Orhan GÜRDİL
Yüzyıllardır Hristiyanların İsa’nın doğuşu olarak kutladığı “Noel bayramı”nın çok eski Türklerin “Yeniden Doğuş Bayramı”, “Çam Bayramı” olduğunu, Muazzez İlmi...
Orhan GÜRDİL
Yüzyıllardır Hristiyanların İsa’nın doğuşu olarak kutladığı “Noel bayramı”nın çok eski Türklerin “Yeniden Doğuş Bayramı”, “Çam Bayramı” olduğunu, Muazzez İlmiye Çığ'ın “Bütün Dünya” adlı aylık bir dergide yayımlanan yazısından öğrenmiş oldum.
Türklerin tek tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor, bu ağacın tepesi de gökyüzünde oturan Tanrı Ülgen’in sarayına kadar uzanıyormuş. Yörede yaşayanlar bu ağaca “hayat ağacı” diyorlarmış. Tanrı Ülgen, insanların koruyucusu olarak biliniyormuş. Beyaz sakallı ve kaftan giymiş, sarayında oturan Tanrı Ülgen, geceyi gündüzü ve güneşi yönetiyormuş.
Türklerde “Güneş” çok önemlidir. İnançlarına göre, gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamasının başladığı tarih, 22 Aralık’tır. Hikâyeye göre gece ve gündüz savaşmış, uzun bir mücadele sonunda gün, geceyi yenerek zafer kazanmış. Bu, “Güneş’in yeniden doğuşu”, bir “yeni doğum” olarak kabul ediliyormuş. Türklerde bayramın adı “Nardugan”dır (nar: nur, dugan: doğan). İşte bugünden itibaren geceler kısalmaya, gündüzler uzamaya başlıyormuş. Türkler Güneş’in zaferini büyük şenliklerle Akçam Ağacı altında kutluyorlarmış. Bazı toplumlar buna, “Çam Bayramı” da diyorlarmış. Güneşi geri verdiği için Tanrı Ülgen'e doğalar edilip ağacın dibine hediyeler bırakılıyormuş. Dualarının tanrıya ulaşmasını sağlayan bu hediyelerin yanı sıra, dilekleri gerçekleşsin diye ağacın dallarına bantlar bağladıkları da olurmuş. Günümüzde de yurdumuzun bazı bölgelerinde dileklerinin kabulü için ağaç dallarına bantlar yapıştırıldığı görülmektedir. Çam Bayramı’nda evler temizlenir, güzel giysiler giyilir; çeşitli yemekler yapılır, ağacın etrafında toplanılır, toplu halde danslar yapılır, oyunlar oynanırmış. Yaşlılar, büyük babalar ve nineler ziyaret edilip elleri öpülürmüş. Aileler bir araya gelip birlikte yemek yiyip sohbet ederlermiş. İnançlarına göre, bu buluşma; onların ömürlerinin uzatıyormuş. Bir rivayete göre çam ağacı sadece Orta Asya’da yetişiyormuş. O yüzden bu olay, Türklerden Hristiyanlara geçmiş. Hristiyanların, Hunların Avrupa’ya gelişlerinden sonra onlarda bu töreni görüp aldıkları düşünülmüş. Aslında İsa’nın doğumu ile hiç ilgisi yokmuş.
Doğum, Güneş’in yeniden doğuşudur
Yapılan araştırmalara göre İsa, evrenin “nuru”, “güneşi” olarak algılanıyor ve bunun Paganlardan alınıp İsa'ya yakıştırıldığı belirtiliyor. Bir iddiaya göre, 324-337 yıllarında İznik’te Hükümdar olan İmparator Konstantin, İznik’te topladığı konsül üyeleri ile aldığı bir karar gereği, 22 Aralık’ta Güneşin doğumu için yapılan Pagan bayramının İsa’nın doğumu olan 24 Aralık’a alınmasına, bunun yerine “Noel Bayramı” adı verilen etkinliğin kutlanmasına karar vermiştir. Katolik dünyası Noel’i, 25 Aralık’ta kutluyormuş. Onlar da aynı şekilde evlerine taşıdıkları çam ağaçlarını süsleyip dibine çeşitli hediyeler koyarak yeni yılı kutlarken, bu alışkanlığı yüzyıllar önce yaşayıp “Yeniden Doğuş Bayramı” olarak kutlayan Türklerden aldıkları ortaya çıkmıştır. “Noel Baba” olarak bilinen, yılbaşlarında güzel giysilerle evleri dolaşıp çocuklara hediyeler veren aksakallı, kırmızı giysili hediye dağıtıcı olarak da bilinen kişinin Türkiye’de doğduğu, kemiklerinin ise İtalya’ya kaçırıldığı bilinmektedir. Dini anlayışların ötesinde günümüz dünyasında yeni yıl, tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Müsaadenizle ben de yeni yılınızı kutlayıp ülkeme refah dolu yıllar dilerim.