Ankaragücü, Eryaman Stadı’nda Erzurumspor FK’ya 2-1 yenildi. Ligin henüz yarısı oynanmış, Başkent ekibi dokuzuncu yenilgisini aldı.
Neredeyse 3 yıl oldu, kendi sahasında oynadığı Yeni Malatyaspor maçı olmasa üst üste alınmış iki galibiyeti yok.
Buna rağmen La Fontaine’den Masallar, hayaller hayaller…
Bu yönetimle, bu kadroyla ilk 2 arasına girerek Süper Lig’e yükselmek ilk tatlı hayaldi.
Bu yenilgiye gerçeklerle yüzleşti Ankaragücü.
Yeni hayal play off’a kalarak Süper Lig’i kovalamak.
Bakalım o hayale de veda edecek mi?
Oysa Erzurumspor FK maçında alınacak galibiyet o kadar önemliydi ki…
Bir galibiyetle geçen sezon başlayan, hala devam eden kaos dolu günler geride kalacak, bembeyaz bir sayfa açılacaktı.
Taraftar, yönetim, teknik heyet, futbolcular, medya kenetlenecekti Eryaman Stadı’nda.
Burun kıvrılan Başkentin diğer takımları mütevazı kadrolarıyla deplasmanlarda tarihi galibiyetler alıp, senin önünü açarken, sen git kendi sahanda 6 puanlık maçı kaybet.
Olmadı, yine beceremedi Ankaragücü.
Rakip, bir aydır Erzurum’un ağır kış şartlarından dolayı doğru dürüst çalışma imkânı bulamayan bir takım.
O yüzden son 5 maçta sadece bir galibiyet alabilmiş.
Çareyi antrenmanları Ankara’da yapmakta bulmuş.
Aldığım bilgiye göre bu hafta lider Kocaeli maçına da Ankara’da hazırlanacakmış.
Maçı Hakan Kutlu’nun en yakınındaki kişi olan, bir dönem Ankaragücü’nde basın sözcülüğü de yapan Seyit Kalender ile izledim.
Hakan Hoca’nın bu maçtan beklentisini sordum.
Hakan Kutlu’nun, Şanlıurfaspor-Ankaragücü maçını izledikten sonra hedefini galibiyet olarak belirlediğini söyledi.
Aslında acı gerçek tam da bu.
Sen burada La Fontaine’den Masallar dinlerken, hayaller kurarken, bir aydır doğru dürüst antrenman dahi yapamayan, yarısı 35 ve üzeri yaştaki oyunculardan kurulu takım bile seni gözüne kestirebiliyor.
Hem de deplasmanda galip geldiğin bir maçını izledikten sonra.
Sonuçta da haklı çıkıyor, üç günlük düzenli antrenmanla seni yenip gidiyor.
Erzurumspor FK, dünkü maç öncesi 24 gol atmış, 12’si, yani attığı gollerin yarısı duran toptan gelmiş.
100 Ankaragüçlüye “Erzurumspor FK’dan gol yersen, kim nasıl atar” diye sorsan yüzü de “Mustafa Yumlu kafayla atar” diye cevap verir.
Maalesef ne kadar çalışırsan çalış, sonuçta ayrıntıları kalite belirliyor.
Ankaragücü defansında o kalite olmadığından, çalıştığı yerden golleri yemeye devam ediyor.
Ankaragücü dünkü maçta sadece ikinci yarının ilk 15 dakikasında rakibe oranla çok etkili oldu.
Zaten koca 90 dakikada 4 ya da 5 gol pozisyonuna girildi, ikisi bu 15 dakikada geldi.
Ricardo Saponara’nın kaçırdığı gol inanılmazdı.
Arkasından yaptığı asist ile kendini bir nebze affettirdi.
Sonrasında yenilen ikinci gol yine komediydi.
Hata yapmayan bir tane Ankaragüçlü oyuncu yoktu defansta.
Uzatma dakikalarında direkten dönen ardından da çizgiden çıkarılan top, Ankaragücü için şanssızlıktı.
Ancak maçın özeti, son saniyede Erzurumspor FK’nın kaçırdığı golde saklıydı.
Ankaragücü’nün defansının kötülüğünü bu pozisyon kadar hiçbir şey gösteremez.
Kaleci Ertaç Özbir yediği iki gole, Erzurumspor FK’nın ilk golü öncesi çok rahat tutması gereken topun kornere çıkmasına sebebiyet vermesine rağmen Ankaragücü’nün en iyisiydi.
Riccardo Saponara da vasatın üstünde oynadı denilebilir.
Yeni transferlerden Dalcio Gomez, ilk maçı olmasına rağmen kumaşının iyi olduğunu gösterdi.
Michal Rakoczy, umarım yanılırım ama bu ligde zor iş yapar.
Trendyol 1 Lig. kemik seslerinin geldiği, ikili mücadelelerin yoğun olduğu bir lig.
Ankaragücü ara transferde yumuşak oyuncuları tercih ediyor, hata ediyor.
Teknik direktör Kemal Özdeş, bu hafta 3 transfer daha olacağını söyledi.
Stopere bir yerli oyuncu alınacak, bir yabancı kanat bölgesine bir yabancı da santrafora.
Yerli stoperin sezon başı da ismi gündeme gelen Alim Öztürk olacağını düşünüyorum.
Yabancı oyuncuların isimleri şu ana kadar sızmadı, belki bu akşam VİRALSPOR’un youtube yayınına kadar öğreniriz, sizlerle paylaşırız.
Umarın son 3 transfer Trendyol 1. Lig’in yapısına uygun oyuncular olur.
Teknik direktör Kemal Özdeş, her transferin bilgisi, onayı ile yapıldığının altını çizdi.
Çok iddialı mesajlar verdi.
Önünde art arda oynayacağı 5 maçlık periyot var.
Bu 5 maçta bu mesajların La Fauntain’den Masallar mı yoksa gerçekçi mi olduğu ortaya çıkar.
Maç sonu önce Hakan Kutlu ardından da Kemal Özdeş, Ankaragücü taraftarından övgü dolu sözlerle bahsettiler.
Keşke doğru olsa ama değil.
Evet Ankaragücü’nde şu an tarihin en kötü yönetimi işbaşında.
Ama iddia ediyorum, tribünlerde tarihin en kötü performansını sergiliyor.
90 dakikanın sadece 15 dakikasında tek ses olabildiler o da ikinci yarını başında.
Ankaragücü golü de o dakikalarda buldu.
Geri kalan dakikalarda sadece ve sadece kuru gürültü.
Senkronizasyon sıfır, her tribün ayrı telden çalıyor.
Hala 1970’lerin modası beste, davul ile takımı motive etme derdindeler.
Deplasmanlarda tribün grupçuluğu olmayınca 500 – bin kişi ile yakalanan ambiyans, Eryaman’da 15 bin kişi ile olmuyor.
Hele maçın sonları…
Takım 2-1 geride gol atması lazım, tribün desteği gerekiyor.
Senin tribünler Erzurumspor FK’nın 500 taraftarı ile karşılıklı tezahürat yapıyor.
Erzurum taraftarına jest olsun diye her tribün ayrı ayrı “Erzurum-Erzurum” diye bağırıyor.
Tam komedi…
Artık tribün gruplarının şapkalarını önüne koyup düşünme zamanı.
Kendi grupları mı daha önemli yoksa arma mı karar vermeliler.