Bugünün hava durumu (18 Eylül hava durumu) Bugünün hava durumu (18 Eylül hava durumu)
Haber: Bilgesu Erdem  Geçtiğimiz hafta İstanbul ve Kırklareli’de etkili olan yağış sebebiyle sel felaketi yaşandı, hayatını kaybedenlerin sayısı sekize yükseldi. Yurdun farklı yerlerinden gelen sel haberleri akıllara bazı sorular getirdi: Sel felaketlerinde neden artış yaşanıyor, selin felakete dönüşmesini engellemek için neler yapılabilir ve hangi önlemler alınabilir, sel sırasında ne yapmalı? Hava Doktoru, İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Deniz Demirhan bu soruları 24 Saat’e yanıtladı. Son yıllarda sel felaketlerinde neden artış görüyoruz? Dr. Demirhan, “Birleşmiş Milletler’in, hükümetlerarası iklim değişikliği panelinin ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün raporlarının hepsinde son 20 yılda aşırı hava olaylarının sayısında büyük oranda artış olduğu belirtiliyor.” derken bunun sebebini küresel sıcaklıklardaki artış olarak açıkladı. Demirhan, “2000'den 2019'a kadar dünya çapında 7.348 büyük doğal afet yaşandı, 1,23 milyon insanın ölümüne ve 2,97 trilyon dolarlık küresel ekonomik kayba yol açtı. Karşılaştırıldığında, önceki 20 yıllık dönem olan 1980-1999'da 4.212 doğal afet yaşanmış, 1,19 milyon kişinin ölümüne ve 1,63 trilyon dolarlık ekonomik kayba yol açmıştı. Ancak önemli olan bu kayıpların ve afetlerin günümüzde de devam etmesidir.” ifadelerini kullandı. Yapılan son çalışmalarda bu artışın büyük oranda iklim değişikliğine bağlı olarak gerçekleştiğinin altını çizen Demirhan, “İklimle bağlantılı felaketler, dünya çapında, 1980-1999 dönemindeki 3.656 olaydan son 20 yılda 6.681'e çıkarak yüzde 83 artış gösterdi. Büyük seller iki katından fazla arttı, şiddetli fırtınaların sayısı yüzde 40 arttı ve kuraklık, orman yangınları ve sıcak hava dalgalarında büyük artışlar yaşandı.” dedi. İklim değişikliğinin nedeni ne? Demirhan, bu soruyu, “İklim değişikliğinin en önemli sebebi ise insan kaynaklı olarak atmosfere gönderilen ve bütün ekosistemin dengesini bozan sera gazları olarak adlandırdığımız ve içinde fosil kaynaklı yakıtların da olduğu gazlardır. Bu gazlar atmosferi bir battaniye gibi örterek yeryüzeyinin yeterince soğumasına engel olmaktadır.” sözleriyle açıkladı. Selin bir felakete dönüşmesini engellemek için neler yapılabilir? Hangi önlemler alınabilir?  Demirhan, “Öncelikli olarak her bölgede meteorolojik verilerin olabilecek en eski kayıtlarının analiz edilmesi gerekir.” derken “Yağış alanları ve yağış şiddeti ayrıntılı şekilde incelenmeli ve bölgede aşırı yağışın tarih boyunca ne miktarda olduğu tespit edilmelidir.” değerlendirmesinde bulundu. Demirhan, önlemleri saymaya şu sözlerle devam etti; “Bu meteorolojik kayıtlara göre şehir ve altyapı planlaması yapılmalıdır. Yağmur suyu kanalları bu verilere göre dizayn edilip, düzenli bakımları yapılmaldır. Şehirlere park, bahçe ve ağaçlık alanların sayısı artırılmalı, mevcut yeşil alanlar korunmalıdır. Eğimli yamaçlarda sel tehlikesi varsa, bu alanlar teraslanmalı ve ağaçlandırma yapılmalıdır. Dere yataklarına yerleşim yapılması kesinlikle önlenmeli, dere yatakları ıslah edilmelidir. Çukur alanlardaki evler, iş yerleri ya da binalar daha büyük tehlike altındadır. Bu nedenle buralarda bodrum katları olmalı ve su basmanı için belirli bir yükseklik olmalıdır. Konutların tamamı için sel sigortası yapılmalıdır. Bunlar yapıldıktan sonra en önemli nokta ise meteoroloji genel müdürlüğünün uyarıları dikkatlice dinlenmeli, sel uyarılarının nereden takip edileceği konusunda halk bilgilendirilmeli ve bu bilgilerin tüm halka ulaştırılabilmesi için radyolardan televizyonlardan destek alınmalıdır.” Sel sırasında kendimizi nasıl koruyabiliriz? Demirhan, bu soruya, “Sel uyarısını dinleyip, sel olma ihtimali öğrenir öğrenmez, su girebilecek bütün alanlar, kapıların altı, pencerelerin kenarları gibi kum torbası gibi engellerle kapatılmalıdır. Sel sırasında enkazlar, büyük tehlike oluşturmaktadır. Bunların sularla sürüklenmesini engellemek için de kum torbaları kullanılabilir. Elektrik akımının geçtiği tüm aletlerin elektrikle bağlantısı kesilmeli ve gaz kaçağına karşı gaz kaynakları da kapatılmalıdır. Çukur alanlar, dere kenarları hızlıca terk edilmeli ve daha yüksek bölgelere çıkmak gereklidir. Dışarıda karşılaştığımız suların içine adım atarak, içinde yürümeye çalışmayacağız. Ayak bileğimize gelen suyun bile yaşamımızı tehlikeye sokacağını unutmamalıyız. Sel sularında yüzmek hayati tehlikeye yol açar. Ayrıca bu sulara kanalizasyon ve zehirli atıklar da karışmış olabilir. Bu sulardan uzak durulmalıdır. Sel sırasında araç içindeyseniz, aracınızı hızlıca terk edip daha yüksek bir yere çıkmanız daha uygun olacaktır. Aracınızı kullanmaya çalışmamak daha doğrudur. Ancak bu noktada da su kaplı caddelerden uzak durulmalıdır.” yanıtını vererek sözlerini noktaladı.