Can PULAK
Çok acı günler geçirdik, çok sıkıntılar çektik ama hayat devam ediyor.
Bodrum yeni turizm sezonuna hazırlanıyor. Bu yıl sezon erken başlayacak gibi. Bazı tesisl...
Can PULAK
Çok acı günler geçirdik, çok sıkıntılar çektik ama hayat devam ediyor.
Bodrum yeni turizm sezonuna hazırlanıyor. Bu yıl sezon erken başlayacak gibi. Bazı tesislere Nisan’ın ilk haftasında girişler olacak. Bu yüzden deprem bölgesinden getirilip otellere yerleştirilen depremzedeler ya memleketlerine dönüyor ya da Muğla’daki öğrenci yurtlarına gidiyorlar. 7000 depremzede varmış Bodrum’da. Bunun 6500’den fazlası ayrılmış, geriye kalanları ise iş bulmuşlar kendilerine. En kolay iş bulanlar ise aşçılar ve otel temizlik personeliymiş.
Tatil köyleri, oteller, apartlar ve pansiyonlar sezon için çabuk toparlanabiliyor ama, belediyelerde durum pek öyle değil. Örneğin yolların tümü sezona yetişemiyor. Malüm bizim yasalar çok çetrefilli. Bazı yollar Karayollarına, bazıları Muğla Büyükşehire, bazıları da Bodrum Belediyesine bağlı. Son yılların en gözde ve konutları çok pahalıya satılan Yalıkavak bölgesinin yolları perişan. Ortakent’ten giden yolu genişletme çalışmaları başladı ama tıpkı Torba’dan giden yolun yarıda kalması gibi, burası da öylece duruyor. Yola başladın mı bitireceksin, paran çıkışmıyorsa başlamayacaksın. Yarım kalan yollar sürekli kazalara sebep oluyor ki, bunun en çarpıcı örneği Karayollarının sorumluluğunda olan Yalıkavak yolu.. Bir de yeni hastane yolumuz var ki, evlere şenlik… Hastane var yol yok. Oraya giden yolun ortasındaki arsa sahipliymiş. Bu yüzden araçlar oradan gidemiyor, şimdilik mahkeme kararını bekliyorlarmış.
Koskoca ve yepyeni devlet hastanesine otobüsler, ana caddeden gitmiyor. Buraya sadece Yakaköy’e yarım saatte bir kalkan minibüsler gidiyor ki, tıklım tıklım dolu olan bu minibüslere binebilmek, deveye hendek atlatmaktan da zor. Hastane personeli ve hastaların çoğu, eğer özel araçları yoksa diğer hatların minibüslerinden ana yolda inip, yokuşu oflayıp puflayarak tırmanıp ulaşabiliyorlar hastaneye. Öyle bir milletiz ki, denizleri aşıp çayda boğuluyoruz. Yahu en zor işi başarıp hastaneyi yapmışız. Yolu unutmuşuz, hasta ve personeli yaya bırakmışız. Olacak iş mi, Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Bodrum’da da oluyor işte..
İyi yönetmeyi beceremiyoruz, pratik zekamızı hiç kullanmıyoruz. Dünya yapay zekayla tanışırken, biz doğalına bile yabancıyız. Bir akıllı adam çıkıp, (böyle rezalet olmaz) diyerek düzeltmiyor basit sorunları. Gerçi düzeltmeye kalksa, her şeyde engel çıkarıyoruz önlerine. Örneğin şu Bodrum’da kaçak yapılaşmayla mücadele gibi. Kaçak yapıyı yıkmak kolay değil, hemen mahkemeden durdurma kararı geliyor. İmar barışını da imar affı gibi anlayanlar, durmaksızın yeni binalar ekliyorlar Bodrum’a. Belediye dur dese, Ankara yürü diyor kaçak yapanlara. Hoş belediye elindeki 3-5 zabıtayla nasıl durduracak kaçakları? Sorun belediyeden çok, biz Bodrum sevdalıları hikayesiyle bir yere sığamıyanlarda. Arıza yasalardan, uygulayanlardan çok toplumun gözü doymayan bireylerinde.
Kimse aldığı evle yetinmiyor. Hemen bir-iki oda, bir-iki balkon ekliyor, sonra balkonları da odaya çeviriyor. Kimse itiraz etmesin, herkes yapıyor bunu. Okumuşu da, cahili de, iki-üç Üniversite bitireni de, Bodrum’lusu da, dışarıdan gelip yerleşeni de hepsi yapıyor. Yapmadım diyene aptal gözüyle bakıyorlar zaten ya da kötü örnek olarak görüyorlar.
Hani iki kattan çok olmayacaktı yapılar? Kottan kazanımlarla 3-4 katlı bolca binaya rastlıyoruz artık. Alt katları tuğlayla örüyorlar, ruhsatı alınca da ya daireye ya da dükkana çeviriyorlar orayı. Kentte ve hatta artık köylerde de bunun pek çok örneklerine rastlıyabiliyorsunuz. Bodrum’da 5000’den fazla yıkılacak kaçak konut varmış. Hangi belediye, hangi imkanlarla yıkabilir ki bunları? Allah korusun deprem bile cezalandıramaz bunca kaçak yapıyı.
Bir şeyler yapmak lazım ama artık geçmiş olsun demek daha doğru olacak. Çünkü şimdiye kadar yapılanları kontrol edemediğimiz gibi, seçim var diye bundan sonra yapılanları da hiç kontrol etmiyoruz. Bodrum’un tarihinde böyle bir inşaat furyası görülmemiştir. Ana caddelere bir göz atın, araçlardan çok hafriyat kamyonlarına, beton mikserlerine ve dozerlere rastlarsınız. Hiçbir kontrol yok. 2 yıl öncesine kadar 4 adet olan beton şantiye ve firmasının sayısı şimdi 8’e çıktı. Firmalar dağları deviriyorlar beton malzemesi imalatı için.. Kafayı turizmimizin gözbebeği çok değerli Bodrum’umuza takmışız. Oysa Bodrum’un çevresinde ve köylerindeki yapısal rezaletler, inanılacak gibi değil. Havaalanından kente gelirken tepelere bir bakın, karlı dağları andırıyor hepsi. Onlar karlı dağlar filan değil, beyaza boyanmış evlerle dolu sitelerin görüntüsü. Hele bir devlet anayolunun sağına ve soluna doğru girin, göreceksiniz ki oralarda 4-5 tane sağlıksız, altyapısız ve çarpık yapılaşmayla dolu 4-5 Bodrum var. Mumcular ve köylerini saymıyorum, onları da dikkate alır ve çemberi genişletirseniz, inanılmaz bir faciayla karşılaşırsınız.
Bodrum sezona girmek üzere ama sorunlarının çoğunu çözmek yerine arttırmış durumda. Göç nüfusu feci şekilde zorluyor. Bavulu kapan Bodrum’a atmak istiyor kapağı. Bu yüzden evler ve kiralar aldı başını gidiyor. Bazı yerlerde İstanbul’un en nadide semtlerini geçmiş durumda. Bu yıl ciddi bir kuraklık bekliyor Bodrum’u. Hala en küçük bir önlem alınmış değil. Mumcular Barajının yarısından fazlası boş. Enerji sıkıntısı da kapıda, çünkü artan nüfusa paralel enerji yatırımları da yapılmıyor. Trafiği hiç sormayın, tam bir rezalet diyebiliriz. Kışın bile tıkanıyor yollar. Bir turizm kentinde tırların, kamyonların giriş-çıkış saatleri bile yok. Hepsi diledikleri zaman ve kolayca çıkıyorlar trafiğe. Bodrum’un trafik görevlileri ceza kesmekte çok başarılılar ama trafiği rahatlatacak fikir üretmekte ve önlem almakta sıfırlar. Hele motorsikletler, yollarda kavisler çizerek giden, yaya yollarında keyfince gezen motorsikletler.. Halk bundan çok şikayetçi ama derdini dinleyip tedbir alacak kimse yok ortalıkta. Trafik polislerinden geçtik, belediye zabıtaları bile mani olamıyorlar bu keşmekeşe. Hatta onlar da motorsikletleriyle geziniyorlar kaldırımlarda.
Başta yollar olmak üzere, (Gündoğan-Turgutreis-Yalıçiftlik-Yalıkavak) su ve trafik problemlerine öncelik vermek ve bunları süratle çözmek lazım. Sezon başladıktan sonra meydana gelebilecek ciddi aksamalar, Bodrum turizmine de ciddi darbeler vurabilir.