Türkiye’de hiçbir şeyin cevabını almak, bulmak, neler olup bittiğini öğrenmek kolay değil.
El yordamıyla bile ulaşamıyorsunuz gerçeklere. Milletvekilinin soruları dahi cevapsız kalıyor. Gazeteciye ise yıllardır kulak asan yok. Devletin kapıları gerçek medyaya kapalıyken, yandaş medyaya sonuna kadar açık tutuluyor. Medyanın yüzde 80’i iktidarın elinde. Yönetim ne isterse onu yazıyor, kime (saldır) derse ona saldırıyor, bir yapılanı bin gösteriyor.Yüzde 20’lik muhalif basın ise, çok güç şartlarda halkı yapılan yanlışlara karşı bilgilendirmeye çalışıyor.
İktidarın işine gelmeyen televizyonlar RTÜK kanalıyla susturuluyor, ağır para cezalarına mahkum ediliyor. İstiyorlar ki tüm yayın organları iktidara alkış tutsunlar, kötü ve yanlış politikalarını görmezden gelsinler. Hangi gerçek gazeteci Anayasa mahkemesi kararlarını hiçe sayan bir yönetime suskun ve seyirci kalır? Hangi gerçek basın ya da medya mensubu laikliğin ayaklar altına alınmasına, dinin dibine kadar siyasete bulaştırılmasına, devlet imkanlarının iktidar partisi tarafından keyfi bir şekilde kullanılmasına göz yumar? Göz yumarsa ona gerçek basın, gerçek gazeteci gözüyle bakılabilir mi?
Ülkesine, devletine ve milletine, Anayasa ve yasalarına sadakatle bağlı bir gazeteci, yapılan bunca yanlışlar ve uygulanan sağlıksız politikalar karşısında kör ve sağır davranabilir mi? Haksızlıklar, yolsuzluklar ve (ben yaptım oldu)anlayışına karşı ciddi ve mesleğinden taviz vermeyen gazetecilerin, yerlerinde sessiz sedasız oturmalarını kimse beklemesin. Elbette muhalefet görevlerini layıkıyla yapacaklar, gerekirse hapse girecekler, belki de hayatlarını tehlikeye atacaklardır. Gazetecilik zor meslektir, bu mesleği onuruyla, şerefiyle yapan gazetecilere tehdit, baskı, şantaj filan işlemez.
Sözüm gerçek gazetecileri kapsıyor. Yoksa basın hürriyetini kötüye kullanan, medya imkanlarını karanlık emellerine alet eden, terör odaklarıyla işbirliği içinde bulunan, ülkemizin bölünmez bütünlüğünün aleyhinde çalışanların, gazetecilikle uzak yakın ilgileri yoktur ve olamaz. Bunlar mesleğe sızmaya çalışıp imkanlarından yararlanmaya uğraşan virüslerdir ki, yakalandıklarında Avrupa ülkelerinin tümü bunlara sahip çıkar. Gerçek gazetecilik ailesi,ülkeye zarar vermek isteyen hainlere fırsat tanımaz ve arasına sokmamak için direnir.
Bunu böylece belirttikten sonra, iktidarın gerçek basına karşı düşmanlığının üzerinde durmak istiyorum. 60 yıldır yazı yazarım, beşe yakın darbe ve darbecikler yaşadım. Ama asker-sivil hiçbir dönemde gerçek basına böylesine kapalı, öfkeli, kindar bir yönetim görmedim. Bunun kendilerine çok büyük zararlar verdiğini söylemeliyim. Bilmeliler ki, gerçekler saklanırsa kulaktan dolma bilgiler, asılsız dedikodular fısıltı gazetesi yoluyla çok daha hızlı yayılır ve etkili olur. Gerçeklerden korkmamak lazım. Gerçeklerin öyle bir özelliği vardır ki, siz istemeseniz de bir gün ortaya çıkar.
Demokrasiyi iyice sulandırdık, Anayasa teminatı altındaki hak ve özgürlüklere büyük zararlar verdik, basın hürriyetini iktidarın istediği çerçeveye oturttuk, bari insan haklarına saygılı davranalım. Ülke tanınmaz hale geldi. Enflasyon canavarı milleti inletiyor. Bu canavarın iktidarın da gırtlağına yapıştığını görmezden gelemeyiz. Herkesin belinde silah var. Adam vurmakta Teksas’ı geçtik. Her gün öldürülen kadınlarımızı, doktor ve sağlık personelimizi bile koruyamıyoruz artık. Bir tuhaf ülke olup çıktık. Sadece iktidarına değil, muhalefetine de bakınca, ülkesinin geleceği açısından insanın morali bozuluyor.
Bu şartlarda gideceğimiz seçim, derde deva olur mu hiç? Kafaları düzeltmeliyiz önce. Yaptığımız yanlışları görmeli, zararın daha da büyümemesi için gerekli önlemleri almalıyız. Ülkenin huzura ihtiyacı var. Kavgayı gürültüyü bırakmalıyız. Yasaların adil şekilde uygulanmasını, insanca yaşam ortamına milletçe kavuşturulmayı bekliyoruz. Kindar ve dindar bir nesil yerine, kardeşçe kucaklaşacak ve ülkenin birlik, beraberlik ve esenliğinden başka bir şey düşünmeyecek bir nesle ihtiyacımız var. Bunu yaratmalıyız işte. Bunun için de gerçek gazeteciliğe ihtiyaç vardır.
Gerçek gazeteci ve gazetecilikten korkmayın. Yanardöner, yandaş görünen ve başınız belaya girdiğinde çevrenizden hızla sıvışacak naylon gazetecilerden korkun. Geçmişe bakın, bunun pek çok örneklerine rastlarsınız.
Gerçek medyadan korkmayın
Can Pulak
Yorumlar