Türkiye’nin güneydoğu illerinde onbinlerce cana, büyük kayıplara yol açan, pek çok yerleşim yerini adeta haritadan silen büyük deprem felaketini dün, Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk ile konuşmuş ve “asker neredeydi?” sorusuna yanıt aramıştık.
Nursun Erel
Solmaztürk’e, söyleşimizin bugünkü bölümünde ise, “bu büyük faciadan hangi dersler çıkarılabilir, neler yapılmalı?” sorularını yönelttik, çok merak edilen EMASYA protokolü, askeri sağlık sisteminin bitirilişi, Türkiye’ye yardım için gönderilen askeri gemiler, ufuktaki seçim ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın depremle ilgili yaklaşımı üzerinde konuştuk. SORU: “EMASYA (emniyet asayiş yardımlaşma planları) yürürlükte olsa, ordu depremin ilk anlarında müdahale edebilirdi ve daha az can kaybı yaşanırdı” görüşüne ne dersiniz? SOLMAZTÜRK: EMASYA en sonunda da bir protokole bağlanmıştır. Yani genel kurmay başkanı ve içişleri bakanlığı müsteşarı arasında imzalanan protokolden söz ediyorum. Bu protokolü yapan da o dönemin harekat başkanı Çetin Doğan‘dır. Sadece bu konuda değil, asayiş kolordu komutanı olarak güney doğuda önemli işler başarmıştır. Eğer PKK karşısında bir dönüş olduysa, PKK’nın üzerine giden ve onu bitiren birisi olduysa o Çetin Doğan’dır. Büyük hizmetleri olmuştur..PKK ile mücadelesinin mükâfatını müebbet hapisle aldı ve şu anda 80 küsur yaşında hapishanede…
TSK’ya gerek yok mu dediler?
SORU: EMASYA yürürlükte olsaydı? SOLMAZTÜRK: O protokol 2010 da lağvedildi. -Siz ne yaptığınızın farkın mısınız? EMASYA’yı beğenmiyorsanız adını değiştirin, usullerini değiştirin. Kanun çıkarın, direktif verin ama siz eğer bunu kaldırıp yerine hiçbir şey koymazsanız olmaz. Ne bugün ne yarın silahlı kuvvetlere hiç bir şekilde ihtiyaç duymayacağız- demektir bu, bunu mu demek istiyorsunuz? Diye sorduk. Yani -ne terörle mücadelede, ne afet, ne acil durumda TSK yardımına ihtiyaç duymayacağız- Denildi ve yerine hiç bir şey koymadılar. Sadece 2016 haziranında kanunla küçük bir değişiklik yaptılar, terör mücadelesinde yetki verdiler, bu yetkiyi de hükümetin kararına bağladılar o kadar. Dolayısıyla EMASYA’nın olup olmaması bir kenara, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kamunun diğer kurumları ile ilişkisine reçete sunacak bir şeyi ortada bırakmadılar.
Ordu Suriye’ye angaje edildi
SORU: -AFAD bize koordinasyonda yeter- diye mi düşündüler? SOLMAZTÜRK: Her ilde AFAD’ın uzantısı ve emrinde olan Afet ve Acil Durum Müdürlüklerin görevi zaten budur. Sadece TSK ile değil, kamudaki diğer bütün kurumlarla böyle bir afet ve acil durumda nasıl yardımlaşılacağının koordinesi yapılmış olmalıydı, yani EMASYA’nın kaldırılmış olması bir engel değil, sorumluluk aldılar ama görevlerini hiçbir zaman ciddiye almadılar. Önceliği Suriyeli sığınmacılara verdiler. Gerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin savaşma kapasitesi, gerekse AFAD’ın mücadele kapasitesi büyük ölçüde Suriye’ye ve sığınmacılara angaje edildi sorun budur…
Askeri hastaneler
SORU: TSK’nın harekete geçebilmesinin önündeki engeller bir kenara, askeri hastanelerin yokluğu da bugünkü felaket tablosunda etkili oldu mu? SOLMAZTÜRK: GATA’dan başlayıp birlik tabiplerine kadar, çok ciddi ve köklü, Osmanlı’dan gelen 150-200 yıllık çok köklü ve güçlü bir askeri sağlık sistemimiz vardı. Bu sistem gerektiğinde sivil sağlık sistemini kendi bünyesine alıp koordine edecekti, burada enkazdan çıkarılan fakat orada kaybedilen dünya kadar insan var. Deprem bölgesinin geneline bakıldığında, bir sevk-idare-yönetim sorunu var, işler sevk-idare edilemiyor. Hele sağlık hiç idare edilemiyor. Askerlerin doğal olarak meslekleri gereği kültürleri gereği bir birikimi vardır, sevk idare alışkanlıkları vardır bunu edinmek kolay değildir. Biz askeri liselerde, harp okullarında, akademilerde subayları bu konular üzerinde eğitiriz. Bunlar en küçük takımdan başlayarak yıllar içinde büyük deneyim kazanır. Teşkilatlanmaya layüsel bakılamaz, askerlerin sistematik sorun çözme alışkanlıkları vardır, beyinsel faaliyet olmadan teşkilat kurma, insanları yönlendirme, sevk etme, kaydırma yapılamaz. Bunların yapılamadığını görüyoruz.
Suriye’de neler oluyor?
SORU: Mobil hastaneler de bölgeye anında sevk edilemedi? SOLMAZTÜRK: Askeri sağlık sistem olmalıydı illerde. Sahra hastanelerimiz son derece yetenekli ve mobildir, kısa sürede bölgeye intikal edip, çok kısa sürede faaliyete geçirilebilirdi. Bunların da hazırlık ve planlaması gerekirdi, tatbikatlarının yapılması gerekirdi, elde böyle bir kapasite olsa tabii ki intikal ettirilebilir, can kaybı en aza indirilebilirdi ama yapılamadı ve çok can kaybedildi. Bunu şu anda sorguluyoruz da, bizim silahlı kuvvetlerimiz çok uzun süredir Suriye’de savaşıyor, bu sağlık sistemin kaldırılması acaba savaşan asker üzerinde ne gibi etki bıraktı? Bunu kimse bilmiyor, aynen şu anda bizim Suriye’de ne olup bittiğini bilmediğimiz gibi, acaba bizim Suriye’de sorumluluğumuz altındaki altındaki bölgelerde neler oluyor? Ne kadar askerimiz var? Bunlar biliniyor mu? Bilmiyoruz, gerek bunu gerekse sağlık sisteminin kaldırılmasının türk silahlı kuvvetleri üzerindeki etkilerini bilmiyoruz, şimdi yani yıllar sonra sorguluyoruz. Umarım bütün bu sistemi onarıcı düzeltici tedbirler alınır.
Yabancı gemiler
SORU: -Türkiye’ye yardıma gelen kimi yabancı askeri gemiler kapasite bakımından gerekenin çok üstünde- denilerek başka amaçları olabilir yorumlarına konu oluyor bu doğru olabilir mi? SOLMAZTÜRK: Sanmıyorum, bu ifadelerde çok büyük abartı var haberlerini bir kısmı gerçek değil, gülümsüyorum. O kadar abartılıyor ki, hükümetin, valiliğin daveti olmadan nasıl bir bölük dahi kışlasından çıkıp enkaza yardım edemezse, bizim hükümetimizin resmi daveti, izni olmaksızın tek bir askeri gemi dahi karasularımızın içine giremezse bu konu da böyle değerlendirilmeli. Gerçekçi olmakta yarar var, dünyada hassasiyet var ve çok samimi olarak yardım çabası gösteriyorlar.
Cumhurbaşkanlığı sitesinde propaganda
SORU: Söyleşimizde “yönetim zafiyeti”ni sıkça dile getirdiniz. Oysa felaket öncesinde seçimler gündemdeydi. Nasıl görüyorsunuz yakın geleceği? SOLMAZTÜRK: Bu hükümet şu anda felaketi dahi bir siyasi propaganda fırsatı olarak görüp azami istifade etmenin çabası içinde, akıl alır gibi değil, son derce üzüntü verici… Cumhurbaşkanlığı internet sitesine girdiğinizde propaganda materyallerini görüyorsunuz. Sağdan soldan toplanmış insanlara -Allah seni başımızdan etmesin, sen peygamberi seviyorsun, sen ümmetin kurtarıcısısın Allah benim ömrümden alıp sana versin- dedirtip duruyorlar. Bunlar halen Cumhurbaşkanlığı resmi sitesinden yayınlanan klipler. Şu anda 20 bini aşkın can kaybımız var, henüz enkaz altında ne var? Bunu bilmiyoruz ama AKP genel başkanına -Allah ömür versin- diyen insanların klipleri resmi internet sitesinde yayınlanıyor. Felaket yaşanırken propaganda yapılıyor.
Seçimler yapılır mı?
SORU: Yönetim zafiyeti varsa çözüm istifa veya yapılacak seçimde değil midir? Seçimler sizce ertelenir mi? SOLMAZTÜRK: Zannetmiyorum. Daha şimdiden bu felaketi seçimlere dönük süreçte bir kazanca bir artıya bir avantaja dönüştürme çabası içindeler. Kaldı ki gelinen aşamada bir ertelemeye cesaret edeceklerini sanmıyorum. Dilerim böyle bir şey geçmiyordur akıllarından. Söylentiler varsa da şu anda resmi 14 mayısı dillendirdiler ama seçimin haziranda normal zamanda yapılmasına dönük bir erteleme ihtimalinin arttığını düşünüyorum. Normal zamanında yapılabilir diye düşünüyorum. Bütün bu yaşananlardan sonra özellikle kamuoyununun biraz daha rahatlatılması için ve geleceğe dönük planlar yaptıkları anlaşılıyor, -buraları yapar ederiz- diyerek, 1 senede tamamlama ümidi yaratıp seçime daha avantajlı gitmek düşünceleri var sanırım.