Ankaragücü, Ümraniyespor’a deplasmanda 2-1 yenildi. Bu skorla birlikte ilk iki hedefini tamamen kaybeden Başkent ekibi, play off şansını da azalttı.

En sonda yazacağımı en başta yazayım.

Bu yönetim, bu transfer politikası, bu teknik kadro, bu futbolcular, bu taraftarla Ankaragücü’nün tek hedefi olmalı, o da kümede kalmak.

Bunun dışındaki tüm hedefler, hayalden öteye gidemez.

Yönetimden başlayayım diyorum da kimden bahsedeyim bilemiyorum.

Sizce Ankaragücü’nde yönetim kim?

İsmail Mert Fırat ve arkadaşları mı, Faruk Koca mı?

Kulüpte kime “başkan nasıl” diye sorsam, herkes Faruk Koca anlıyor.

Zorunlu olarak ben de Faruk Koca’ya sesleneyim.

Sayın Faruk Koca, 6 haftadır bu kulübün bir numarasısın.

Bu takımı Emre Yıldız ile birlikte teslim aldığınızda Ankaragücü play off içindeydi.

İlk 2 şansı yüzde 50’lerdeydi.

6 haftada bu takım 3 yenilgi, 2 galibiyet, 1 beraberlik aldı.

Ankaragücü play off’tan düşme hattının bir tık üstüne geriledi.

Yaptığınız hiçbir transfer, teknik direktör dahil sorunlara ilaç olmadı.

Bu camia, tarihin en kötüsü bu yönetimin gelecek sezon işbaşında olmayacağını bilmek istiyor.

En azından sezon sonunda genel kurul yapılacağını, İsmail Mert Fırat’ın aday olmayacağını açıklayın da bu camia gelecek için biraz olsun umutlansın.

Birkaç cümle de İsmail Mert Fırat’a…

Transfer yasağını kaldırdın güzel.

Stopere ve santrafora alınması gereken iki oyuncu var, isimlerini sen de biliyorsun ben de.

Takımları bonservis parası istiyor.

Ver artık o kadar parayı da bitsin şu transferler.

Bugün yarın o transferler gelmezse, taraftarın “toplayın bavulunuzu” diye başlayan tezahüratını daha çok dinlersin. 

Sayın Kemal Özdeş.

Erzurumspor maçı sonrası basın toplantısında benim yazılarımı okuduğunuzu söylemiştiniz.

Bu nedenle düşüncelerimi arkanızdan değil, direkt yüzünüze karşı paylaştığımı varsayıyorum.

Bu kulüpte adam gibi bir yönetim olsa ya da benim böyle bir yetkim olsaydı diyelim, sizi ikinci yarıya çıkartmam, Ümraniyespor maçının devre arasında yolları ayırırdım.

Bu yenilginin tek sorumlusu sizsiniz çünkü.

Stajyer antrenör, hatta sokaktaki biri o koltukta oturuyor olsa o hataları yapmaz.

Bir teknik direktörün öncelikli görevi kendi takımını tanımak, sonra da rakibi iyi analiz etmektir.

Bu takıma tecrübesi ile katkıda bulunan, ancak yaşlarından dolayı artık vücudu S.O.S veren iki oyuncu var.

Biri Osman Çelik, diğeri de Mahmut Tekdemir.

İkisi de her maç elleri kasıklarında oynuyor.

Bizler de her hafta sakatlanacak mı maçı tamamlayabilecekler mi diye yüreğimiz ağzımızda onları takip ediyoruz.

Geçen hafta Osman Çelik sakatlandı, bir anda oyun rakibe döndü.

Bu hafta da Mahmut Tekdemir sakatlandı, hiçbir önlem almadığın gibi yaptığın hatalarla kendi takımını bizzat sen bitirdin.

Bir teknik direktörün hiç mi maça ilişkin öngörüsü olmaz?

Sakatlanma riski en yüksek oyuncun Mahmut Tekdemir, o çıksa yerine kim girecek, onun yerinde kim oynayacak hiç mi düşünmedin?

Dalcio Gomez, oyunu basit oynayan, pas yüzdesi fazla, ayağında top tutmayan, geçiş oyunlarında faydalı olabilecek bir oyuncu.

Bugüne kadar merkez orta saha, on numara, ön libero, sağ kanat, sol kanat oynamış tam bir joker.

Şu ana kadar gördüğümüz tek kötü yanı, temaslı oyundan kaçınması.

Bu yüzden oynamayacağı tek mevki stoper.

Bunu nasıl görmezsin de Mahmut Tekdemir sakatlanınca Dalcio’yu stopere çekersin?

Bu hatan yüzünden Ankaragücü beraberlik golünü yedi.

Dünkü kadroda Diego dışında stoper oynayabilecek bir diğer oyuncu İsmail Çokçalış.

Yapacağın iş, Mahmut Tekdemir sakatlanınca varlığı, yokluğu belli olmayan Kevin Varga’yı çıkarıp Nico Schulz’u oyuna almak, Hayrullah Bilazer’i sağ beke çekip, stoper tandemini Diego-İsmail ikilisi ile oluşturmak.

Defanstaki dizilimi 10 dakika sonra yaptın ama bir çuval inciri de berbat ettin.

Bir hafta önce, sözde “bilgin dahilinde”, sanki süper star havasında transfer ettiğin oyuncuyu 28’inci dakikada oyundan çıkarmak nedir ya?

22 yaşında, ilk kez Polonya dışına transfer olmuş bir oyuncuyu nasıl bir psikolojinin içine soktuğunun umarım farkındasındır. 

3 kez oyuncu değiştirme hakkın var, ilk 2’sini 28’inci dakikada kullanmak nasıl bir iş bilmezliktir sevgili Hocam.

Takımda defansif sorunlar var.

Bu sorunu çözecek oyunculardan biri de Stalious Kitsiou.

Kevin Varga’nın gönderileceğini de sağır sultan duydu.

Oyuncu da kendini bu yüzden salmış.

8 yabancı kontenjanına Kitsiou yerine Kevin Varga’yı dahil etmek nasıl aklına geldi şaşırıyorum hocam. 

Kwabena Owusu, Ağustos 2024’ten beri oynamamış bir futbolcu.

Önceki gün geldi tek antrenmanla 11 oynattın.

Hadi mecburdun diyelim, bu oyuncunun 90 dakikayı çıkaramayacağı belliyken, 28’inci dakikada 2 değişiklik hakkını kullandığın için hem bencil hem yorgun olmasına rağmen Owusu’yu çıkaramadın.

Yorgunluktan yeterli oksijen alamayan, beyni çalışmayan oyuncuların bu tür kırmızı kart görmesi son derece olağan.

O kırmızı kartın da tek suçlusu sensin hocam.

Rakibin en etkili oyuncusu Minchev senin maçının arifesinde sözleşmesini feshetmiş gitmiş.

Ne büyük şans.

Önlem alacağın tek konu Benny’nin uzaktan şutları.

Nasıl bu kadar rahat şut çekmesine izin verirsin sevgili Hocam.

Hem kendi takımını tanımazsın hem rakibi analiz edemezsin, biz bundan sonra sana nasıl güveneceğiz, sayın Kemal Özdeş?

Emre Yıldız…

Transferin tek sorumlusu sensin.

Bu takımın önceliği stoper ve santrafor.

Aylardır yazılıyor, çiziliyor.

İddia ediyorum, TFF 1. Lig’in en kötü stoperi Diego Özçakmak.

Adamın tek yaptığı, rakip şut çekerken arkasını dönmek.

Ne bire birde ne alan paylaşımında ne yerde ne havada etkili.

Maalesef öyle kötü kadro planlaması var ki ilk 11 yazılırken tahtaya ilk olarak Diego Özçakmak’ı yazmak zorunda kalıyorsun.

Alternatifsiz tek oyuncu o.

Bir ay oldu, transfer sezonu açılalı.

Merkez orta saha, on numara, kanat forvet alternatiflerin varken, hala buralara oyuncu alıyorsun, stoperi son güne bırakıyorsun.

Olacak iş mi?

Renat Dadashov’u kadro dışı bıraktınız, Riad Bajic de kendi kendini kadro dışı ilan etmiş.

Brezilyalı mı, Afrikalı mı Fransız mı kimi transfer edeceksen et artık.

Taraftar…

Geçen hafta Eryaman Stadı’ndaki taraftar gruplarını eleştirirken, en azından deplasmanda birlik beraberlik olduğunu yazmıştım.

Bu hafta gördük ki deplasmanda da ayrışmışlar.

Ankaragücü, TFF 2. Lig bataklığına doğru gidiyor, bunların derdi hala grupları.

Ayıp, gerçekten ayıp.

Son kez ve altını kalınca çizerek söylüyorum.

Artık bu yönetimden, teknik direktörden, futbolculardan, tribün gruplarından beklenti kalmadı.

Ankaragücü’nü küme düşürmeyin yeter.