Dünya kadınlarının özgürlük savaşı
Birsen Gürdil
Birsen GÜRDİL
8 Mart Kadınlar gününü geçen ay kutladık. 2019’dayız ve hala dünyada milyonlarca kadın en doğal hakkı olan özgürlüğüne kavuşmuş değil. Afrika’da, Arap Yarımadasında, Pakistan, Afganistan, Bangladeş hatta Kamboçya, Vietnam gibi ülkelerde yaşayan pek çok kadın özgürlüğün ne olduğunu bilmeden yaşamlarını sürdürüyor. Oysa kadınların, “Bu dünyada yaşıyorsam, benimde bir takım haklarım olmalı düşüncesi ve çabaları 1600’lü yıllarda başlamış. 8 Mart 1857 yılındapatlak veren ve Amerikan tarihinin yüz karası bir olay kadınlara özgürlük kapılarının açılmasına sebep olmuştur.”
Aslında Dünya Emekçi Kadınlar olarak tarihinin kirli saflarında yer alan bir olay ABD’nin New York kentinde meydana gelmiştir. 40 binin üstünde kadın işçinin çalıştığı bir dokuma fabrikasında 16 saat görev yapması istenen kadınlar, bu ağır şartlara karşı toplu eyleme geçmişlerdir. Ücretlerinin artırılması, çalışma süresinin 10 saate indirilmesi konusunda son drece kararlı olan işçi kadınlar örgütlenip, greve gitmişlerdir.
Fabrikanın sahipleri ve polisler, Amerikan tarihinde o güne kadar görülmemiş büyüklükteki greve karşı acımasız bir girişimde bulunarak greve katılan kadınları fabrikaya kilitlemişler. Akabinde çıkarılan bir yangın sonunda 129 kadın feci şekilde yanarak ölmüştür.
Amerikan basını, olayı örtbas etmek istemişse de, cenaze törenine 100 binin üstünde kişinin katılımı ve sonrası protestolar kadınlara özgürlük kapılarını açan olay olarak tarihe geçmiştir.
Bu feci direnişin ardından pek çok ülkede kadınlar özgürlüklerini elde etmek için her yolu denemişlerdir.
19 Mart 1911’de uluslararası anlamda ilk emekli kadınlar günü gerçekleşmiş. Almanya, Avusturya, İsviçre, Danimarka’da başlayan kadın eylemlerine Fransa, Hollanda ve İsveçli kadınlarında katılımı ile dünyanın pek çok ülkesinde özgürlük mücadelesi salgın bir hal almıştır.
1983’te Yeni Zelanda, 1902’de Avustralya kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştır. 1906’da ise Avrupa’da kadınlara özgürlük tanıyan ilk ülke Finlandiya olmuştur. 1913’te Çarlık döneminin en katı yönetildiği günlerde Rus emekçi kadınlar her yasağı ve başlarına gelecek ağır cezalara rağmen etkinliklerini sürdürmüş, beş yıl sonra Sovyetler Birliği’nin ilk yılında 1918’de haklarını almışlardır. İngiltere’de ise kadınlar uzun yıllar süren mücadelelerden 1919’da, 1928’de ise seçme ve seçilme hakkına kavuşmuşlardır.
Fransa’da seçme ve seçilme hakkına sahip olan kadınlar bu haklarını ancak ikinci dünya savaşı sonunda elde etmişlerdir. 1974’te ise İsviçreli kadınlar emekçi kadınlar gününü kutlayıp, bazı haklara kavuşmuşlardır.
Ülkemde kadınların özgürlüğe kavuşması büyük önder Atatürk’ün daha Cumhuriyeti kurmadan önce yaptığı bir açıklama ile belli olmuştur. Kurtuluş savaşında Anadolu kadını en kötü şartlarda erkeğinin yanında yer almış. Kanlı mücadelelerde elinde silah-balta gaddar düşmana karşı koyarken, sırtında cepheye silah taşımıştı.
1930’da belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını elde etmiş, 1935 yılında ise yüce meclise (TBMM) 19 kadın milletvekilinin seçilmesi ile Türk kadını hakkı olan özgürlüğünün yanı sıra erkeklerle olan eşitliğine de kavuşmuştur.
1935 yılından bu yana yapılan belediye ve genel seçimlerde özgür Türk kadınları kendilerine tanınan bu hakları gayet güzel ve başarı ile yürüterek dünya kadınlarına örnek olmuştur.
Günümüzde Türk kadını, iş dünyası, sanat, kültür, müzik, fizik, mimar, teknoloji, tıp askerlik, polis, jandarma gibi çeşitli iş kollarında erkeklerle başa baş beraber görev almakta, Ata’nın çağdaş kadınları olduklarını hayatın her safhasında kanıtlamıştır.
Dünyanın dört bir tarafında yapılan her çeşit etkinliğe katılan kadınlarımız ülkeme başarı elde etmiş, üstün yetenekli kişiler olarak dönmektedir.
Son yıllarda ise Türk kadınları uluslararası araştırmalarda üstün başarı göstermekle kalmayıp, yapılan sportif temaslarda Avrupa, dünya şampiyonu gibi zor ulaşılan karşılaşmalarda üstün başarı gösterip, milli marşımızı milyonlara dinletirken, ay-yıldızlı bayrağımızı da göklere çıkartmaktadırlar.
Türk kadını bugün her erkeğin yaptığı işi yapacak güce sahip olup, dünya kadınları içinde en yetenekli kadınlar olarak tanınmaktadır. Müzik, moda, TV dizisi, sinema filmi, sahne Showları, opera, bale gibi pek çok etkinliklerimizi dünya ülkeleri zevkle izlemektedir. Dünyaca tanınmış pek çok kadın sanatçımız, bilim ve tıp uzmanı kadınlarımızın bu üstün başarıları özgür bir ülkenin çağdaş insanları olarak dünyanın her tarafında saygı ve sevgi ile alkışlanmaktadır.
Emine Erdoğan: “Kadının olmadığı yer çorak toprak gibidir”
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sayın eşleri Emine Erdoğan, kadınlar için en anlamlı tanıtımı yapmıştır. “Kadının olmadığı yer çorak toprak gibidir”
Yorumlar