İstanbul seçiminde tansiyon hayli arttı. Adaylar finişe koşan atlar gibi nefes nefese. Kazanmak için var gücüyle çalışıyor, oy arttırmak için çırpınıyor hepsi. AKP ve CHP dışındakilerin şansları hiç yok. Sadece bir miktar oy bölecekler, hepsi bu…
Can Pulak
Seçim kampanyasını izlemek, seçmenin nabzını yoklamak ve havayı koklamak için Bodrum’dan İstanbul’a Pegasus’la uçtum. Bu başarılı havayolu şirketimizle uçmak için, mutlaka kilo vermek lazım. Fiyatları şişirip koltukları öyle daraltmışlar ki, rahat oturabilmek için zafiyet geçirmek şart. Hele yanınıza şişman biri oturmuşsa yandınız, cama iyice yapıştınız demektir. Bu gidişimde çok fazla Arap’a rastlamadım. Zaten rastladıklarım da siyasetin sayesinde vatandaşımız olmuşlar, birlikte oy kullanacağız galiba. Ama çok sayıda İranlı, Kazak, Kırgız, Türkmen, Azeri turiste rastladım şehirde. Arap turist ramazan diye azalmış ama diğer ülkelerden gelenlerde, kış olmasına rağmen bir miktar artış var.
Bakan seferberliği
Bu sefer (tek-tük hariç)gürültülü, müzikli seçim konvoyları göremedim İstanbul’da. Ama AKP adayına destek vermeye gelen bakanların çakarlı araçlardan oluşan konvoylarına çok yerde rastladım. Millet hiç de hoş bakmıyordu bunlara. Bakanların ne işi var seçimde? Tüm devlet imkanlarını bir adayın kazanması için seferber etmek, sadece yasaları çiğnemek sayılmaz, seçimin anlamına ve ruhuna da gölge düşürür. Devlet televizyonu emrinde, diğer kanalların çoğu sana çalışıyor, devlet araç ve memurları yanında, ne o adil seçim yapıyormuşuz. Geçin efendiler geçin.
Hoş muhalefet de devletten aldığı çok büyük yardımla sürdürüyor seçim kampanyasını. Tüm partilere hazineden aldıkları oya göre para veriliyor. Oldum olasıya aklım almıyor ya bu işi. Milletin vergilerini partilere dağıtıyor, (git bununla seçim kazan, sonrada gel bizi idare et)diyoruz. Yahu bu partileri kuranlar bizim vergilere mi güveniyorlar? Milleti yönetmek için yola çıkanların kuruşu yoksa ceplerinde, kazara seçimi kazandıklarında devletin koca bütçesini nasıl idare edecekler? Neyse nasıl idare ettiklerini yıllardır görüyoruz zaten.
İstanbul’da taksi şoförleriyle, berberlerle, garsonlarla ve farklı esnafla konuştum. Çoğu İmamoğlu’na şans tanıyor. Söylediklerini burada yazmak istemiyorum. Ama geçmiş seçimlerde pek görmediğim bir öfke, bir kızgınlığa tanık oldum cadde ve sokaklarda. AKP eğilimliler Murat Kurum’u pek benimsemiş, bağırlarına basmış sayılmazlar. Daha sempatik, daha tecrübeli, daha tanınmış birini bekliyorlarmış. Bunu açık açık da söylüyorlar. Ancak buna rağmen, mecburen Kurum’a oy vereceklerini belirmekten de kaçınmıyorlar. Yeniden Refah, Deva, Saadet, Gelecek gibi partilerin kendilerine az da olsa zarar vereceğini söyleyenler var ama bu oy bölmenin sonuca ciddi bir tesiri olacağına inanmıyorlar.
Seçimin kazananı...
Seçimi kim kazanır kim kazanmaz, kim kârlı çıkar kim çıkmaz, bunu net bir şekilde söyleyebilmek mümkün değil. Şimdilik ibre az farkla İmamoğlu’ndan yana görünüyor ama seçimin mutlak galibini şimdiden ve peşin size açıklayabilirim. Bu seçimi reklamcılar, afişçiler, bayrakçılar açık ara kazandılar. Partilerin büyük paralarını ceplerine indirdiler bile. Çünkü şehrin her tarafında bol miktarda reklam, afiş, bayrak vardı. Köprülere bile asmışlardı bayrakları. Reklam yarışında Kurum ile İmamoğlu’nun berabere kaldığını söyleyebilirim.
İYİ Parti İstanbul’da yok gibiydi. Afiş savaşında da çok cılız kalmıştı direk ve duvarlarda. TİP de seçimin propaganda bölümünde fazla görülmedi ortalıkta. Genelde gençler TİP’in el ilanlarını dağıtıyorlardı kalabalık yerlerde. Kadıköy’den adaylığını koyan komünist Maçoğlu’nun birkaç afişini tesadüfen gördüm. Bizde taş yerinde ağır derler. Koçoğlu’nun esamesi bile okunmuyor Kadıköy’de. Müslüman mahallesinde salyangoz satıyor gibi.
İmamoğlu parti mi kuracak?
İstanbul seçimleriyle ilgili özet gözlemlerim böyle. Ama şimdi laf aramızda kalsın, çok önemli bir duyumu da sizlere nakletmeliyim. İmamoğlu seçimi kaybederse, parti kuracakmış. Tıpkı geçmişte rahmetli Özal’ın kurduğu, ancak hayata geçiremediği parti gibi. Tıpkı Ecevit’in 12 Eylül’den sonra Rahşan Ecevit’e kurdurduğu ve siyasi yasaklar kalktıktan sonra başına geçtiği DSP gibi. İmamoğlu’nun partisinin tüm hazırlıkları tamam. CHP’yi artık toparlamanın çok zor olduğu görüşü hakim olduğu için, yeni bir parti kurulması gerekmiş. Son derece gizli tutulan çalışmalar bitmiş, hatta tüzük bile hazırmış. Çok sağlam bir kaynaktan, damla damla yayılan bir duyum…