılmaz bir tutumla herkesi şaşırtıyor. Sormak lâzım: İçişleri Bakanı hangi yetki ve sorumlulukla ABD büyükelçisinin mesajını kabul etmediğini söylüyor? Cumhurbaşkanı, başta ABD olmak üzere bütün ülkelerin bayraklarını koyarak teşekkür ederken, bu bakanın ne yapmak istediği sorgulanıyor. Hem de olayı incelemek üzere 8 savcı görevlendirilmişken. Soruşturma gizli bir şekilde yürütülürken, Bakanın gizliliği ihlal ettiği öne sürülerek suç işlediği iddiaları dillendiriliyor. Bu nasıl iş? Demekten kendimizi alamıyoruz. Cumhurbaşkanı yurda dönünce ne yapacak diye de merak etmekten geri duramıyoruz. Soylu’nun suyunun ısındığı yolundaki yorumlar siyaset arenasında dönüp dolaşıyor. Bakalım, ne olacak? Konuşmak onların, şaşırmak bizlerin işi galiba. İçinde bulunduğumuz şaşkınlıkla işin nereye varacağını merak ediyoruz. Bizim yetki alanımız, buraya kadar. Ötesine karışmak, yorumlamak haddimize mi? Biz neyiz ki?!