Fazla söze hacet yok; Cumhuriyet Halk Partisi 38. Olağan Kurultayı "İkinci yüzyılda demokrasi ve birlik kurultayı" sloganı ile toplanacak dendiğinde sanırım Özgür Özel dahil hiç kimse sonucun gerçek anlamıyla bir demokrasi şölenine dönüşeceğini, CHP’nin parti içi demokrasiye önümüzdeki on yıllar boyunca örnek gösterilecek bir olaya imza atacağını tahmin etmiyordu.
Yusuf Kanlı
CHP 38. Olağan Kurultayı sadece Özel’i partinin 8’inci genel başkanı olarak seçmedi, aynı zamanda bu çaptaki bir değişimin demokrasiyi sindirmiş derin bir siyasi kültür ile mümkün olabileceğini sergiledi.
Özel’i kutlarken, aynı zamanda partinin 1367 delegesinin her birini ayrı ayrı, düzenleme komitesini, böyle derin bir demokrasi kültürünün oluşumunda katkıları olan önceki genel başkanlar Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Altan Öymen ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve görev yapmış tüm yöneticileri kutlamak gerekir.
Fark hissedildi
Bir ilk. Elbette Türkiye’nin sağ siyasetinde şimdiye kadar benzer bir gelişme yaşanmadı. Neredeyse sağ partilerin tümünde sadece lider konuşur, listeler oylanır ve o kadar. Katılım, aykırı fikir, tartışma hele eleştiri neredeyse imkansız. CHP kurultaylarında ise hep demokrasi, tartışma, karşıt görüşlerin seslendirildiği, eleştirilerin bolca yapıldığı siyasetin ön planda olduğu, gerçek anlamda siyasi kongre iklimi yaşandı. 38. Olağan Kurultay da öncekilerden bu anlamda farklı değildi. Ancak, seçimle lider değişikliğini de sağlayan bu kongre bu açıdan şimdiye kadarki tüm kongrelere bir de demokrasi tacı taktı.
Sağ siyasetteki sığlığa rağmen, sol partilerde genel kurullar biraz daha anlamlı sonuçlar çıkartılmasına müsait ortamlar oldu hep. Mesela, Türkiye’de Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ODP) 2009 kongresinde Ufuk Uras da benzer bir şekilde parti başkanlığını Hayri Kozanoğlu’na kaybetmişti. Ancak o liderlik değişimi partilerin gerek büyüklük farkı, gerekse de siyasi gelişmelere olası etkileri açısından Özel’in Kılıçdaroğlu karşısındaki büyük başarısı gibi ülkeyi derinden etkileyecek bir durum değildi.
1972’yi unutmayalım
CHP tarihinde kurultayda lider değişimi ilk değil elbette. 1972 kurultayında koskoca İsmet İnönü paşaya karşı yarışan genç Bülent Ecevit “ortanın solu” sloganıyla başarılı olmuştu. Ancak o zaman İsmet Paşa çekildiğinden yarış tek aday ile olmuş, lider değişikliği bir anlamda delege kararı kadar koca çınarın, sadece büyük bir komutan değil ayni zamanda Türkiye Cumhuriyetini çok partili hayata taşıyan ve seçim ile gidileceğini gösteren büyük siyasetçisinin çekilmesiyle gerçekleşmişti. O nedenle, kurultayda yarışarak, ikinci turda da olsa mevcut genel başkana karşı 536’ya karşı 812 oy ile Cumhuriyet'in ve onun kurucu partisi CHP’nin ikinci yüzyılında, gerçekleştirilen ilk genel kurulda partinin lideri oldu.
Kim kimi hançerledi tartışması bu kurultay sonrasında herhalde çok tartışılacaktır. Kılıçdaroğlu’nu 39 milletvekili verdiği AKP artığı iki siyasi parti ve büyük siyasi farklılığa rağmen genel merkezine tepeden tabana kocaman Kılıçdaroğlu portresi asan Saadet Partisi mi, yoksa altılı masadan gidip gelen Meral Akşener mi arkadan hançerleyip, seçime öyle girmesine sebep oldu? Yoksa altılı masa pazarlıklarını kendi parti meclis grubundan MKYK’dan ayrı, danışmanlarla götürmesine laf eden siyasi yol arkadaşları, bir anlamda Özel mi hançerledi Kılıçdaroğlu’nu?
Bu saatte fark eder mi?
Kılıçdaroğlu’nu kim hançerledi sorusuna cevap bulunabilse durumu değiştirir mi? Etmese de, cevap bulunamasa da bu tartışma elbette sürecek önümüzdeki günlerde ama delege kararını vermiş ve Özel’i parti başkanlığı koltuğuna taşıdığına göre, artık gün kucaklaşma günü, yarını planlamaya, arzu edilen seçim başarılarına ilerleme günüdür.
Ancak, vurgulanması gereken CHP Türk siyasetine kocaman bir doz demokrasi aşısı yaptı 38. Olağan Kurultayında. Siyaset yoluyla değişimin, umudun korunduğunda ilerlemenin mümkün olacağı tohumları ekildi bir kez daha tek adam uygulamalarıyla siyaseten çoraklaşan güzel ülkem toprağına.
Hayırlı olsun Özel. Hayırlı olsun Türkiye. Teşekkürler Kılıçdaroğlu.