Ahmet Çağatay Bayraktar
1950’li yıllarda petrol endüstrisinin gösterdiği gelişmeyle günlük hayatımıza giren plastik, otomotiv sanayiden ambalaja birçok farklı alanda kullanılıyor. 1960’lı yıllardan itibaren küresel anlamda yüzde 8,7 büyüyen plastik sanayii hayatın her alanında olduğu kadar doğanın her noktasında da kendine yer buldu. Yapılan araştırmalara göre her yıl 8 milyon ton plastiğin okyanuslara karıştığı mevcut koşullarda, 5,25 trilyon plastik partikül okyanus yüzey sularında bulunuyor.
Deniz canlılarının sindirim sistemlerinde de görülen mikro ve nano plastiklere insanlar ise çok yönlü maruz kalıyor. İçinde plastik bulunan tekstil ürünlerinin kullanılması, şehir tozuna solunumla maruz kalınması, kirlenmiş içme suları ve plastiğe doğrudan temas etmiş gıdaların tüketilmesiyle sindirim sistemine giren mikro ve nano plastikler insan metabolizmasının yeni gerçeği haline geldi.
Parçalanan her plastik, gözle görülmeyen mikroplastiklerin açığa çıkmasına neden oluyor
Yılda 130 bin mikroplastiğe maruz kalıyoruz
Yapılan araştırmalarda baldan sofra tuzuna, şişelenmiş maden sularından deniz ürünlerine farklı içecek ve gıda ürünlerinde mikroplastiğe rastlandı. 1990’lı yıllardan beri 140 binden fazla deniz hayvanının mikroplastikleri yutarak öldükleri raporlandı. Düzenli olarak karides, yengeç, ıstakoz, kalamar gibi kabuklu deniz canlısı tüketen kişilerin ise yılda yaklaşık 11 bin adet plastik mikro ve nano plastik tükettiği tahmin ediliyor. Bir kişinin yıllık maruz kaldığı mikroplastik sayısı ise 39 bin ila 52 bin arasında değişiyor. Hava yoluyla alınan mikroplastikler dahil edildiğinde ise bu sayı 121 bine ulaşıyor. Plastik şişe sularının tüketimi halinde ise bu sayıya 9 bin eklemek gerekiyor.
Mikroplastikler gözle görülmese de farklı gıda türlerinde yer alabiliyor
Poşet çaydan tavuğa her üründe var
Poşet çayda ise kullanılan suyun sıcaklığını yükseldikçe salınan mikroplastik oranı da artıyor. Bir fincan çayla beraber 2.3 milyon adet mikron boyutunda parçacığın ve 14.7 milyar mikron altı parçacığın demlenme sonucu suyu salındığı tahmin ediliyor. Dünya genelinde üretilen plastiklerin yüzde 40’ının tek kullanımlık olduğu ve büyük oranda gıda ambalajlamada kullanıldığı belirtiliyor. Bunun yanında plastikle ambalajlanan tavuk ve et ürünlerinde de mikroplastik varlığına işaret ediliyor.
Tüm bunların yanında doğal ve sağlıklı beslenmek isteyenlerin tercihi olan vegan beslenme, et, tavuk ürünlerinin yanında süt ve süt ürünlerinin de tüketilmemesini öngörürüyor. Veganlık sadece beslenme ile sınırlı değil. Deri ve yün gibi hayvansal yan ürünlerin tamamının da giyimde kullanılması reddediliyor.
Gıdayla temas eden plastik, mikroplastik bırakıyor
Çukurova Üniversitesi öğretim üyesi, Mikroplastik Araştırma Grubu kurucularından Prof. Dr. Sedat Gündoğdu, vegan ürünleri tehdit eden mikroplastik tehlikesini 24 Saat Gazetesi’ne anlattı. Vegan ürünlerin çoğunun fazla plastikle kaplı olduğunu söyleyen Gündoğdu, “Vegan beslenme doğaya en az karbon ayak izi bırakma, en az zarar verme felsefesini taşır. Son dönemde giderek artan vegan beslenme tarzına uygun ürünlerin sayısı da giderek arttı. Genellikle bu ürünler hazır, hemen tüketime uygun şekilde satılıyor. Fakat biliyoruz ki vegan veya vegan olmayan hazır gıda ürünleri bozulmaması için yoğun bir şekilde ambalajlanıyor” dedi.
Vegan ürünlerin tüketim ve üretimdeki artışla birlikte bu ürünlerin ambalajlarına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Gündoğdu, “Vegan olarak daha sağlıklı beslenmeyi tercih edenler farkında olmadan yoğun mikroplastik yüküne maruz kalmış oluyor. Gıdalara bulaşan mikroplastiğin ise suyla yıkanmakla bile zor giderildiğini araştırmalar kanıtlıyor” şeklinde konuştu.
Plastik kesme tahtasından kurtulun!
Peki mikroplastik yükünü azaltmak için neler yapılabilir? Gündoğdu şu önerilerde bulundu:
“Öncelikle mutfaklardaki plastik ürün sayısını olabildiğince azaltmak gerekiyor. Öncelik olarak plastik kesme tahtalarından kurtulmak şart. Çünkü gıda keserken tahtaya inen her bıçak darbesi, gıdadaki mikroplastik sayısını artırıyor. Bunun dışında ürünlerin saklanmasında plastik kaplar ve su şişelerinde cam kullanmak önemli. Hayvansal deri ve yün yerine sentetik ürünlerin kullanılması ciltteki plastik yükünü artıracaktır. Üstelik bu kıyafetlerin üretilmesinin de çevreye zararını biliyoruz. Hayvansal kumaş ve deri kullanmak istemeyenler de bitkisel ürünlerin kullanabilir.”