Orhan GÜRDİL Yunanistan'ın Ege’de bulunan adalarını ABD’ye askeri üs yaptıran kaypak Fransa Devlet Başkanı Marco'nun dolduruşuna gelen bazı Yunanlı politikacılar, iş insa...

Orhan GÜRDİL Yunanistan'ın Ege’de bulunan adalarını ABD’ye askeri üs yaptıran kaypak Fransa Devlet Başkanı Marco'nun dolduruşuna gelen bazı Yunanlı politikacılar, iş insanları ve sinema yapımcıları, Türkiye’yi kötülemek için ellerinden gelen her türlü kötülüğü kendilerine kutsal vazife saymışlardır. Avrupa'nın şımarık çocuğu olan ve batılı ülkelerin el altından sağladığı gelirlerle ayakta kalan Yunanistan, ülkedeki ekonomik krizi önleyeceği yerde batının modası geçmiş savaş araçlarına dünyaları ödemektedir. Komşu diye her zaman hukuk dışı davranışları dahi hoş gördüğümüz bu dengesiz ülkenin sanatçıları da Türkiye’yi kötüleyen filmlerde ortaya çıkmışlardır. Tarihi tahrip eden belgeleri hiçe sayan Yunanlı bazı yapımcılar, şimdi de ülkelerinde bir süreden beri gösterdikleri Türkiye aleyhinde film ve sergileri, Amerika ve Avrupa ülkelerine taşımışlardır. “Sevgili İzmir’im” (Smyrna My Beloved) adını taşıyan film, 23 Aralık 2021’de Yunanistan’da gösterime girmiştir. Yunanistanlı Mimi Denissi’nin yazdığı ve 7 yıl önce üst üste 3 yıl tiyatro sahnesinde sergilenen “Sevgili İzmir’im”, yazarı ve oyuncusu Mimi Denissi’yi tatmin etmemiş ki, bu sefer de 5 milyon euro sarf edilerek devlet desteği ile film olup beyaz perdeye aktarılmıştır. Türkiye aleyhindeki çabaları bitmeyen bazı Yunanlı yazar ve yapımcılar, yayın yolu ile Türkiye’yi kötülemeye devam etmişlerdir. Homero Aridjis adlı yazar, “İzmir Ateşler İçinde” (Smyrna in Flames) adlı bir kitap çıkartmıştır. Bunun ötesinde birçok belge, fotoğraf ve çeşitli yayın organlarından oluşan göstermelik objelerle “Atina’da Küçük Asya Felaketi ve İzmir 1922” sergisini de açmışlardır. 9 Eylül 2022’de İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılını kutlamamız konu alarak çekilen filmde, İzmir’in zengin Yunan ailelerinden Baltacis’lerin 1916-922 yılları arasındaki yaşamları ve Kurtuluş Savaşı’nda Midilli’ye geçişlerini konu alan film, tamamen uydurma sahnelerle doludur. Türklerin Anadolu’da bir Kurtuluş Savaşı yapmadıklarını, tam tersine Yunan ve Rum vatanı olan toprakları da bir istila ve yağma yaparak 9 Eylül’de İzmir'i ele geçirdiklerini, akabinde İzmir’in Basmahane bölgesinde oturan zengin, Yunanlı ve Rum ailelerin evlerini yaktıklarını ve İzmir’in Kordon boyunu ateşe verdiklerini acımasız bir vahşetle beyaz perdeye aktarmışlardır. Tarihi gerçeklere ve belgelere bakılırsa İzmir ve Basmahane yangınlarının bizzat Ermeni ve Rum çetelerin çıkardıkları görülmektedir. 9 Eylül’de İzmir’e giren Türk orduları Rum ve Ermenilere karşı soykırım işlediklerini ileri sürmüşlerdir. İzmir yangını 50 saat sürmüş, şehrin 2 milyon 600 bin metrekarelik bir yerleşim alanı kül olmuştur. “Ateşte 2 Kız Kardeş” (Sisters Apart) adlı Türk aleyhtarı filmi ise Daphne Charizani yazmış, Almila Bağrıaçık, Zübeyde Bulut ve Meryem Boubani adlı Türk düşmanı Kürt asıllı oyuncular oynamıştır. Film, Alman-Yunan ortaklığında çevrilmiş, Azerbaycan da gösterime müsaade etmemiştir. Film, Türk askerini zalim ve acımasız olarak göstermiştir. Yani “Ateşte 2 Kız Kardeş” ile kan kusan Yunanlı yapımcıların acınacak hallerine gülmek gerekmektedir.