Can PULAK
Her yıl sezon sonu inerim güneye. Turizm nasıl gitmiş, bölgenin çarpıcı sorunları nedir, halk memnun mu halinden? Genel bir nabız yoklaması yaparım.
İmkanı olan...
Can PULAK
Her yıl sezon sonu inerim güneye. Turizm nasıl gitmiş, bölgenin çarpıcı sorunları nedir, halk memnun mu halinden? Genel bir nabız yoklaması yaparım.
İmkanı olan her gazeteci bunu yapmalı bence. Yol üstündeki köyleri, ilçeleri, büyük şehirleri gezmeli ki, olumlu olumsuz gelişmeleri görebilsin, genel bir değerlendirmesini yapabilsin. Sadece güneyi değil, Karadeniz’i de, İç-doğu ve güneydoğu Anadolu’yu da gezmeliyiz. Öyle oturduğumuz yerden değil, zaman zaman tüm bölgeleri de gezerek yapmalıyız gazeteciliği.
Geçen hafta Amerika’da yaşayan bir dostumu da yanıma alarak, otomobille Bodrum’dan yola çıktım. Kale-Tavas-Korkuteli üzerinden Antalya’ya inmeye karar verdim. Denizli’ye bağlı leblebisi ile ünlü Serinhisar İlçesinden geçtim. Burayı mutlaka görmelisiniz. Biz Çorum’ bilirdik leblebi merkezi diye. Serinhisar burayı fersah fersah geçmiş. İnanılmaz mağazalar ve imalathaneler kurmuşlar yollara. Leblebi AVM’si olur mu? Gidin görün olup olmayacağını. Leblebinin bir sarısını bir de beyazını bilirdik değil mi, meğer 26 cinsi varmış. Tatlısı, tuzlusu, baharatlısı, limonlusu, nelisini ararsanız var…
Meyva cenneti Korkuteli’ni geçip, Düzlerçamı üzerinden Antalya’ya iniyorum. Yollar çift şerit, rahat ve güzel. Köyler mahalle olmanın sıkıntısını yaşıyorlar. Çok yerde köy filan kalmamış, şehir olmuş çoğu. Çiftçiler pahalılıktan şikayetçi, zararına çalışıyor, bu şartlarda üretememekten korkuyorlar. Her yerde aynı şikayet, mazot-gübre-tohum-ilaç fiyatlarının kontrol altında tutulmasını, kredi imkanlarının bollaşmasını istiyor çiftçi. Yoğun şikayet var, henüz (ben bu işi bıraktım) diyenini göremedim ama durumun önemli ölçüde kritikleştiğini söyleyebilirim.
Antalya, bozabilmek için tüm gayretlerimize rağmen, inanılmaz güzellikteki turizm ve doğa değerini koruyor. Modern otel ve tatilköyü zenginliği açısından dünyada üzerine yok. Amerika’da yaşayan dostum Antalya’nın son halini görünce (Las Vegas haltetmiş. Böylesine dünyada rastlamadım)demek zorunda kaldı. Her tarafı öyle ama Lara ve Belek bölgesi muhteşem tatil köyleri ve otellerle dolu. Biz Lara’da Azka grubuna ait 1500 kişilik dev bir tatil köyünde kaldık. Personeliyle birlikte modern bir ilçe diyebiliriz buraya. Kasım ayına rağmen doluluk oranı yüzde 90’ı aşmış, tıkır tıkır işleyen ve ülkenin yüzünü güldüren bir tesis. Kalan turistler çok memnun olduklarını, kalış sürelerini uzatacaklarını söylediler hep..
Genelde bölgedeki tüm tesislerde iyimser ve mutlu bir hava gözleniyor. Pandemi döneminin hasarları atlatılmış, zararlar kapatılmış, yüzler güler hale gelmiş. Ancak bir endişeden de bahsetmeliyim, işletmeciler artan gıda fiyatlarından, sürekli personel, elektrik ve mazot zamlarından çok şikayetçi ve endişeliler. Böyle giderse, gelecek sezonun fiyatlarını ayarlamakta hayli zorlanacaklarını ve her şey dahil sisteminin genişliğini daraltma mecburiyetinde kalabileceklerini söylüyorlar.
Her milletten turist var Antalya’da. Ancak Rus’lar çok ağır basıyor. Rus’larla Ukrayna’lılar savaşta ama vatandaşları kolkola geziyor sokaklarda. Bir de turist değil de ev sahibi ve vatandaş olan Ruslar var ki, bunlara sadece şehir merkezinde değil, köylerde bile çokça ve rahat rastlıyorsunuz. Antalya pahalı, Mersin’e giden yol üzerindeki sahili olan köylerde ev fiyatları daha ucuz olduğu için, şimdi yerleşik Rus trafiği buraya doğru kaymaya başlamış.2+1 evleri 40-45 bin euroya satın alıp yerleşiyorlar güzelim köylere. Köylüler şikayetçi, (sabaha kadar içip sarhoş oluyorlar. Bizimle değil ama birbirleriyle devamlı kavga ediyorlar) deseler de, ekonomiyi canlandırdıklarından pek ses çıkarmıyorlar şimdilik.
Belek’ten geçiyoruz. Burayı ilk tespit edip rahmetli Özal’a önermenin ve tüm alt-üst yapının oluşmasında emek vermenin mutluluğu içinde tekrar seyrettim bu muhteşem golf merkezini. Dünyanın sayılı golf destinasyonu haline geldi burası. Harika sahalar, tatil köyleri ve otelleriyle Türkiye’ye iyi para kazandırıyor. Hariçten okunan gazellere bakmayın, gidin görün burayı. Türk’ün aklı gözüdür. O zaman farkedeceksiniz ne kadar doğru ve güzel bir iş yapıldığını. Özal’ın ruhu şadolsun, Bodrum için de istiyordu aynı şeyi. Ama tıpkı Belek’te olduğu gibi bizim çakma çevreciler, buraya da engel olmaya çalıştılar. Neyse akıl duyguları aştı da, önce Prof. Gürol Büyük (şimdi Doğuş satın aldı)sonra Ağaoğlu, onu takiben Fikret Öztürk peş peşe yaptılar sahalarını.
Şimdi Doğuş ile Ağaoğlu yarıda kalan sahaları, yıllar sonra devreye sokuyorlar. Öztürk’ün ki ise çalışıyor ve dünyanın iyi turnuvalarına ev sahipliği bile yapıyor. Yakında profesyonel 4 saha devreye girecek Bodrum-Milas’ta. Yeni projeler de var ki, akıllı çalışmalarla bu bölgemiz de Belek gibi çok önemli bir destinasyon haline gelerek, ülkemize döviz cinsinden büyük paralar kazandıracak. Golf en çok para kazandıran bir turizm türü çünkü…