Eylem planı hakkında
Can Pulak
İnsan hakları eylem planı çok hoşuma gitti. Şikayetlerimizin çoğu bu planla düzelir mi dersiniz?
Nasıl oldu da,devlet sistemimizi tepetaklak eden bir yönetim, çok kısa sürede hepsi de reform niteliği taşıyan çağdaş değişiklikleri gündeme getirdi? Televizyon haberlerini izlerken, AKP Genel Başkanının (Bay Kemal..) diye başlayan konuşmasını ve ana muhalefet liderine saydırmasını beklerken, bambaşka bir tablo ile karşılaştık. Ağzından bal dökülüyordu, medeni bir ülkenin yapması gereken değişiklikleri peş peşe müjdeliyordu sanki AKP Başkanı.
Üç aydır adalet reformunun açıklanmasını bekliyorduk. Bugün yarın derken, öyle bir toptan açıklama ile karşılaştık ki, sadece adaleti değil önemli konuların çoğunu da kapsayan bir eylem planı konuldu önümüze. Planı dikkatle incelediğimde, bir yaptırım kokusu hissettiğimi itiraf etmeliyim. Avrupa Birliği ile münasebetleri ısıtmanın bir sonucu olsa gerek. (Bunları, şunları yaparsanız eğer, müzakerelere yeniden başlayabiliriz)demiş olabilir AB.
Aslında isteklerin çoğunu, AB’nin dayatmasına gerek kalmadan biz çok rahat yerine getirebilirdik. Kimsenin bizi uyarmasına izin vermeden de yapabilirdik bunları. Ama olmadı işte.
Şöyle ya da böyle, Avrupa İnsan hakları kriterlerine uyacak olmamız çok güzel bir gelişme. Bu kriterleri yıllarca yok sayan ve büyük haksızlıklara meydan veren bir yönetimin, şimdi yapacağı düzeltme çok önemli.Anayasa Mahkemesi kararlarına uyacağız artık.Düşünsenize 9 amaç, 50 hedef ve 399 faaliyet.. Müthiş rakamlar bunlar. Eğer AKP Genel Başkanının ilan ettiği eylem planını uygulayabilme başarısını gösterirsek, Türkiye’nin fotoğrafını değiştirir ve ülkeyi iyi yönetmenin kapısını aralayabiliriz. Elbette ciddi kuşkularım var ama şimdi sıra kuşkuları beslemek yerine (inşallah iyi olur demek)sırası.
Kuyumcu titizliği lafı geçti. Eylem planını kuyumcu titizliği ile uygularsak, geçmişin ciddi sorunlarını kolayca hafifletebiliriz. Biz vize serbestisi istiyoruz ama AB vize aşısından bahsediyor. Çin aşısı olanlara vize vermeyeceklermiş. Fedakarlığı ve samimiyeti sadece bizden beklememeli AB, kendisi de aynı samimiyeti göstermeli ki, ilan edilen hedefe daha kolay ulaşılsın. Eylem planına göre, Seçim ve siyasi Partiler Kanunu da değişecekmiş. Bu çok önemli işte.Böyle bir değişikliği yapmaz ve iki yasayı mevcut haliyle uygulamaya devam edersek,demokrasiden bahsetmemiz daha da zorlaşır. Madem ki bu değişikliğe razı olduk, o takdirde böyle bir değişikliği partilerarası diyalogla ve ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla oturup konuşarak yapmalıyız. Kendi partimize yontma işini artık terk etmeli ve milli menfaatlere paralel yasaları hayata geçirmeyi başarmalıyız.
Ceza ve infaz konuları Avrupa çerçevesine oturtulacak. Hakim ve savcılara coğrafi teminat verilecek. Yani ikidebir oradan oraya, işimize gelen yerlere tayin edemeyeceğiz yargı mensuplarını. Kıdeme, tecrübeye, geçmiş hizmetlere göre yapılacak tayinler. Öyle parti idareciliğinden ve üyeliğinden hakim ve savcı olunamayacak artık. Peki şimdiye kadar olanlar için ne düşünülecek acaba?Onlarla da ilgili akılcı ve eylem planına paralel bir karar alırlar inşallah. Bir başka önemli yenilik de, makul sürede yargılanma konusunda geliyor. Yani Osman Kavala gibi, dosyası 4,5 yıldır temyizin dolaplarında bekleyen Org. Çetin Doğan gibi, pek çok asker-sivil bürokrat gibi ne zaman görüşüleceği bilinmeyen pek çok dosyalar da, bundan böyle hemen ele alınıp sonuçlandırılacak.
Tutuklamada somut delile dayanma sistemi geliyor. Yakalama sistemi bile değişiyor. Kaçma ihtimali olmayanların gece yarısı evlerini basıp yaka paça götüremeyeceğiz kimseyi. Ağır suçlular hariç tutulacak tabii. Ama düşünce, fikir, siyaset ve basın suçlarına daha ılımlı yaklaşılacak. Hafif suçlarda tebligatla çağrının ötesine pek geçilmeyecek. Fazla teferruatla sizleri yormak istemiyorum ama anlaşılan suçu sabit olana kadar herkese zanlı yani şüpheli muamelesi yapılacak. Evvelden yargısız infazlara uğruyordu insanlar. Karakola düşene peşin suçlu gözüyle bakılıyordu. Şimdi bakılmayacak demek. Boşanmalarda arabulucu sistemi devreye girecek. Keşke mahkemelerde de her şeyin bilirkişiye sorulması sistemine son verilse. Öyle ya hakimler, kolay karar verebilecekleri konuları bile bilirkişiye havale ediyor. Davalı ya da davacılar bu yüzden gereksiz bir bilirkişi ücretini yükleniyorlar ki, bu rakamlar da az değil.
Asıl büyük reform,idarenin tüm müracaatlara 30 gün içinde cevap verme mecburiyeti.. Bu mecburiyeti rayına oturtursak, devlet hizmetlerindeki yanlışların ortaya çıkmasını ve şeffaf devlet anlayışının yerleşmesini başarıyla sağlayabiliriz. Günümüzde yönetimimiz, hiçbir sorunun cevabını vermiyor. Milletvekillerinin bile soru önergeleri cevapsız kalıyor. Araştırmacı gazetecilere ise kapılar toptan kapalı. Bu eylem planını eksiksiz uygulamakta kararlı isek, artık hiçbir şey karanlıkta kalmayacak demektir. Merkez Bankasındaki ihtiyat akçeleri ne oldu, milyarlarca dolar nerelere sarfedildi gibi sorulara ilgisiz ve kayıtsız kalamayacak hiç kimse. Hele kamu ihale mevzuatının yeniden gözden geçirilmesine ilişkin taahhüt, söylentileri ve dedikoduları, maliyet yüksekliklerini filan geride bırakacak gibi…
Günümüze kadar devamlı değiştirildi ihale yasası. Öylesine değiştirildi ki, tanınamaz hale geldi adeta. Her büyük ihalede kanun değişir mi? Biz yaptık işte, neyi kaça ihale ettiğimizi bile (ticari sırdır)gerekçesiyle öğrenemedik bir türlü. Şimdi şeffaf devlet yolda, yapılanlardan kuşku duymayacağız, büyük ödeme ve kazançlardan şüphelenmeyeceğiz inşallah. Bu arada eylem planını açıklarken, tasarruftan da bahsetti AKP Genel Başkanı. Berat Albayrak’ın kulağı çınlasın, (burası çok önemli)lafını sık kullanırdı. Şimdi yeri geldi, biz de kullanalım. Eylem planında tasarruf da yer alıyor. Burası gerçekten çok önemli işte.. Türkiye ciddi bir tasarrufa gitmek zorunda. Devletteki israf, lüks, gösteriş mutlaka önlenmelidir. Bunun için önce AKP Genel Başkanı üzerine düşeni yapmalı, devletin itibarının gereksiz harcamalarla olmayacağına inanmalı, emrindeki uçakları satmalı, yüzü aşkın araçtan oluşan konvoylarla oradan oraya gitmekten vazgeçmeli, yazlık-kışlık saraylardaki harcamaları hemen kısmalıdır. O örnek olmalıdır ki, bu örnek tüm resmi kurumlara ve kamu hizmetlerine yansısın.
Eylem planının tümü iki yılda yürürlüğe girecekmiş. Bence çok daha hızlı devreye sokulabilir. Yeter ki, samimiyetle arzu edilsin.
Yorumlar