Can PULAK Kötü yönetiliyoruz, hem de tepeden tırnağa… Merkezin kötü, hatalı ve yanlış uygulamaları, yerel yönetimleri de etkiliyor. Özellikle turizmden para kazandığımız...

Can PULAK Kötü yönetiliyoruz, hem de tepeden tırnağa… Merkezin kötü, hatalı ve yanlış uygulamaları, yerel yönetimleri de etkiliyor. Özellikle turizmden para kazandığımız kentler, önlenemeyen göçler nedeniyle perişan vaziyette. Çoğunun altyapısı yok, yollar felaket durumda, arıtmalar çalışmıyor. Enerji ve su sıkıntısı kapıda. Sağlıksız ve çarpık büyüme, tüm kentlerin ortak sorunu haline geldi. Hele imar barışı ve hele seçim iklimi, mahvetti güzelim kentleri. Yerel yönetimler bir şeyler yapmak,sorunları çözmek istiyorlar ama nafile.. Boylarını aşan işlere soyunuyorlar, büyük para isteyen yatırımlara kalkışıyorlar. Zaten çoğu büyükşehir belediyelerine bağlı. Örneğin sorunlar şelalesinde boğulmak üzere olan Marmaris, Bodrum, Didim, Kuşadası, Çeşme, Fethiye, Kaş gibi çok değerli ve güzelim kentler, büyükşehirlerin gölgesinde yaşıyor. Mezbaha, mezarlıklar pazarlar, sanat etkinlikleri ve iç yollar yerele, diğer tüm hizmetler Büyükşehir’e bağlı. Kelin merhemi yok ki, yerel belediyelere sürsün. İktidar seçim kaybettiği turizm kentlerine yıllardır, ölmeden sürünecek kadar para yolluyor. Gelen para merkez belediyeye yetmiyor ki, diğerlerine yetsin. Bu büyükşehir yasası, beklenen faydayı sağlamak yerine aksine daha çetrefilli sorunlara yol açtı. Köyleri mahalle yaparak köylülüğü öldürdü, tarımı geriletti. köy ekmeğine bile hasret hale getirdi kırsalda yaşayan insanımızı. Köylü artık her sokağa açılan Migros, BİM, Şok ve A101’lerden ya da benzer marketlerden karşılıyor ihtiyacını. Tohum, gübre, mazot çok pahalı hale gelince, çiftçi de havlu attı. Doğru dürüst ekmiyor artık toprağını. Samanı bile ithal edince, aşırı pahalanan yem yüzünden hayvanlarını da satıp elden çıkarmaya başladı köylümüz. Kötü yönetimlerin sonucu nelere mal oluyor görüyorsunuz. Demokrasimiz iki kazı gütmekten aciz kadroları işbaşına getirince, başımıza gelenler pişmiş tavuğun başına gelmiyor işte. Büyükşehirler suyu mu getirsin, yolu mu yapsın, altyapıyı mı tamamlasın? Hepsini yapmaya kalkınca, ister istemez bir çuval incir berbat oluyor. Örneğin Bodrum’un ikidebir kazılan yolları, devamlı patlayan su boruları, hala denize dökülen lağımları bunun en çarpıcı örneği.. Benzerine aynı boyutlarda olmasa bile Marmaris’te de rastlıyoruz. Allahtan rahmetli Özal döneminde Marmaris’in 50 yıllık ihtiyacı planlandı, hatta barajı bile yapıldı da, bu güzelim kentimiz Bodrum’dan bir miktar daha iyi duruma gelebildi. Şimdi Muğla Büyükşehir Belediyesi, turizm kentlerinin altyapı sorunlarını çözmek için uğraşıyor. Para yok uğraş var. Bu yüzden başlanan işlerin çoğu yarım durumda. Aynı anda her yeri düzeltmeye kalkarsan olacağı bu. Öyle olunca Osman bey kimseyi memnun edemiyor. Mebus olacaktı ama, ona da(tüm belediye başkanları yerlerinde kalsın) diyen Kılıçdaroğlu mani oldu. Bu durumda para yok, mebusluk yok,bir daha Belediye Başkanlığı da yok. Öyle görünüyor Osman Gürün’ün kaderi.. Geçenlerde Bodrum’dan bahsetmiş, sorunlarını anlatmış, çözümündeki ihmal ve gecikmeleri belirtmiştim. Meğer Marmaris’te de benzer sorunlar varmış, şikayet yağmuruna tutuldum adeta. Göçten ve kaçak yapılaşmadan şikayetçi herkes. Büyükşehir Belediyesi de tam sezona girerken, Marmaris’in Belediye yat limanını delik deşik etmiş.350 metrelik rıhtımın üzerini kaplamaya kalkışmış. Yolun üzerinde mükemmel restoranlar, barlar, kafeler var. İki aydır hepsi perişan durumda, esnaf kan ağlıyor ama sesini duyuramıyor kimseye. Bu büyükşehirlerin yerel belediyelere ait olması gereken iskelelere el koymasını da anlamak mümkün değil. Zaten altından kalkamadığınız bir sürü yükünüz var, bir de hiç anlamadığınız denizciliğe el atıyorsunuz. Yerel belediyeleri rahat bırakın, hiç değilse iskelelerin yönetim ve geliri onlara ait olsun. Gelirler dedim de, aslında belediyelerin emlak gelirleri yerinde kullanılsa, ihtiyacı karşılayacak hizmetler rahatlıkla görülür. Ama hepsi büyük ve plansız-programsız yatırımlara yöneliyor, personel kadrolarını şişirip duruyorlar. Ankara’daki resmi araba saltanatından yakınıyoruz ama, belediyeler de pek farklı değil Ankara’dan. Üst düzey memurların altlarındaki pahalı araçlar, belediyelere hibe edilen lüks jeep ve kamyonetler halkı rahatsız ediyor. Marmaris son yıllarda büyük darbeler yedi. Aksaz’daki yangın gemilerinin devreye sokulmaması yüzünden, muhteşem ormanlarının bir bölümünü kaybetti. Keza Bodrum’da da aynı ihmal yaşandığından Mazı ve Çökertme ormanları yok oldu. Üzülmemek mümkün değil, kötü yönetimlerin bedelini çok pahalı ödüyoruz. Yerel belediyeler yetkilerini iyi kullansa, ne sağlıksız ve plansız nede kaçak yapılaşma yaşanır. Dozerleri, beton mikserlerini, hafriyat kamyonlarını belgeye bağlasalar ve belediyenin izni olmadan hiçbir işe gidemeseler, kaçaklar büyük ölçüde önlenir. Aslında arıza, belediyelerden çok bizlerde, toplumda.. Yaşadığımız yerlere sığamıyoruz bir türlü. Balkonları oda, garajları dükkan yapıyoruz, yetmiyor bir kat daha çıkıyoruz yapımıza. Bunu okumuşu da, cahili de, köylüsü de, kentlisi de, işçisi de memuru da, profesörü de asistanı da herkes yapıyor. Öyle olunca kentlerde yapı disiplinini ve estetiği sağlamak mümkün olmuyor. Bir de zeytin gibi, mandalina gibi, çam gibi güzelim ağaçları inşaata kurban ediyorlar. Belediyeler de bunlara göz yumup, müsamaha ediyor işte. Kesilen bir ağacın yerine on, 10 ağacın yerine 100 ağaç dikimine mecbur etseler insanları, yeşil kaybımız bu kadar fazla olmazdı. Büyükşehiri eleştirdik ama yerel yönetimleri de görmezden gelmeyelim. Örneğin Marmaris Belediyesi, AKP’li yatırımcıların projelerinin altına rahatlıkla imzasını atabiliyor. Kızılbük’teki Simpaş’ın yasaları ve mahkeme kararlarını açıkça ihlal eden ve ormana kolayca dalıp aklına estiğince büyüyebilen projesini kimse durduramadı. Adamlar yasaya filan aldırmayıp, devre mülk adı altında satışlara başladılar bile. Yine Karacasöğüt köyündeki marina inşaatının altında da, Marmaris Belediyesinin onayı var. İşin içine rant girdi mi, AKP ile CHP bile çıkar koalisyonunu kuruveriyorlar hemen. Parlamento’da da öyle değil mi? Mebus maaşlarının artış oylamasında AKP ile CHP sarmaş dolaş, canciğer kuzu sarması gibi kullanmıyorlar mı oylarını? Datça, Göcek, Fethiye’de de neler olup bittiğini merak ediyor olmalısınız. Oralara da sırası gelince, vaktimiz olunca, yolumuz düşünce bakarız.