Politika

Özel’den Öcalan tepkisi: AKP’nin ve MHP’nin siyasi hesaplarından yana değilim

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan çağrısını yinelemesine ilişkin, "Biz her gün gündemin ortasına bir bomba gibi atılan ama altı doldurulmayan Sayın Bahçeli’nin söylemleriyle meşgul değiliz. Bizim meşgul olduğumuz mesele, bize Kürt sorununu demokratik yollardan çözecek örneğin kayyım meselesini Türkiye’nin gündeminden çıkaracak" ifadelerini kullandı.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV’de “Yeni Bir Sabah” programına katılarak, gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı. 

Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

"Biz her gün gündemin ortasına bir bomba gibi atılan ama altı doldurulmayan Sayın Bahçeli’nin söylemleriyle meşgul değiliz. Bizim meşgul olduğumuz mesele, bize Kürt sorununu demokratik yollardan çözecek örneğin kayyum meselesini Türkiye’nin gündeminden çıkaracak… Bir belediye başkanı suç işlediyse yargılanır, ceza alırsa yerine belediye meclisinden yenisi seçilir. Öyle yerine kaymakam atamak, ‘Benim yolladığım adayı seçmezseniz belediye başkanınızı alırım’ başka. Geçen sefer 45 belediyeye yaptılar. Şimdi iki tanesi bizim, toplam yedi belediye bunu yaptılar. Bunları görmek lazım. Demokratik yollardan atılacak ve herkesin kabul edilebileceği adımlarla hem Kürt sorununu çözen, hem terörü bitiren güçlü bir irade ortaya konması lazım. Biz bu iradeye katkı sağlarız. Ama ben başkasının planının parçası olmam.

Burada Demirtaş dışlanıyor. Demirtaş’ın suçu ne? ‘Seni başkan yaptırmayacağız’. Yani Demirtaş, ‘Demokratik yönetilsin Türkiye, başkanlık sistemi olmasın’ dedi diye Demirtaş kötü. Demirtaş’ı neden sorumlu tutuyorlar? Halkı sokağa davet etmiş tepki göstermek için, olaylar çığırından çıkmış, ölümlerden Demirtaş’ı sorumlu tutuyorlar. Yanılmıyorsam 56 kişinin ölümünden sorumlu tutuyorlar Demirtaş’ı. Çünkü o demokratik tepki göstermek için sokağa davet etmiş, o olayla sorumlu tutuluyor. Diğer taraftan Abdullah Öcalan, silahlı bir terör örgütü kurmuş. 40 bin kişi hayatını kaybetmiş.

Bakın orada 50 kişiden bahsediliyor ve Demirtaş duruyor, 45 - 50 bin kişinin ölümünden sorumlu olan Abdullah Öcalan, Meclis’e çağrılıyor. Şimdi burada bir samimiyet olsa Demirtaş‘tan da katkı istenir, bütün aktörlerden birden katkı istenir silah bırakılması için. Demirtaş’ın Kürtler üzerindeki etkisini düşünün. Ama mesele; saray rejimini sürdürmek, Tayyip Erdoğan’ı yeniden seçtirmek, bunun için muhalefeti birbirine düşürmek, bunun için belki Kürtlerle CHP arasına bir soğukluk sokabilmek cinlikleriyle Abdullah Öcalan’a özgürlük, Demirtaş‘a hapiste çürüme. Siyasi çıkardan AK Parti’nin ve MHP’nin siyasi hesaplarından yana değilim. Ben bu Meclis eliyle, bu milletin bir planı varsa o plana katkı sağlayacağım. Ama başkasının planının parçası olmayacağım. Bu kadar net" ifadesini kullandı.

''MİT Başkanı sorularıma önemli bir kurum başkanına yakışır üslupla cevap verdi''

Özel, MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın CHP Genel Merkezi'ndeki sunumuna ilişkin bir soru üzerine, şunları söyledi:

"Eskiden örneğin Demirel bakanlarını yollar Ecevit‘e bilgi verdirtirdi, Ecevit Demirel’e bilgi verdirirdi, Özal SHP’ye bilgi verirdi. Dışişleri, İçişleri, Milli Savunma Bakanlıkları. Kurum olarak Milli İstihbarat Teşkilatı. Bir sonraki iktidar, biri gider biri gelir. Demokrasi böyle bir şey. 22 yılın sonunda bu unutuldu. Bir, yarın iktidar olduğunda bu bilgilerden yoksunsan kendine değil Türkiye’ye kaybettiriyorsun yabancı muhataplarının yanında.

Ben Eurofighter meselesinde Almanya ile devletin kamuoyuna açıklanmayan nasıl bir müzakere yaptığını bilmezsem, yarın iktidar olduğumuzda Almanya nezdinde Türkiye’nin çıkarları nasıl savunacağım? Biz bir yandan iktidarı eleştiriyoruz, bir yandan iktidara hazırlanıyoruz. Bu çerçevede ben MİT’in bize kritik konularda sunum yapması gerektiğini düşünürken ve bunu daha önce ifade etmişken bir baktım MİT AK Parti‘ye gitmiş. İbrahim Kalın’a bir yazı yazdım, eleştirel bir yazıydı ama üslubu dahilinde. Dedim ki, ‘Onlara yapılan sunum bize niye yapılmıyor? Ya sebebini açıkla..’ Yani bunların FETÖ konusunda zafiyeti çok, CHP’nin ihtiyacı yoksa bunu söyleyin. Böyle yazmadım ama… İki, eğer iktidarın bilmesi gereken bir şey varsa son seçimlerin birinci partisi, gelecekte iktidar namzeti Cumhuriyet Halk Partisi‘ne bu bilgileri vermelisiniz. 29 Ekim günü Anıtkabir‘de yerimde duruyorum, bekliyoruz Erdoğan gelecek ve yürüyeceğiz. O sırada MİT Başkanı yanıma geldi nezaketle, elimi sıktı, hatır sordu. ‘Yazınızı aldım’ dedi, ‘Müsait zamanda geleceğiz, nasıl ilerleyelim?’ Özel kalemleri eşleştirdik ve önce haftaya, sonra güne, sonra saate karar verdik. Öyle bir ilerleme yöntemiyle ve geldiler. İlk önce gelmeleri ile ilgili şöyle bir kaygıları oldu, ‘MİT’e gelir misiniz?’ dediler. Çünkü güvenlik açısından, dinlenmek… ‘Çok kritik bilgiler vereceğiz’ dediler. Ben dedim ki, ‘AK Parti‘ye gitmeseydiniz, onlar MİT’e gelseydi ben de gelirdim. Ama AK Parti‘ye gidip de CHP’ye gelmezseniz AK Parti’ye sunum yapıyor, CHP’yi ayağına çağırıyor diye biz zor durumda kalırız. Bu yüzden AK Parti’de nasıl güvenlik aldıysanız gelin burada da alın’ dedik. Geldiler, güvenlik tedbirlerini aldılar ve burada sunum yaptılar. Sunumda FETÖ konusunda, IŞİD konusunda ve PKK konusunda sunum yaptılar. ‘Biz bu toplantıdan ne bekliyoruz?’ diye aramızda heyet olarak çalıştık yedi kişi, 15 başlık belirlemiştik. Ben sunumları aldıkça sildim, altı tane kaldı 15’ten. Yanımdaki iki arkadaşa gösterdim. Onlar da baktılar, onlar da check ettiler; ‘Evet bu böyle’... Altı soruyu sordum, sunumları uzmanlar yapmışken Sayın MİT Başkanı sorularıma devletin çok önemli bir kurumunun başkanına yakışır üslupla ve içerikte cevap verdi.

''Yanlış anlaşıldı'

"Biz yurt dışında büyük bir yapılanmaya gidiyoruz. Başta Amerika. Çok önem veriyoruz çünkü orada oy oranımız yüksek, çünkü Amerika’ya göç eden kesim Cumhuriyet Halk Partisi‘ne oy veren bir kesim yüzde 80-85 oranında oy alıyoruz. Ama Amerika’da seçmeni sandığa götürme oranımız çok düşük. Bundan önce bir temsilcimiz vardı, o ayrı bir şey temsilci, temsilci siyasi temsildir, mutlaka emekleri de vardır. Ben kendisine bir şey demem. Şu anda bizim temsilcimiz değil. Emekleri de vardır gayretleri de vardır, o dönem kendisiyle çalışanlar mutlaka istifade etmişlerdir. Ama Amerika’da seçmenimizi sandığa taşıyabilecek, daha etkin, Avrupa’daki gibi bir birlikler yapısı kurabilir miyiz? Ona çalışıyoruz. Bu da duyulduğunda, bize hiç olmadığımız ziyaretlerden başvurular geliyor. Bir bundan endişe ediyorum. Orada FETÖ etkinliği olabilir. İki Almanya’da da, Amerika’da güvendiğiniz insanlara gelip başvurular yapılacak. Bununla ilgili çerçevemiz şu, ben dedim ki İbrahim Kalın’a, ‘Ben bazen size bazı isimleri sorabilir miyim?’ O da dedi ki, ‘İmkanlarımız dahilinde her türlü yardımı yaparız.’ Birisi geliyor, ‘Ben burada birlik başkanı… Tanımıyorum, sorsam FETÖ’yle bir bağlantısı var ya da yok diye bir bilgi gelir mi? Buna dedi ki ‘Biz bu katkıyı size sağlarız’. Bu mesele bir, mevcut üyelerimiz için değil. Almanya’daki birliğimin ya da Fransa’daki birliğimin üyelerimi sormayacağım. Ne gerek var? İkincisi, bir yerde yapım varsa, bir CHP’li varsa, örneğin Fransa’daki, Paris’teki birliğimin başkanı. O da konudan şüpheliyse ve onun rızası varsa soracağım. Almanya’daki birliğime şimdi yeni bir üye geliyorsa, onu benim birliğim tanıyorsa, güveniyorsa bir daha neye MİT’e sorayım? MİT’e her üyelik sorulur mu? Ama mesela Paris’te başımıza bir şey geldi. Birisi geldi, birliğe girdi, sızdı ve bize orada sıkıntı yaşattı. Böyle bir durum olmasın diye birliğimin başkanı, yönetimi, ‘Ya böyle bir başvuru var ama biz bilemedik’ derse bana sorarsa, ben de onu soracağım. Benim derdim şey olabilir mi? Kübra Par bunu gayet doğru verdi. Bir gazete, geceleyin 11.00 gibi, ‘CHP üyelerini MİT’e soracak’ diye verdi. Bu da internette yayıldı, Kübra Par dört kere doğrusunu yazdı ama o yayılandan dolayı o gün bir tepki dolaştı. Sağ olun siz sabah erken saatlerde netleştiniz. Bundan sonra bir daha söyleyeyim: Yurt dışındaki birliklerle ilgili her üyeyi sorma değil, şüpheli durumlarda hiç olmadığımız yerde, doğrudan ben, bize başvuruyorsa, birliğimizin olduğu yerlerde de birlik başkanımız ve yönetimi talep ederse soracağım. Yanlış anlaşıldı" diye konuştu.

''Biz iktidar olduğumuzda böyle haksızca Atatürkçülüğünden dolayı bunların attığı teğmenler orduya geri dönecek''

Özel, Kara Harp Okulu'ndaki mezuniyet törenine ilişkin soru üzerine, şu cevabı verdi:

"O teğmenler geçen seneye kadar yönetmelikte de olan, gelenekte olan, ‘Bu sene yapmayacaksınız’ dedikleri yemini, resmi tören dışında, resmi tören sona erdikten sonra yaptılar. 8 gün boyunca hiçbir şey denmedi. Sonra Erdoğan’a ‘Tamam işte normalleşme CHP’ye yarıyor. Bitirme onlara bitirt. Nasırına bas’ dediler. Erdoğan da nasırımıza basıyor. O teğmenlere ceza vermeyin arkadaş. Verecekseniz de uyarı cezası verin. Siz de uyarmış olun. Madem disiplinsizlik olarak görüyorsunuz. Ama yılların emeğini, ailelerin emeğini, o güzel insanların emeğini zayi etmeyin. İlk kez tarihinde hava, kara ve deniz harp okulunda üç birinci kadın. Bunu bozmayın. Türk kadınının gücünü gösteriyor bu. Bozmayın. Biz o teğmenleri yalnız bırakmayız. Kabulleri halinde en uygun yerde, yanımızda, dibimizde istihdam ederiz. Onları muhtaç halde bırakmayız. Onları takip ederiz. İktidarımızın ilk bir ayında onları yeniden şanlı ordumuza dahil ederiz. Bunun sözünü veriyorum. Bundan önce de görevden ihraç edilmiş dört teğmenimiz vardı. 3'ünü Cumhuriyet Halk Partisi’nin etki alanındaki kurumlarda istihdam ediyoruz. Bir tanesi daha iyi bir iş buldu, orada. Atatürk rozeti takmayanlara tepki gösteren dört teğmeni de atmışlardı ya, o dört teğmen şu anda çalışıyor" dedi. Özel, "Milli Savunma Bakanı'nın açıklamasına bakılırsa ihraç etmeye hazırlanıyorlar" denmesi üzerine, "Vallahi hiç tavsiye etmem. Şunu da söylüyorum: Biz iktidar olduğumuzda böyle haksızca Atatürkçülüğünden dolayı bunların attığı teğmenler orduya geri dönecek. Mağduriyetlerini giderecek düzenlemeleri yapacağız ve onları şanlı ordumuza geri kazandıracağız. Ama bugün bu kararın altına kim imza atarsa ve kim sessiz kalırsa, sıralı amirleri, buna itiraz etmeyen ve mani olmayan kim varsa, onları da geldiğimiz gün emekli edeceğiz."