Orhan GÜRDİL
Büyük Önder Mustafa Kemal’in muhterem annesi Zübeyde Hanım hakkında pek bilgi sahibi olmamamıza rağmen, Atatürk’ün annesi olması sebebiyle örnek, saygın bir...
Orhan GÜRDİL
Büyük Önder Mustafa Kemal’in muhterem annesi Zübeyde Hanım hakkında pek bilgi sahibi olmamamıza rağmen, Atatürk’ün annesi olması sebebiyle örnek, saygın bir hanım olarak tanıyıp sevmiştik. Zübeyde Hanım’ın bilinmeyen özellikleri ve oğluyla olan ilişkilerini gazeteci Tuna Serin, “Zübeyde Hanım ve Oğlu” adlı kirabında belge ve uzun araştırmalara dayanarak kaleme almıştır.
Zübeyde Hanım’ın ailesin Yörük Türkleri’nden olup, Konya’dan Selanik’e göç etmişler. Ailenin temelinde Yörük olduklarının bir kanıtı olarak, gerek Zübeyde Hanım’ın gerekse Mustafa Kemal’in mavi gözleri ve sarı saçları gösterilmiştir.
1957 yılının ilkbaharında, son seher vakti Lanzaka adlı kasabada, Sofuzadeler diye tanınan Feyzullah Efendi’nin üçüncü eşi Ayşe Hanım, bir kız bebek dünyaya getirir. Zübeyde adı verilen kız, ne kardeşlerine ne de akraba çocuklarına benziyordu. Narin bir beden, güçlü bakışlar, mavi gözleriyle ayrı bir görüntüsü ve havası olan Zübeyde’nin, küçük yaşlarından itibaren dindar bir duyguya sahip olduğu görüldü. Dinine o kadar bağlıydı ki, diğer çocuklar sokakta oynarken Zübeyde evde Kuran okur, her ayetin anlamını sorar, öğrenirdi. Aile içinde adı, “Tam bir Sofuzâde kızı, Molla Zübeyde” olarak takılmıştı. Güzel, genç bir kızdı. Evlilik çağına geldiği zaman ise çok fedekâr bir kadın, gerçek bir anne, yaşamının temelini annelik üzerine kurmuştu.
Arkadaşları, evlenmenin, âşık olmanın hâyalini kurarken, o anne olmanın nasıl olacağını düşünüp, en büyük tutkusunun annelik olduğunu hayâlliyordu. Ali Rıza Bey’le evlenip, çoluk çocuk sahibi olmak isteyen Zübeyde Hanım’ın dört çocuğu difteriden ölünce, oğlu Mustafa Kemal’e bir başka aşkla bağlanmıştı. Mustafa Kemal de annesini çok seviyor, duasını almadan evden ayrılmıyordu.
Mustafa Kemal çok özgür ruhlu bir insan olduğu için genç yaşta ailesinin yanından ayrılıp, eğitimini tamamlamak için Manastır’a giderek, Askeri Rüştiye okuluna kaydını yaptırdı. Uzun süren eğtimden sonra yüzbaşı olarak akademiden mezun oldu.
Mustafa Kemal artık Osmanlı ordularının genç bir subayı olarak, Libya’dan Mısır’a, Mısır’dan Arabistan’a cepheden cepheye giderek ülkesinin savunması için ölüm kalım mücadelesi veremeye başladı. Tabii bu zor günlerde Selanik’te kardeşi Makbule Hanım’la oturan annesinden uzaklardaydı.
Mustafa Kemal, anne hasreti içinde ona kavuşacağı günleri düşünürken, Selanik’in işgali üzerine huzuru daha da bozulmuştu. Zübeyde Hanım’ın itirazlarına rağmen Mustafa Kemal, annesi ile kardeşi Makbule Hanım’ın İstanbul’a gelmelerini sağlamıştı. İşin hüzünlü tarafı ise o yıllarda İstanbul da işgal altındaydı. Mustafa Kemal bu arada Milli Mücadele’yi başlatmak üzere Ankara’da bulunuyordu.
Annesi ve ablasının Ankara’ya gelmesini isteyen Mustafa Kemal, Zübeyde Hanım’ı sıhhatinin böyle bir yolculuğa katlanmasının zorluğuna rağmen, 13 Haziran 1922’de Adapazarı’na gelen annesi ve kzı kardeşiyle 14 Haziran günü buluştu. Uzun yıllardan sonra ilk defa yine bir araya gelmişlerdi.
18 Haziran günü annesi, kardeşi ile İzmit’e gelen Mustafa Kemal, 24 Haziran günü annesini alarak Ankara’ya geldiler. Kardeşi Makbule, bir iş adamı olan Mecdi Bey ile evli olduğu için İstanbul’a dönmek zorunda kalmıştı.
Zübeyde Hanım’ı Çankaya Köşkü’nün kapısında Mustafa Kemal’e âşık sevgilisi Fikriye Hanım karşılamıştı. Zübeyde Hanım oğlunun bir an önce evlenmesini, ölmeden önce bir torun görmenin hayâlini kuruyordu. Bu arada ilerlemiş yaşı, şeker hastası oluşu ve romatizmadan muzdaripti.
Hanımefendinin İzmir’e gitmesini tavsiye eden Dr. Asım Bey’in isteği üzerine Mustafa Kemal, yaveri Salih Bey’e talimat vererek, annesini İzmir’e göndermek zorunda kalmıştı. Zübeyde Hanım ve yaver Salih Bey, Ankara’dan Konya’ya otomobille, oradan da trenle İzmir’e zor da olsa ulaştılar. Mustafa Kemal, annesi için bir ev tutulup döşenmesini istemişti. Bu tutulacak evin Rum evi olmamasını da özellikle istemişti. O yıllarda İzmir valisi olan Abdülhalik Renda Bey’e de talimat verilmişti.
Zübeyde Hanım ve Salih Bey’i İzmir’de Latife Hanım karşılamıştı. Mustafa Kemal bu karşılaşmadan memnun olmasa da, Latife Hanım’ın ısrarları karşısında fikrinden vazgeçmişti.
Zübeyde Hanım’ın rahatsızlıkları durmadan artmış, yapılan tedavilere rağmen ünlü anneyi kurtarmak mümkün olmamıştı. Zübeyde Hanım, 18 Aralık 1922’de geldiği İzmir’de 14 Ocak 1923’te hayata gözlerini yumdu.
Mustafa Kemal İzmir yolunda, Eskişehir’deyken 15 Ocak günü annesinin vefat ettiği haberini almış fakat annesinin cenazesine yetişememiştir. Zübeyde Hanım bugün izmir Karşıyaka’da gömülü bulunmaktadır. Örnek bir Türk kadını olarak bu özelliği sonsuza kadar devam edecektir.