Orhan GÜRDİL 1804-1814’e kadar Fransa İmparatoru olan “para, para, para” sözüyle ünlenen Napolyon Bonaparte Avusturya Prensi ve Fransızların İmparatoriçesi Marie Lovise’d...

Orhan GÜRDİL 1804-1814’e kadar Fransa İmparatoru olan “para, para, para” sözüyle ünlenen Napolyon Bonaparte Avusturya Prensi ve Fransızların İmparatoriçesi Marie Lovise’den dünyaya gelmiştir. Yani soylu bir isimdi Napolyon. Yetiştiği saray ortamları sayesinde cesur, gözü pek, kültürlü, nisbeten nazik bir isim olarak tanınıyordu. “Dünya bir ülke olsa Başkenti İstanbul olurdu” sözü ile de tanınan Napolyon, 1793 Eylül’ünde ihtilal hükümeti adına Toulon’da kazandığı zaferden sonra 24 yaşında Tuğgeneralliğe yükselmişti. 1804’te Fransa ve Almanya’nın İmparatoru Şarlman gibi papanın elinden taç giyme daha doğrusu papanın ayağına gitmişti. Napolyon Roma’ya gitmeyip, papayı Paris’e davet etmiş. Taç töreni sırasında ise papanın elinden aldığı tacı kendi elleriyle başına oturtmuştu. Fransa’nın değil Fransızların İmparatoru olarak kendisini ilan eden Napolyon’a karşı çıkan bazı ihtilalcilerin aleyhindeki girişimleri neticesinde ünlü bestekar- müzisyen Beethoven ona adadığı senfoni bile adını değiştirip Eroica haline getirmiştir. İnişli çıkışlı zaferler uzun yıllar süren savaşlardan Fransızlar iyice bıkmışlardı. Napolyon Fransızlara özgürlük, refah ve zenginlik getireceğim diyerek girdiği savaşların bazılarının kazandı, bazılarını kaybetti. Bu arada İran Şahlığı ve Osmanlı İmparatorluğu ile geçici de olsa bir ittifak anlaşması yapmıştır. Napolyon Bonaparte Waterloo Muharebesinden sonra İngiltere’ye teslim olduktan sonra Atlas Okyanus’un Saint Helena adasına sürgüne gönderildi. 1821 yılında hayatını kaybettiği güne kadar İngilizler ünlü komutana çeşitli, manevi, bazen kaba işkenceler uygulamaya başladı. Napolyon bir süre sonra mide kanseri rahatsızlığı çekmekte olup tedavisini ada komutanından istemesine rağmen tutuklu impatorun bu isteği defalarca reddedildi. 6 yıl yaşadığı bu ada da tatsız pek çok muameleye de maruz kalan Napolyon 5 Mayıs 1821 yılında vefatından sonra yapılan otopsisinin sonucu mide kanseri nedeniyle hayata gözlerini yumduğu açıklandı. İngiltere’deki De Monford Üniversitesindeki görevli biyomedikal uzmanı Parvez Haris de Napolyon’un çok fazla kolonya kullandığını, kolonyadaki uçucu yağlar nedeniyle mide kanserine yakalandığı iddia etti. Uçucu yağların hormonları etkileyen, gelişim bozukluklarına ve tümörlere yol açan, endokrin bozucuları olduğunu dikkat çekmesine rağmen Napolyon’un sevenleri ünlü komutanın zehirli konusunda fikir birliği içinde idi. Napolyon yaşamı boyunca kolonya takıntısı olan biri olarak tanınıyordu. Silahından daha önemli kolonyasız hin bir yere gitmediği hatta askeri kamplara giderken bile yanında kolonya şişesini eksik etmediği biliniyordu. Normalde bir insan yılda bir şişe kolonya tüketirken, Napolyon’un günde iki hatta üç şişe tükettiği biliniyordu. Napolyon’un kokusu ağırlaştırılmış kolonyasını yapan Gervais Chardin der ay 50 şişe kolonya gönderdiği adaya 423 Frank olan 162 şişe karşılığı ücret tahsil ettiği de kayıtlara geçiyordu. Acı ama gerçek bir açıklama ise Napolyon Bonaparte’nin 20 yıl başını ve vücudunu kolonya ile yıkadığı belirtilmişti. 6 yıl kaldığı Saint Helena adasındaki sürgün hayatı boyunca çok eziyet çektirildiği bildirilen Napolyon ölümünden sonra varislerine intikal eden özel eşyaları geride bıraktığımız günlerde bir müzayede de açık arttırma ile satılmıştır. 300 parçadan oluşan eşyalar arasında Naplyon’un sürgünlü günlerde giydiği bir gömlek 100 bin Euro’ya, Biennas kuyumcusu tarafından üretilen gümüş eşya 26 bin 875 Euroya satıldı. İmparatorun otopsisi sırasında kullanılan ve kanıyla lekelenen kordunu ise 33 bin 750 Euroya, müzayede de satışa çıkarılanlar arasında Napolyon’un adının baş harflerinin işlendiği saat, mendil, kolye, altın ipliklerle işlenmiş defne yapraklı tacı 24 bin Euro’ya satılırken. Üniformalı bronz büstü saçından yapılmış örme kolye ve daha pek çok özel eşya rekor satış kırarak varisleri bir anda Euro zengini yapmıştır.