ATATÜRK Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, vefatının 20’nci yılında müzisyen, ud icracısı, yazar ve bestekâr Cinuçen Tanrıkorur’un aziz hatırasına bu büyük sanatkârın sanatının daha iyi anlaşılabilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himaye ve teşvikleri ile Cinuçen Tanrıkorur Beste Külliyatı adıyla yayımlanan, 7 ayrı ciltten oluşan eser, ayrıca Türkçe ve İngilizce sunumuyla dünya müzik ve kültür tarihi için de büyük önem taşıyor. Külliyatın birinci cildi “Biyografi, 505 Eserin Döküm ve Fihristleri” başlığıyla sunuluyor. Birinci cilt, bestecinin 1952- 1999 yılları arasında bestelediği 505 eserini kapsıyor. Cinuçen Tanrıkorur 50 yıla yakın bestecilik hayatında bütün bestelerinin notalarını beste tarihi, yeri ve numarasını bildirerek kendisi yazmış, bir kısmını da öğrencisine yazdırarak bestelerinin tamamını tespit ettirmiş. Esere eklenen fihrist, tablo ve grafikler ile külliyat içeriği zenginleştirilerek icracılar ve araştırmacılar için çalışma, bir başvuru ve kaynak eser niteliği kazanıyor. Külliyat bu nitelikleri ile Türk müziği kaynakları içerisinde bir ilk olma özelliği taşıyor. Cinuçen Tanrıkorur Beste Külliyatı ikinci cildi “Dini Eserler” başlığını taşıyor. Külliyatın ikinci cildinde 77 dini eser ele bulunuyor. 4 Mevlevi ayini, 4 niyaz ilahisi, 2 na’at, 1 durak, 5 münacat, 2 mersiye, 2 nefes, 1 tevhid, 1 niyaz, 5 tevşih, 32 ilahi ve 1 şuğul olmak üzere 12 ayrı geleneksel formda 60 eser mevcut. Tanrıkorur’un “Sözlü Eserleri” külliyatın üçüncü, dördüncü ve beşinci ciltlerinde toplanmış. Üçüncü cildi, “Sözlü Eserler: Acem-Hüseyni Makamları”, dördüncü cildi, “Sözlü Eserler: Hüzzam-Nişaburek Makamları”, beşinci cildi, “Sözlü Eserler: Rast- Zavîlaşîran Makamları” başlıklarını taşıyor. Acem makamından Zavîlaşîran makamına kadar sırasıyla kâr, kâr-ı nâtık, beste, ağırsemâî ve yürüksemâî gibi geleneksel formlar, müteakiben şarkı, fantezi ve türküler sıralanıyor. Tam bir takım oluşturan sekiz ayrı klasik fasıl, bestecinin sıralamasında olduğu gibi peşrev ve sazsemâîsi ile birlikte yer alıyor. Ayrıca bu ciltlerde şarkı fasılları için listeler sunuluyor. Tanrıkorur’un geleneksel ve neo-klasik eserlerinde Zekaî Dede Efendi’nin, romantik ve çağdaş eserlerinde ise Hafız Sadeddin Kaynak’ın derin etkileri seziliyor. Külliyatın altıncı cildi “Saz Eserleri” başlığıyla sunulmuş. Bu ciltte bestecinin 106 saz eseri bulunuyor. Saz eserleri, makam alfabetiği ve formlarına göre sıralanıyor. Tanrıkorur’un besteleri, eserler için icra edildiğinde anlaşılacak olan klasik ve aynı zamanda yenilikçi özel bir zevk ve kaliteyi yansıtıyor. Bu yönüyle eserleri, Türk musikisi saz eserleri repertuvarına yeni renkler kazandırıyor. Sazendelere ve bestecilere yeni ufuklar açacak olan bu eserler, genç müzisyenlerin azimli çalışmaları ile Türk müziği icrasına da büyük katkı sağlanmış olacak. Külliyatın yedinci cildi “İstiklal Marşı, Çocuk ve Gençler İçin Eserler” başlığını taşıyor. Tanrıkorur, çocuk ve gençlerin eğitiminde müzik ve müzik kültürünün önemini birçok makalesinde vurgulamış ve çeşitli formlardaki besteleriyle örnek konserler düzenlemiş. İstiklal Marşı başta olmak üzere, çocukların ve gençlerin icra edebileceği 63 adet sözlü ve saz eseri, bu ciltte sunuluyor. Eserde yer alan nota, fotoğraf ve afişler Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi Cinuçen Tanrıkorur Koleksiyonu’ndan alındı. Kapsamlı çalışma Dr. Ş. Bârihüda Tanrıkorur ve yayın kurulunda yer alan B. Rehâ Sağbaş, Doç. Dr. A.Başak İlhan Harmancı ve Coşkun Yava tarafından gerçekleştirdi. Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı tarafından son derece özenli ve kaliteli bir baskıyla okura sunulan 7 ciltten oluşan eser, Ankara-Balgat’taki Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı binasında ve Ankara-Kızılay Kitap Satış Bürosu’nda satışa sunuluyor. Kitapseverler, https://emagaza-akm.ayk.gov.tr/ adresindeki e-mağazadan da esere ulaşabiliyor.

Kimdir?

BESTECI, ud virtüözü (D. 20 Şubat 1938, Fatih / İstanbul –Ö. 28 Haziran 2000, İstanbul). Babası Zaferşan Tanrıkorur’dur. Adı, Kazan Türkçesinde “galip, muzaffer” anlamına gelmektedir. Daha çocuk yaşlarında iken ilk müzik derslerini kemanî-bestekâr Mustafa Sunar’in öğrencisi olan annesi Adalet Hanım’dan aldı. Asıl müzik eğitimine, İstanbul Belediye KonservatuarıTürk Musikisi Bölümü’nde Münir Nurettin Selçuk’un öğrencisi olan amcasıMecdinevin Tanrıkorur’un üç yaşlarından itibaren kendisine vermeye başladığımeşk dersleriyle başladı. Daha ilkokul çağlarında, Sultan III. Selim’in Suzidilâra makamındaki yürük semaîsini seslendiriyor, Mehmet Akif’in “ÇanakkaleŞehitlerine” başlıklı şiiri ile birlikte büyük şairlerin şiirlerini baştan aşağı ezbere okuyabiliyordu. Ud çalmasını ve daha sonraları beste yapmasınıkendi kendine öğrendi. Ud icrasında, klasik tambur tavrına yakın, az mızrap vuruşuyla çok melodi elde etmeyi amaçlayan kendine özgü bir tarz geliştirdi. AynıZamanda Saim Konakçı ile tanınmış icracılarından Gülçin Yahya ve Başak İlhan’ın yetiştirdiği öğrencilerdendir. Daha on dört yaşında iken “Ferahnâk” saz semaisi ve sözleri Fuzulî’ye ait olan birşiiri “Şevkefzâ” makamında bestelemişti. Kendisinin düzenlediği “Şeddisabâ”,”Zavilaşîran” ve “Gülbûse” adlarını verdiği makamlar da dahil olmak üzere, birçok değişik makamdan klâsik fasıl takımları besteledi. İtalyan Lisesi’ni bitirdikten sonra müzik eğitimi devam etme isteği babasının tepkisi ile karşılaşınca, Güzel Sanatlar Akademisi’ne (Mimar Sinan Üniversitesi) girerek yüksek mimarlık eğitimi aldı. Çalışma yaşamını 1973’ten sonra İmar ve İskân Bakanlığı’nda şehir plancısı-mimar, ardından TRT bünyesinde değişi görevler alarak sürdürdü. Tanrıkorur, 1973 yılından itibaren TRT Ankara Radyosu Türk Sanat Müziği Şube Müdürlüğü görevine getirildi. Burada, 1982’de TRT’den istifa ederek ayrıldıktan sonra Konya Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne bağlı Müzik Eğitimi Bölümü’nü kurdu. 1989 yılında, tedavi için gittiği ABD’de yüz on yedi eser besteledi. Maryland ve Princeton üniversitelerinde örnekli konferanslar verdi. Ayrıca iki uzun makalesi, “Turkish Music Quarterly” dergisinde yayınlandı. Burada, hocası Garino’nın önerisine uyarak, öğrendiği eski yazıyı geliştirmek için dostlarına eski harflerle sürekli mektuplar yazdı, dahası, ABD’li hattat Muhammet Zekeriya’dan hat dersi aldı. Cinuçen Tanrıkorur, 1980 yılında Konya Turizm Derneği’nin açtığı beste yarışmasında “Bayatîarabân Âyin-i Şerîfi” adlı bestesiyle birincilik ödülünü aldı. Aynı eser 1981 yılında Paris’te Akademie Internationale de Lutece tarafından da altın madalya ile ödüllendirildi. 1982 yılında ABD’in Miami kentinde, sanat tarihçisi ve Çin kökenli bir Jamaikalı olan Şermin Barihüda Tanrıkorur (Charmaine Angela Moo) ile evlendi. Tedavi görmekte olduğu Marmara Üniversitesi Hastanesi’nde yaşamının yitirdi. Ud icracılığı ile önemli bir ün kazanmış olan Cinuçen Tanrıkorur, çalış tarzı ve tekniği ile udda kendine özgüdür. Pek çok udi onun tarzını benimsemiştir. Şerif Muhittin’in tekniği daha çok Batı tekniğidir, icrası makamsal olmaktan çok Batımüziğindeki majör-minör ilişkisine dayalıdır. Nevres Bey’in icrası daha yumuşaktır, sert mızrap hareketleri yoktur. Cinuçen Tanrıkorur’un tarzı ise tambura yakın bir ud icrasıdır. Çalışında sağ elinden çok sol eli etkilidir. Kullandığı udlarda teller klavyeye ortalama bir uddakinden çok daha yakın olması bunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Sol eliyle klavyede verdiği nüanslar kolay kolay her udinin başaramayacağı türdendir. Gerek doğaçlamalarında, gerekse de eser icralarında hızlıve seri çalış (ajilite) pek görülmez. Tanrıkorur aynı zamanda önemli bir bestecidir. Peşrev, saz semaisi, ağır semai, yürük semai, beste, kâr-ı natık, ilahi, şarkı ve daha pek çok formda ve çok sayıda bestesi var. Batılı anlamda ilk ud metodu ile Türk müziği üzerine sayısız makalenin yazarı olan ve İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve az Arapça bilen Tanrıkorur’un yurtiçinde ve dışında yapılan seminerlerde verdiği pek çok bildirisi ve konferansı var. Bestelediği bilinen eserlerinin sayısı beş yüzün üzerinde. Kürdilihicazkâr makamından bestelediği ve sözleri Feyzi Halıcı’ya ait olan Günaydınım ve Turnalar şarkıları ile Köyde Sabah adlı Hüseyni saz semaisi en tanınmış eserleri. Ayrıca;Şedd-i Sabâ, Zâvil-Aşîran , Gülbûse, Bayatî-Araban, Evcâra, Zâvil-Aşîran, Nişâburek, Kâr-ı Nev’eda gibi besteleri de ünlü. Fuzûlî’nin Müseddesi, Yahyâ Kemal’in Süleymaniye’de Bayram Sabahı şiirlerini besteledi; Kiralık Konak filminin müziğini yaptı. Ayrıca naat, durak, şuğul ve ilahiler, klasik ve yeni formlarda saz müziği eserleri ile yurt içinde ve yurtdışında ödüllendirilmiş besteleri bulunmaktadır. Fransız radyosunca uzun çaları yapılan ilk klâsik Türk müziği sanatçısı olan Tanrıkorur; Tayland’dan ABD’ye, İsveç’ten Suudi Arabistan ve Fas’a kadar yirmi iki ülkede davet üzerine solo ud ve ses resitalleri olan bir sanatçı ve iki de yayımlanmış kitabı bulunuyor. Tanrıkorur, Münir Nurettin Selçuk’tan sonra büyük şiar Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirlerini en çok besteleyen ikinci bestekârdır. Yahya Kemal’in şiirleri üzerine yaptığı besteler 1996’da özel bir konserle seslendirildi. Ünlü besteci hakkında şair ve yazar Hilmi Yavuz’un yorumu: “Cinuçen Tanrıkorur’un Yahya Kemal’in şiirlerinden yaptığı ve musikimizin içindeki, tâ içindeki saf, hâresiz ve elmas melodileri, bir ‘te’sir-i sihirkârî’ ile bulup çıkaran bestelerini dinlemenin hazzını yaşadım. Bu müstesnâ elmas melodileri, beni parçalanmış hayatımızın hemen hemen her tarafına hakim olan ‘zevk hezimeti’nden (deyiş, A. H. Tanpınar’ındır) çekip çıkardı ve bir haz transandansı ile, musıkisinde bir taraftan dinin, öte taraftan bütün hayatın aktığı büyük Itrî’nin iklimine götürdü. Musıkinin köksüzleşmiş ve içleri boşalmış ağaç gövdelerine benzeyen, kuru hayatımızı nasıl baştan başa derleyip toparlayarak bir gülistana döndürdüğünü o ‘Rast Destan’da yaşamak nasip oldu…” Aynı yazar, Tanrıkorur’un ölümünden sonra da hakkında şunları yazmıştır: “Cinuçen Tanrıkorur, Türk mûsıkisinin geleneksel konumuna bağlılığı bir dünya görüşü olarak temellük etmiş bir besteci olarak anılacaktır. Bir dünya görüşü, evet, -çünkü, klâsik mûsıkimizi, sadece bir melodi dağarının formal anlamda yeniden üretiminden ibaret bir teknik mesele olarak ele alan bestecilerimizden değildir Cinuçen Tanrıkorur… “Cinuçen Tanrıkorur bestelerinin, bilhassa (Halime Güngör’ün de isabetle belirttiği gibi) melodik yapıya ilişkin ‘geçki ve kompozisyon özellikleri’ bakımından yeniliği, klâsik musiki fomlarımızın makam, usûl ve seyir gibi geleneksel unsurlarının kısıtlayıp hudutlandırdığımuhtevayı ’aşma’ denemeleri olmalarındandır. Bu ‘aşma’yı, Cinuçen Bey’in, özellikle, Yahya Kemal’in ‘Itrî’ şiirinin bestesi olan ‘Rast Destanı’nda bulmak mümkündür: Bence, Cinuçen Bey’i, büyük bir bestekâr kılan eserler, 1990’dan sonra bestelediği, gerçekten benzersiz müziklerdir…”