Can PULAK
Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlayacağız, hala dişe dokunur bir hazırlık yok.
Siyasi partilerin kongre hazırlıkları, heyecan ve coşkusundan geçilmiyor ama Cumhuriyet ku...
Can PULAK
Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlayacağız, hala dişe dokunur bir hazırlık yok.
Siyasi partilerin kongre hazırlıkları, heyecan ve coşkusundan geçilmiyor ama Cumhuriyet kutlaması ile ilgili henüz tık yok. Oysa bu yıl müthiş bir kutlama yapmalıyız. Devletin tüm gücünü kullanması ve millete unutulmaz bir bayram yaşatması gerekiyor. Öyle geçmiş yıllarda olduğu gibi, heyecansız-cansız-sönük-donuk-sıradan bir kutlama olmamalı bu yıl. Asırlık bir Cumhuriyeti kutlayacağımızı unutmamalıyız.
Resmi geçitler yapmalıyız. Ordumuzu görmek, bandolarımızın çalacağı marşlarımızı dinlemek, savunma araçlarımızın geçişini izlemek istiyoruz. Uçaklarımız gökte alçaktan uçuşlar yapmalı, paraşütçülerimiz meydanlara inmeli, komandolarımız-kara-hava-deniz birliklerimiz düzenli resmigeçit nizamında yürümeli, biz de avuçlarımızı patlatana kadar kahramanlarımızı alkışlamalıyız. Yıllardır yollarda resmi kıyafetli asker, subay, inzibat göremiyoruz. Siyasilerin korkuları yüzünden ordumuza hasret hale geldik. Oysa dünyanın karıştığı, Ortadoğunun kaynadığı, çevremizde harp provalarının yapıldığı günümüzde, millet ordusuyla moral bulmak istiyor. Bir ülkenin ordusu milletinden gizlenir mi?
Askeri vesayetten kurtuluyoruz laflarıyla, gırtlağımıza kadar siyasi vesayete gömüldük. Milli değerlerimizden giderek uzaklaşıyoruz. Milli bayramlarda bile evine dükkanına bayrak asan azaldı. 30 Ağustos Zafer bayramında yaşadığım kentin caddelerini, sokaklarını dolaştım, bayrak asanların azlığından utandım, çok üzüldüm. En değerli varlığımız bayrağımıza bile sahip çıkmıyoruz. Bir Fenerbahçe-Galatasaray derbi maçlarındaki ya da şampiyonluklardaki kulüp bayraklarının çokluğu, milli bayramlarda şanlı bayrağımızı öksüz bırakıyor adeta.
100.yılda hepimiz evlerimizi, işyerlerimizi, bulvar, cadde ve sokaklarımızı bayraklarla donatmalıyız. Tüm ülkeyi kırmızıya boyamalıyız. Merkez ve yerel yönetimler bu konuda görevlerini ciddiyetle yapmalıdırlar. Öyle sadece akşamları meşalelerle yürümekle, meydanlara çelenk koymakla olmaz kutlama. Cumhuriyetimizin kıymetini bildiğimizi, ona heyecanla sahip çıktığımızı her fırsatta milletçe göstermeliyiz. Çok büyük bir bayramımız bu. Çoluğumuza, çocuğumuza, cahil insanımıza güzel bir dille anlatmalıyız Cumhuriyetin değerini. Okullarımız, sınıflarımız eskiden ne güzel süslenir, ¬günün önemini belirten ne kadar güzel ve etkileyici konuşmalar yapılır, şiirler okunur, bizi düşmandan kurtarıp saygın bir devlet yapan Atatürk’ümüze, Ulu Önderimize teşekkürler edilir, şükranlar sunulurdu. Yine öyle yapmalıyız.
Bu yıl İzmir’de, elimde bayraklar ve dilimde marşlarla kutlayacağım Cumhuriyetimizin 100. yılını. Çünkü biliyorum ki, her Cumhuriyet bayramında bir milyonu aşkın İzmir’li sokaklara dökülür, büyük bir disiplin içinde Türkiye’nin en büyük yürüyüşünü,ellerindeki 1000 metrelik bayrakla yapar, büyük bir efendilik içinde coşkuyla, heyecanla kutlardı bayramı. Bilirmisiniz ki Cumhuriyetin en güzel kutlamalarından biri de Antalya’nın Kaş ilçesinde yapılır. Günün mana ve ehemmiyetini belirten konuşmalardan sonra, millet evinde yapıp getirdiği yemeklerini şehrin meydanına kurulan çok uzun bir sofrada neşeyle yer. Bu kadar büyük bir açık büfeye, üzeri çok lezzetli yöresel yemeklerle dolu böylesine zengin bir menüye dünyanın hiçbir yerinde rastlayamazsınız. Herkes istediği yemekten, istediği kadar yer, içer, davul zurnanın eşliğin de oynar, bir ağızdan marşlarımızı söylerler.
Ne olur bu yıl çok güzel, coşkuyla, heyecanla kutlayalım bayramımızı. Hepimiz bayraklarla süsleyelim evlerimizi, dükkanlarımızı. Devletimiz de biran önce başlasın kutlama program ve hazırlıklarına. Vakit kaybetmeden, bir an önce ve samimiyetle..