Yusuf KANLI
Yıllardır yazıp çiziyoruz. İster adanın kuzeyi, ister güneyi söz konusu olsun Kıbrıs’ta ekonomi sanayi ya da tarımsal üretim temelli olamaz, olursa kalkınma mü...
Yusuf KANLI
Yıllardır yazıp çiziyoruz. İster adanın kuzeyi, ister güneyi söz konusu olsun Kıbrıs’ta ekonomi sanayi ya da tarımsal üretim temelli olamaz, olursa kalkınma mümkün olmaz. İç tüketim yeterli değildir, ihracat edilebilmesi için gerekli teşvik sistemlerinin maliyeti ise ihracata dayalı üretimi sürdürülebilirliğini ciddi sarsacaktır. Bu nedenle günümüz dünyasında bankacılık, turizm gibi hizmet sektörü hele Kıbrıs gibi hem global sermaye hareketlerinin merkezi olabilecek hem de neredeyse 10 ay turizm yapabilecek coğrafi bir bölgedeki bir ada için bulunmaz fırsattır.
Kuzey Kıbrıs’ın adanın güneyindeki Rum egemenliğindeki devlete kıyasla ilave bazı özellikleri olduğu gibi, güneydeki devletin de başta uluslararası tanınma gibi kuzeye göre çok ciddi avantajları, artıları vardır. Kıbrıs adasında siyasi çözümün en azından belirgin gelecekte mümkün olmaması nedeniyle gerek adanın iki kesiminde ve iki anakarada pragmatist yönetimler olması halinde siyasi pozisyonlardan geri adım atmadan yapılabilecek tüm alanlarda işbirliğine gitmenin doğuracağı ortak yarar sadece adadaki iki halkın değil, Türkiye ve Yunanistan ekonomik çıkarları için de göz kamaştırıcı sonuçlar doğurabilecektir.
GRONİNGEN SAHASI
Avrupa bu kıştan çok korkmakta. Ukrayna işgali ve devam eden savaş ile Rusya tüm Batı dünyasını çok ciddi bir duruma doğru itmekte. Çeşitli suni sebeplerle Avrupa ülkelerine yönelik Rus enerji kaynaklarının akımının ciddi şekilde azalması, dikkatleri doğal olarak ulaşılması mümkün olduğu düşünülen enerji kaynaklarına yöneltti.
Bunlardan birisi Hollanda’nın kuzeydoğusundaki Groningen bölgesindeki zengin doğal gaz yatakları. Yel değirmenleriyle dolu bu bataklık bölgede Avrupa'nın en büyük doğal gaz rezervi yatıyor. Bu saha kısa süre içerisinde üretimini artırarak Almanya'nın bir zamanlar Rusya'dan ithal ettiği yakıtın çoğunu ikame edebilecek kapasiteye sahip. Ancak Hollanda hükümeti Avrupa belki de II. Dünya Savaşı'ndan bu yana en zorlu kışına hazırlanırken bile, daha fazla pompalama çağrılarını şimdilik reddetmekte. Bu reddetmenin arkasında çok önemli bir kamu güvenliği endişesi yatmakta. Bölgedeki sondaj faaliyetleri tekrarlanan depremlere yol açtı ve Hollanda hükümeti, en azından şimdilik, Avrupa Birliği ortak enerji güvenliğine yapabilecekleri bu büyük katkıyı halkının güvenliğini ve olası tepkisini düşünerek reddetmekte.
DOĞU AKDENİZ GAZI
Gerçi Hollanda enerji krizinin çözülememesi durumunda Groningen sahasından üretimi artırma kartını tamamen kapatmış da değil ama büyük olasılıkla Avrupa bu kış büyük oranda Amerika’dan ithal edilecek enerji imkanları ile Kuzey Afrika, Körfez ve diğer kaynaklardan tankerlerle taşınacak sıvılaştırılmış LNG kaynakları ile doğu Akdeniz gaz imkanlarına umut bağlayacak.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerek Ege gerekse Girit ve Kıbrıs üzerinden Akdeniz egemenlik tartışmaları, Amerika’nın katkılarıyla yükselen güvenlik ve kuşatılmışlık kaygısı işbirliği imkanlarını kısıtlamış görünse de, bütün bu sıkıntılar ve onlara bağlantılı Kıbrıs sorunu dahil daha büyük meselelerin anahtarı da ancak belki de işbirliği ile düzelebilme imkanına kavuşabilir.
OLASI ABD PROVOKASYONLARINA DİKKAT…
Bir yandan GKRY ile Lübnan arasındaki deniz sınırı demarkasyon anlaşması Türkiye tezlerini tehdit etmekte diğer yandan da ABD bölgede nüfus alanını konsolide etmeye, Rus etkisini kırmaya çalışmaktadır. Daha kısa süre önce ABD savaş uçaklarının Kıbrıs Rum Yönetiminden aldığı uçuş Kuzey Kıbrıs hava sahası haklarını reddederek KKTC hava sahasını önceden bildirimde bulunmadan “tatbikat” bahanesiyle ve izin almadan ihlal etmesi önümüzdeki dönemde tırmanacak bir diğer krizin de ön habercisi olarak değerlendirilmelidir. Belli ki bölgedeki Rus hakimiyetini kırmak, engellemek için ABD her türlü provakatif harekete girebileceğini ilan etmektedir. Bu bir kabadayı davranışıdır deyip kınayabiliriz ancak yine de bazen hukukun üstünlüğü ama çoğu zaman da güçlünün hukuku uluslararası ilişkilerde belirleyici olur.
UZAK GÖRÜŞLÜLÜK, İŞBİRLİĞİNE ADANMAK ŞART
Defalarca yazdım, Schuman deklarasyonu olmasa, Fransa ve Almanya’nın vizyoner liderleri adım atamasa çağımızın en büyük barış ve beraber kalkınma projesi olan Avrupa Birliği hayata geçebilir, bu günlere ulaşabilir miydi? Mevcut Türk ve Yunan liderleri böyle bir adım atabilirler mi? Her ne kadar olası görülmese de, sabah şafağından önceki an gecenin en karanlık anıdır, unutmamak, bezmemek lazım.
Mümkün olan alanlardan başlayarak ve yavaşça genişleterek oluşturulacak ikili, dörtlü işbirliği mekanizmaları Akdeniz’e kıyı tüm ülkeler için çok ciddi menfaatler sağlayacaktır.