Necdet AYAZ Bu yazımda sizlere mensubu olmaktan gurur duyduğum atletizmdeki gelişmeleri değerlendireceğim. Mevcut başkan, 2013 yılında Mehmet Terzi’nin istifasıyla boşalan federas...

Necdet AYAZ Bu yazımda sizlere mensubu olmaktan gurur duyduğum atletizmdeki gelişmeleri değerlendireceğim. Mevcut başkan, 2013 yılında Mehmet Terzi’nin istifasıyla boşalan federasyon başkanlığına tek aday olarak katılarak seçildi. 2016’daki seçime de yine tek aday olarak katılarak başkanlığını sürdürdü. 2020 yılında olması gereken federasyon başkanlığı seçimleri ise pandemi gerekçe gösterilerek tıpkı olimpiyat oyunlarında olduğu gibi bir yıl ertelenerek 2021’de gerçekleştirildi. Danıştay, delege sayısının %15’i oranında imza toplayarak seçime gidilmesi uygulamasını demokrasiye aykırı bularak iptal ettiği halde bazı federasyonlar bu kurala uymadan seçimlerini yaptı. Atletizm federasyonu da bunlardan biri oldu. Danıştay’ın iptal kararına uyulmadan yapılan seçim sırasında delege isimleri açıklanmadan ve devlet imkânları da kullanılarak, imzalar mevcut başkan tarafından etik olmayan şekliyle toplandı. Başkanın etik olmayan bu davranışı benim adaylıktan çekilmeme neden oldu. Delegasyonun %15’inin imzalarını toplamayı başaran Zeki Öztürk ile yarışan mevcut başkan, yanlış iş ve eylemlerine rağmen üçüncü kez başkan oldu. Mevcut başkan, Eş başkanlığını yaptığı Balkan Atletizm Birliği ile yine bu yıl Belgrad’da yapılan Avrupa Atletizm Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliklerine seçilememiştir. Geçtiğimiz günlerde Dünya Atletizm Federasyonları Birliği’nin konsey üyeliğine müracaat ettiği bilgisi bana geldi, önce bu bilginin doğru olamayacağını düşündüm, çünkü müracaatta bulunduğu merci, kendisinin bayrak yarışlarında yaptığı manipülasyondan dolayı ülkemize ceza veren kurumdu. Yaptığım birtakım araştırmalar sonucunda bana verilen bilginin doğruluğuna kanaat getirdim. Hatta üyelik başvuru formunda “kendinizi nasıl tanımlarsınız” sorusuna verdiği “birçok insan benim dürüstlük ve etik uzmanı olduğum konusunda hemfikirdir” cevabını yazmasını da trajikomik buldum. Sebebi ise, üyeliği için müracaat ettiği kurumun verdiği cezanın gereğinin yapılmasına veya kaldırılmasına yönelik bugüne kadar hiçbir işlem yapmayan da kendisidir. Ülkemiz halen bu utanç listesinde yer alırken konsey üyeliğine adaylık başvurusu yapması bana “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” özdeyişini hatırlatmıştır. Kendisine tavsiyem; ülkemizin itibarını da düşünerek doğru, dürüst ve saygın başarıları hedeflemesidir.