Orhan GÜRDİL
Milli mücadeleye katılıp da adları altın harflerle yazılması gereken fakat isimleri unutulan pek çok kahramanımız vardır.
İşte Erzurumlu Üsteğmen Kara Fatma...
Orhan GÜRDİL
Milli mücadeleye katılıp da adları altın harflerle yazılması gereken fakat isimleri unutulan pek çok kahramanımız vardır.
İşte Erzurumlu Üsteğmen Kara Fatma milli mücadelenin kadın kahramanlarından birisidir. Gelin bu muhteşem kahraman kadını yakından tanıyalım.
Kurtuluş Savaşı yıllarında çocukları, kardeşleri ve akrabalarıyla milis gücü oluşturarak Kafkas Cephesi’nden Balkanlar’a kadar tüm Anadolu topraklarında işgal güçlerine karşı direnen, yaralanan, esir alınan, İstiklal Madalyası ile taltif edilen fakat sonradan adı unutulan, varlığından haberimizin dahi olmadığı ama adı gururla anılabilecek, dünyada eşi benzeri olmayan kahramanlarımızdan birisi de “Kara Fatma” lakaplı Fatma Seher’dir.
Bu kahraman kadınımız Erzurum’un Çayköy ilçesinde dünyaya gelmiş eşi Binbaşı Derviş’in Edirne müdafaasına gönderilmesi üzerine Fatma Seher de kocası ile Edirne’ye gider. Binbaşı Derviş Bey, daha sonra gönderildiği Sarıkamış’ta şehit düşünce Fatma Hanım da çocuklarıyla İstanbul’da yaşamaya başlar. İstanbul işgal altındadır. Fatma hanım bu durumu hiç içine sindiremez. Bütün zorluklara rağmen Anadolu’ya geçerek Mustafa Kemal’e Sivas’ta ulaşır.
“Paşam, şehit eşim toprakta iki yetimim İstanbul’da. Bu aciz vatanı kurtaracak olan sensin. Edirne’de düşmana karşı geri hizmette bulundum. Yaralı askerleri sırtımda taşıdım. Kadınları toplayıp askerlere çorap örüp, mintan diktiler. Ama yetmedi. Bana vatan için bir görev ver. Paşam düşmana karşı vuruşmak isterim. Kocamın bıraktığı yerden ben devam etmek isterim. İş göster. Emret!” diye Mustafa Kemal’den görev isteyen Fatma Seher’e komutan Kemal “Bundan sonra düşman senden korksun. Bütün kadınlarımız senin yiğit, ak yüreğini taşısın Kara Fatma” der. Ve o günden sonra Fatma Seher, Kara Fatma olarak Kurtuluş Savaşı’nda yerini alarak yıllarca ölüm kalım mücadelesi vererek ülkenin düşman işgalinden kurutulması mücadelesinde büyük görevler üstlenmiş olur.
Mustafa Kemal’in talimatı ile İstanbul’a gelen Kara Fatma, burada kuruduğu Kadınlar Milis Gücü ile cephe gerisinde verilen her görevi yerine getiriyordur. Yunanlıların Fındıktepe denilen tepeyi işgal etmesi üzerine Kara Fatma’ya verilen görev üzerine milis kuvvetleri ile giriştiği mücadele sırasında Kara Fatma’nın sağ elinin parmakları şarapnel patlaması sonucu kopar. Kanlı eliyle savaş alnından ayrılmayan Kara Fatma’nın bu sefer de bir şarapnel parçası göğsüne saplanır. Acilen İzmir Kızılay Hastanesi’ne kaldırılan Kara Fatma iyileşir ancak göğsüne saplanan şarapneli ömrü boyu taşımak zorunda kalır.
Kara Fatma iyileşmesine müteakip tekrar cepheye koşar. Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar görevini başarı ile yapar.
Kara Fatma cumhuriyetin kuruluşundan sonra devlet tarafından üsteğmenlik maaşı ile taltif edilir. Kara Fatma “Vatana hizmetin bedeli olmaz. Ben bütün mücadeleleri vatanım ve milletim için yaptım, bir beklentim yok” diyerek bağlanan maaşı Kızılay’a bağışlar.
Milli mücadelenin ünlü kahramanı Kara Fatma aradan geçen uzun zaman içinde yoksulluğa düşmüş. Başını sokacak evi dahi olmayan Kara Fatma’ya komşuları yardım eder olmuş. Hasta idi ona rağmen günlük işlere de gidiyordu. İstanbul Kasımpaşa’da berbat bir evde yaşıyordu, komşularının ısrarı ile Galata’daki Rus manastırına yatırıldı.
Kara Fatma’nın bu yürek yakan yaşamını tesadüfen öğrenen Kars Milletvekili Tezel Taşkıran ve Rize Milletvekili İzzet Akçal hazırladıkları kanun teklifi ile 1954 yılında Kara Fatma’ya 170 lira aylık bağlamışlardır. 67 yaşına geldiği zaman İstanbul’da Darülaceze hastanesinde 2 Temmuz 1955 tarihinde vefat etmiştir. 1888 tarihinde dünyaya gelen milli kahraman Kara Fatma kimsesiz ve yoksulluk içinde hayata veda etmiştir.