Amasra’da 41 madencinin ölümüyle sonuçlanan faciada Türkiye Taş Kömürü Kurumunun ihmallerini gözler önüne seren raporlar Sayıştay’ı bir kez daha topun ağzına getirdi.

Nursun Erel

Sayıştay’ın bir önceki raporunda Amasra’daki ocak için “grizu patlaması riski var” denilirken, bir sonraki raporunda bu uyarı silinmişti. Yani bu raporlar olmasa, Amasra’da yaşanan faciaya “takdir-i ilahi” denilip geçilecekti. Peki kamu kurumlarındaki bu ihmalleri usulsüzlükleri, yolsuzlukları ortaya koyan Sayıştay neden AKP tarafından hedef haline getirildi? Cumhurbaşkanı Erdoğan Sayıştay’a neden “açık arama ve ceza penceresinden bakma” diye seslendi? Bu konuları CHP milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ile TBMM’deki odasında konuştuk. Neredeyse tavana kadar belgeler, raporlar, dosyalarla dolu oda, nasıl yoğun çalışıldığının da göstergesiydi. Zonguldak milletvekili Yavuzyılmaz, sorularımızı yanıtlarken Sayıştay denetimine neden karşı çıkıldığını, “T.C. Hazinesine hortum bağlamışlar” diye izah ederken kendisinin de 37 ayrı konuda 600 milyar liralık (eski parayla katrilyon) yolsuzluk tespit ettiğini ve suç duyurusunda bulunduğunu anlattı.

Buzdağının küçük kısmı

TBMM’deki pek çok komisyonda da görev alan Yavuzyılmaz “Sayıştay” odaklı söyleşimizde sorularımızı şöyle yanıtladı:

SORU: Sayıştay raporları kamu kurumlarındaki işleyişin adeta aynası ancak son yıllarda AKP hükümeti bu raporlarla ortaya konulan yolsuzlukları usulsüzlükleri reddederken Sayıştay’ı da adeta düşman haline getirdi. Neden? YAVUZYILMAZ: Sayıştay bir kamu otoritesi, denetim alanına giren kamu idaresi sayısı 3bin 586 bunların içinde bakanlıklar, belediyeler, üniversiteler, düzenleyici denetleyici kurumlar, özel bütçeli kuruluşlar (kara yolları gibi) var. Her yıl bu kamu idarelerinin sadece 476’sı Sayıştay tarafından denetlenip raporu hazırlanıyor. Yani denetim alanına giren kamu idarelerinin sadece yüzde 14’ü denetlenip raporları TBMM’ye sunuluyor, kalan yüzde 86 Sayıştay denetiminden uzak kalıyor, denetlenmemiş oluyor. O nedenle bizim yolsuzluk usulsüzlük ve kamu zararı diye bahsettiğimiz Sayıştay bulguları, buzdağının aslında görünen küçük kısmı. AKP’nin bu kısma bile tahammülü yok, o nedenle denetimden kaçmak için Sayıştay üzerindeki siyasi baskısını her geçen gün artırıyor. Raporlar sansürlendikçe, filtre edildikçe, inceldikçe inceliyor. Daha önceleri ansiklopedi kalınlığında olan Sayıştay raporları, ellerinden gelse bir sayfaya düşecek. Örneğin, devasa bir bütçe kullanan Sayıştay denetim raporu sadece 11 sayfa.

Hazineye hortum bağlamışlar 

SORU: Peki, AKP neden denetimden kaçıyor? Bu raporlar aslında doğru yolu gösteren raporlar değil mi? Sayıştay neden adeta düşman gibi gösteriliyor? YAVUZYILMAZ: AKP devlet kurumlarına yaptığı liyakatsiz atamalarla hem siyasetini finanse edecek para akışı sağlıyor. Hem de yandaş şirketleri kamu kaynakları ile zengin ederek iktidarda kalacakları süreyi, küçük bir azınlıkla uzatmaya çalışıyor. T.C. hazinesine hortum bağlayarak sarayda, AK Partinin kontrolünde bir para havuzu oluşturmuş durumda. Sayıştay’ın da hazineye ait olan bu paraların akış yönünü ve varış noktalarını tespit etmesinden korkuyorlar.

SORU: Sayıştay’ın denetim faaliyeti durdurulabilir mi? YAVUZYILMAZ: Bütün bu tespitlerin gelecekte dava konusu yapılması ihtimali, Sayıştay raporlarının resmi belge niteliğinde oluşu, AK Partinin Sayıştayı yok etme çabasına girmesine neden oldu. Bu çaba sonunda 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı Personel İşleri Genel Müdürü Metin Yener, Sayıştay bakanlığı görevine getirildi. Aritmetik çoğunlukla AKP nin teklifi ile Sayıştay başkanı yapıldı. Görevinin açıkça Sayıştay işleyişini bozmak, denetim kabiliyetini akamete uğratmak, denetçilerin hazırladığı raporları sansürlemek ve Cumhurbaşkanını memnun etmek olduğu açık. Cumhurbaşkanı Sayıştay’la ilgili verdiği beyanatta, “Sayıştay denetime açık arama, ceza verme penceresinden bakmasın ” demişti.

SORU: Kurumların Sayıştay denetiminden kaçışı nasıl oluyor? YAVUZYILMAZ: Sayıştay denetimleri 2 yıl geriden geliyor, Yani bir yolsuzluk veya usulsüzlükle kamu zararı büyük ölçüde yapılmış oluyor ardından denetim yapılıyor. Oysa ki Sayıştay’ın güncel denetim yaparak o yıl bitiminde de raporunu yayınlaması gerekiyor… 

Amasra faciası

SORU: Son yaşadığımız Amasra faciasına tersten bakarsak? Eğer TTK, Sayıştay denetiminde olmasaydı, haberimiz olmayacaktı değil mi 41 madencinin öldüğü o ocakta neler yaşandığına dair? YAVUZYILMAZ: Sayıştay’ın 2019 yılı TTK Amasra müessesesi raporunda yer alan -grizu patlamasına yönelik riskin arttığı- uyarısının 2020 yılı raporundan çıkarıldığını görüyoruz. Oysa ki riskin ortadan kalkmadığı yaşanan facia ile ortada. Bu bulgunun sansürlenen kısmı AKP’nin masa başında, kağıt üstünde veya meclisteki ve komisyondaki aritmetik çoğunluğu ile aldığı kararların gerçek hayatta karşılığının olmadığını, yapılan uyarıların ortadan kalkmadığını ve acı felaketlere dönüştüğünü gösteriyor. Sayıştay raporları olmasaydı Amasra’da yaşanan felaketle ilgili uyarılar TBMM’ye ve kamuoyuna hiç yapılmamış olacaktı. Oysa Eğer Sayıştay rapordaki tedbirler almış olsaydı bu facia yaşanmayacaktı. 

Devlet yıkılır

SORU: Sayıştay’ın denetimi kurumlara çeki düzen verilmesini de sağlamıyor mu? YAVUZYILMAZ: Sayıştay kamu idarelerinin röntgenini çekiyor, kamu kaynağının doğru harcanıp aranmadığını kontrol ediyor. Sayıştay’ın işlemediği bir devlet yapısında kurumların hastalanmasına neden olan nedenleri ortaya çıkarmak mümkün olmaz. Ve sağlıklı bir devlet işleyişini yıkıma götürecek nedenlerin başında bu denetimin engellenmesi gelir. 

600 milyarlık yolsuzluk

SORU: Siz TBMM’de üyesi bulunduğunuz komisyonlarda ve kendi çabalarınızla pek çok konuyu büyüteç altına almış durumundasınız kim bilir bilmediğimiz daha neler oluyor? YAVUZYILMAZ: Çok konu var. Sayıştay raporlarına dayanarak, bugüne kadar 37 suç duyurusunda bulundum. Bunlar görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma, ihalenin edimine fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık gibi isnatlarla yaptığım duyurular. Bu suç duyurularının toplam parasal hacmi 600 milyar liranın, eski parayla 600 katrilyon liranın üzerindedir.

SORU: Bunların gereği yapıldı mı? YAVUZYILMAZ: Süreçler devam ediyor. Aynı zamanda, iktidara geldiğimizde tüm bu belgeli suç duyurularımızla ilgili gereğini bağımız mahkemelerin yapacağına olan inancımız tam.

SORU: Kamuoyunda Varlık Fonu’nun tümüyle denetlenemediği de çok tartışılıyor? YAVUZYILMAZ: Varlık fonu kurulmadan önce Sayıştay denetiminde yer alan devlete ait şirketlerin denetimi devam ediyor ancak onun dışındaki ve yeni kurulan, devlete ait şirketler Sayıştay denetimine tabi değil. Zaten Varlık Fonu yönetimi Sayıştayın denetimine tabi değil bu da bünyesindekilerin yüzde 60’tan fazlasının denetlenmediğini ortayla koyuyor.

SORU: Çok büyük kuruluşların yer aldığı bu fonu kim denetliyor? YAVUZYILMAZ: Varlık Fonunu bağımsız denetim şirketleri denetliyor, acaba onların parasını kim ödüyor? Tabii ki Varlık Fonu…

SORU: Siz onların raporlarını görebildiniz mi? YAVUZYILMAZ: Bağımsız denetim şirketlerinin raporları Kamu kaynağının doğru harcanıp harcanmadığı yönünde bir denetim yapmaz. Sadece gelir-gider analizi yapar…

SORU: Dev bütçesi bulunan Cumhurbaşkanlığının Sayıştay denetim raporu sadece 11 sayfa dediniz. Aslında Beştepedeki Sarayın ihale süreci de ilginçti, kamuoyundan saklandı, dolayısıyla şimdiki Sayıştay raporu sizce gerçekçi olabilir mi? YAVUZYILMAZ: Sayıştay raporunda denetimin doğru ve güvenilir verilerle yapıldığı ifade ediliyor. Bu görüş bile Sayıştay’ın nasıl bir siyasi baskı altında olduğunu gösteriyor. Mevzuata aykırı inşaatın yapılış süreci bile gün gibi ortadayken, bugünkü harcamaların yüksekliği ortadayken bu gerçeklere raporda bir satır bile yer verilmiyor. Sayıştay Başkanının Cumhurbaşkanlığı Sarayından bu göreve neden getirildiği de anlaşılıyor.