Bu yazım burada ilk.

Gazetelerde ilk köşe yazısı “Merhaba” ile başlar.

Son yazı da “Hoşça kalın” diye sona erer.  

İlk yazı, tüm başlangıçlar gibidir. 

Heyecanlıdır.

Son yazı da tüm sonlar gibi hüzünlüdür.

İlk yazının varlığı hem köşe yazarı için hem de okur için bir başkadır. 

Aynı zamanda geleneksel bir tanışma fırsatıdır.

O zaman ben de yazıma “Merhaba!” diye başlayayım.

Merhaba!

Okuyana…

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki…

Ömrümüz bir kaosun içerisinde…

Kimin ne yaptığı, ne söylediği belli değil. 

Bir toz duman içerisinde geçip gidiyor günlerimiz.

Bizi yönetenlere bakarsan…

Mangalda kül kalmadı. . 

Oysa yaşadığımız hayat ortada…

Acı ve zor. 

Çarpıyor her gün suratımıza.

Bir şamar gibi.

İşin en can alıcı noktası da bu.

Gerçeklerin yalanla çarpıtılması değil, yalanların gerçek olduğunu inanılması…

Her türlü ahlaksızlıkla zengin olmaya çalışmak.

Cebi şişkinlerin gözü aç.

Yoksulların midesi aç…

Gün geçtikçe çoğalıyorlar.

Bir kargaşa…

Bir kakofoni.

Neden?

Ne geldiyse başımıza cahillikten geldi. 

Kültürden sanattan ayrı kalmamız, onu göz ardı etmemizden geldi…

Oysa herkes allameicihan…

Oysa okumayan insanla okumayan insan öyle kolay ayrışıyor ki…

Kendini öyle belli ediyor ki.

Hiç burun kıvırmayın.

İnsanın ne kendisinden ne yaşadığı ülkeden ne dünyadan haberi var. 

Haberinin olmadığından bile haberi yok.

Ne geldiyse başımıza okumamaktan geldi.

Evet, evet bir daha söylüyorum.

Cahillikten geldi başımıza ne geldiyse…

Bu halde oluşumuz da bunun bir kanıtı.

Ötesi var mı?

Vesselam…

Peki ya siz?

Siz okur musunuz? 

Okuyana bin selam olsun!