Orhan GÜRDİL
Son yıllarda yer kürenin çeşitli bölgelerinde meydana gelen doğal afetler, dünyanın düzeninin bozulduğunu gösteren önemli bir işarettir.
Üç yıldan bu yana aşı oyalam...
Orhan GÜRDİL
Son yıllarda yer kürenin çeşitli bölgelerinde meydana gelen doğal afetler, dünyanın düzeninin bozulduğunu gösteren önemli bir işarettir.
Üç yıldan bu yana aşı oyalaması ile önlenmeye çalışılan öldürücü mikroplar bir yana geçtiği güzergahta alıp havaya fırlattığı, hatta kamyonların bile kilometrelerce uzağa gönderen hortumları, yağdıkları bölgede büyük yıkımlara mal olan yağmur suları, hele hele alev püsküren yanardağların yarattığı korkunç zararların yanı sıra yine dünyanın dört bir tarafında neredeyse 7.8 gücünde yüzünü gösteren yer sarsıntıları-öldürücü depremlerin sık sık meydana gelmesi ile insanoğlu bozulan bu dünya düzeni içinde çaresiz beklemekten başka bir şey yapamamaktadır.
Kirli hava suları azalan nehirler, kuruyan göller, susuzluktan çölleşen topraklar, Kuzey ve Güney kutbunda süratle eriyen buzullar geleceğin dünyasını bekleyen korkunç tehlikelerdir.
Buzulların erimesi ile İstanbul, İzmir, Antalya gibi kentlerimizde New York, Londra gibi yarı yarıya suya gömüleceği ileri sürülmektedir.
Dünyamız geride bıraktığımız yıllarda da böylesi büyük felaketlere uğramış. Depremler, yangınlar, bulaşıcı hastalıklar, fırtınalar, seller, lav püskürten yanardağlar milyonlarca insanın canına mal olmuş, milyar dolar maddi manevi zararlara yol açmıştır. Depremlerin sebep oldukları bir felakette “Tsunami” denilen deniz kabarmasıdır.
Tarihin kaydettiği en büyük depremi 23 Ocak 1556 yılında Çin’in Shaanxi bölgesinde meydana gelmiştir. 8 büyüklüğündeki bu yer sarsıntısında 830.000 kişi hayatını kaybetmiştir. 835 kilometrelik bir alan harabeye dönmüş, toprak şekil değiştirmiştir.
1920 yılında yine Çin’de bir deprem olmuş. 8.6 büyüklüğündeki bu felaket sonucu 250.000 kişi hayatını kaybetmiştir.
Çin’in yanı sıra Japonya, Şili, Portekiz, Endonezya, ABD California, Kolombiya, Alaska Filipinler ve son olarak 17 Temmuz 1998 yılında Papua Yeni Gine’de meydana gelen yeni depremde 2313 kişi ölmüştür.
Günümüzde hala şiddetli depremlerle yok olan bölgelerin, ölen insanların var oluşu doğanın bu acımasız gücünü hala önleyememiş olmamızdan ileri gelmektedir. Dikkatlerden kaçmaması gereken bir husus ise depremden sonra oluşan Tsunami baskınlarıdır.
1960 Şili depremi 9.5 Alaska depremi, 1250 kilometre uzunluğunda bir bölgeyi etkilemiştir.
18 Nisan 1906 tarihinde Amerika’nın San Francisco California bölgelerinde meydana gelen yer sarsıntısı 8.2 büyüklüğünde idi.
Ülkemizde yıllarca deprem denilen doğanın azgın bir kolunu görmüş, yaşamış bir toplumuz. 17 Ağustos 1999 Marmara depremi, 10 Eylül 1509 Büyük İstanbul depremi ve son yıllarda İzmir, Elazığ, Malatya’da meydana gelen depremler ve yarattığı acı ve mali zararlar halen dün gibi belleğimizde yaşamaktadır.
Unutamadığımız Erzurum, Kars ve Erzincan depremlerinin yanı sıra komşu İran’da 2003 yılında 23 Aralık Cuma günü meydana gelen 6.6 şiddetindeki deprem bir şehri haritadan silmiştir.
27 Mart 1964 Alaska depremi, 8 Ekim 2005 Pakistan bu depremde 50.000 kişi hayatını kaybetmiştir.
Yeryüzünde büyük tahribat ve cana mal olan depremleri saymakla bitiremeyiz. Deprem kadar korkunç tabiat olayı da hortum salgınıdır.
ABD’de meydana gelen ve bir bölgeyi sürüp süpüren hortumların bir benzeri de yine ABD 1925 Mart’ta meydana gelmiştir. 605 kişi ölürken 50 milyon dolar zarar meydana gelmiştir. Bir koca kamyonu bir yerden alıp bir diğer yere fırlatacak güce sahip hortum salgınları ne yazık ki son yıllarda ülkemizin çeşitli bölgelerinde görülmekte. Can kaybı olmayan bu savurganlık mal varlıklarına zarar vermektedir.
Yine son yıllarda aşırı yağışlar nedeniyle meydana gelen su baskınları doğanın bir başka olayıdır. Son yıllarda ülkemizde pek çok sel felaketi olmuş, can ve mal kaybına sebep olan afetler gün ve gün tekrarlanmaktadır. Sel felaketi Almanya, İtalya gibi büyük küçük ülke demeden dehşetini sürdürmektedir.
Sel acısı çeken Çin’de 1931’de 1.7 milyon, 1959 ‘da 2 milyon, 1995’te 500 bin, 1935 yılında 142 bin, 1911’deki depremde de 300 bin kişi ölürken, 1947 yılındaki büyük depremde ise 97 bin kişi can vermiştir.
Yanardağlara bakacak olursak günümüzde halen lav kusan yanardağlar ölüm saçmaya devam etmektedir.