Bazı politik nedenlerle Rusya ile ters düşmemiz Güneydoğu’da bazı yerleşkelerde süre gelen sıcak gelişmeler, Suriye iç savaşı, Irak’ın hala huzura kavuşmaması yetmiyormuş gibi İstanbul’da ve Ankara’da patlak veren canlı bomba olayları bir anda ülkemize gelen turist sayısını yarı yarıya azalmasına neden olmuştur. 2015 yılının son aylarında başlayan bu azalma bu sene hemen hemen yok derecede bir seviye ye gelmiştir. Ekonomimize büyük darbe olarak görülen bu hareketler yüzünden pek çok otel satışa çıkarken turistik yörelerde de yine pek çok iş yeri kapılarına kilit vurmak zorunda kalmıştır. Bütün çöküntülere rağmen yine de var gücü ile çalışan yetkililerin temasları bütün hızı ile sürmektedir. Yurtdışında yapılan bütün fuar ve festivallere katılan ilgili kuruluşlarımızın yanı sıra pek çok ilimiz belediyeleri de elinden gelen gayreti göstermekten geri kalmamaktadır.
İşte Mersin Belediyesi "1. Akdeniz Turizm Formu" adı altında bir etkinlik düzenleyerek 23 Akdeniz Ülkesinin Turizm Bakanlarını ülkemize davet etmiştir. Mersin Valiliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Mersin Büyükşehir Belediyesi, Çukurova Kalkınma Ajansı, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Turkish Airlines, Ascama ve Camara Malaga gibi kuruluşların sponsorluğunda Mersin’de ağırlanacak konuklar yara alan turizmimize neşter vuracaklardır. Yabancı konukların sırf güneş, deniz deyip gelmedikleri de artık bilinen bir gerçektir. Turist geldiği yerde ören yerlerini müzelerini de gezip görmek istemektedir. Bu konuda ne yazık ki ülke genelinde pekte hazırlıklı olmadığımız da bir gerçektir. Bugün batıda bir ülkeye gidin turist herhangi bir kentte lokantadan çok müze bulunmaktadır. Oysa elinde pek çok teşhir edilecek ojesi bulunan vatandaşlarımız bunları kendi imkânları ile kısıtlı şekilde teşhir evlerinde gösterime sunarken yine müzayede salonlarında yok pahasına satılan tarihi büyük tablolar, eşyalar, kıymetli Osmanlı kullanım araçları yok pahasına satılmaktadır. Türk emekçisinin göz nurunun eseri olan tarihi değerlerdeki halılarımızı teşhir edebilen kaç müzemiz vardır. Yıllardan beri paha biçilmez 20’yi geçmeyen müze ve ören yerlerimizle avunduk durduk. Nitekim bu yerlerde 2015’ten bu yana turist sayısının azalması nedeniyle ziyaretçi sayısı da azalmıştır. Şurası bir gerçektir. İstanbul’da tarihi yarımada’da bulunan Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı, ve İstanbul Arkeoloji Müzesi ülkemizde en çok turisti çeken müzelerimizin başında gelmektedir. Dolmabahçe, İstanbul Kariye Müzesi ve son yıllarda pek çok ziyaretçisi ile büyük beğeni kazanan 1453 Fatih Panorası’da ilgi odağı olmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre geride bıraktığımız yıllarda müze ve ören yerlerini 30 milyon kişi ziyaret etmiştir. Bu yıl bu sayının neresinde kalacağı da meçhuldür. Halen Ayasofya, Topkapı, Harem, Konya Mevlana, Antalya Demre, İstanbul Arkeoloji, Anadolu Medeniyetleri, Ankara Cumhuriyet ve Nevşehir Hacıbektaş müzeleri ziyaretçi rekoru kırarken Pamukkale, İzmir Efes, Nevşehir Göreme, Çanakkale Troia, Antalya Myra, Derinkuyu, Trabzon Sümela, Aksaray Ihlara Vadisi ve Antalya Alanya Kalesi’de dünyanın dört bir tarafından gelen yabancı konukların ilgi gösterdikleri ören yerlerimizdir. Yine Turistler tarafından sıkça ziyaret edilen Alanya, Side, Elmalı müzeleri, Phaselis, Olympos, Arykanda, ve Antalya Atatürk Evi de vardır. Daha çok ziyaretçi beklenen antik yöreler de şunlardır. Perge, Myra, Xanthoş, Simena, Termqssos, Karain ve Side Antik Tiyatrosudur.
Yurdumuza gelen yabancıların ilgi gösterdikleri bir müzede Demre’de bulunan Noel Baba Müzesi’dir. Geçen yıl 303 bin 586 turistin ziyaret ettiği bu kutsal sayılan yerden 445 bin TL’si gelir sağlanmıştır. Konumuz müzelerden açılmışken Kayseri’de Abdullah Gül kütüphane ve müzesinin en kısa zamanda açılmak üzere geceli gündüzlü çalışmakta olduğunu da belirtmek isterim. Çıkarılan bir yasa ile görevini tamamlayan Cumhurbaşkanları için bir kütüphane ve müze yapılması kanunu gereği Kayseri’de 1930’larda yapılmış olan Sümerbank bez fabrikası içinde bulunan metruk bina çok dikkatli ve titiz bir çalışma sonunda çağın yenilikleri de kullanılarak kütüphane ve müze olarak önümüzdeki günlerde hizmete sokulacaktır. Süleyman Demirel, müzesini kendi yaptırdığı için Sayın Sezer yapılan teklife olumlu cevap vermediği için çıkan yasadan şimdilik Abdullah Gül yararlanmış ve ülkemiz çağdaş bir kütüphane ve müzeye kavuşmuş olacaktır.
Abdullah Gül Üniversitesinden sonra orta Anadolu’da yer alan bu kütüphane ve müze ile Kayserililer ne kadar iftihar etseler azdır.
Cihan pehlivanı Koca Yusuf’un evi müze oldu
Koca Yusuf 1985 yılında Kırkpınar Başpehlivanı olduktan sona sırta yere gelmeyen ünlü bir güreşçimiz olarak katıldığı her müsabakada minderden şampiyon olarak ayrılarak Türk spor tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır. 1957 yılında Bulgaristan’ın Karalar köyünde dünyaya gelen ünlü güreşçimiz mindere çıkıp grekoromen güreşi yapan ilk Türk güreşçi olarak ta tanınmıştır. 144 kilo, 1,99 metre boyu ile rakiplerini daha mindere çıkmadan korkutan bu cihan pehlivanı Avrupa ve ABD’de yaptığı tüm karşılaşmalarda rakiplerini yere sermesini bilmiştir. İşte bu ünlü güreşçimiz yine bir Amerika dönüşü yolculuk yaptığı geminin batması sonucu kendini okyanusun soğuk sularında bulmuş, yanından geçmekte olan bir filikaya tutunmak istemişse de filikadaki kazazedeler ellerine vurarak Yusuf’un sularda boğulmasına sebep olmuşlardır. Türk adını dünyaya tanıtan cihan pehlivanı Koca Yusuf’un doğup büyüdüğü Bulgaristan’ın Şumru kentine bağlı Karalar köyündeki evine 450 bin Euro sarf ederek restore eden Adana Büyükşehir Belediyesi, cihan pehlivanında tam boy bir heykelini yaptırarak müze evi giriş kapısına diktirmiştir. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün bu asil davranışı Bulgaristan da yaşayan Türk soydaşlarımız, ülkemiz spor camiası tarafından da büyük ilgi ve sevgi ile karşılanmaktadır.