Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı katılımcıları ile Cumhurbaşkanlığı'nda bir araya geldi. Burada yaptığı konuşmada, "Bazı prestijli Amerikan üniversitelerinde aralarında antisiyonist Yahudilerin de olduğu vicdanlı öğrenciler ve akademisyenler katliama tepki gösteriyor" diyen Erdoğan, "Ne kadar meşhur demokrasi savunucusu akademisyen, aydın, gazeteci ve siyasetçi varsa hepsi başını kuma gömmüş, olanların yatışmasını bekliyor" dedi.
Katılımcılara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Özellikle kültürel ırkçılık, İslam düşmanlığı, ayrımcılık hatta antisemitizmle mücadelede Birlik, Avrupa'da daima en ön saflarda yer aldı. Uluslararası Demokratlar Birliği Avrupa'daki kardeşlerimizin haklarının korunması, Avrupalı Türklerin entegrasyon süreçlerinin kolaylaştırılması, genç kuşakların asimile olmadan içinde yaşadıkları topluma katılımı, siyaset, ekonomi, sivil toplum ve akademide insanlarımızın desteklenmesi gibi çok geniş bir yelpazede kıymetli faaliyetler yürüttü, yürütüyor. Avrupa'daki Türk diasporasının karşılaştığı sınama ve tehditler değiştikçe, Birliğin faaliyet sahası da genişliyor."
"Avrupa Türk toplumu olarak saflarımızı sıklaştırmalıyız"
"Sadece bizim değil, Avrupalı Türklerin yanı sıra kimliğini ve kültürünü koruma mücadelesi veren 10 milyonlarca kardeşimizin de Uluslararası Demokratlar Birliği'nden büyük beklentileri var. İslam düşmanlığından ırkçılığa, pek çok tehdidin Avrupa'da tırmandığı bir dönemde sizlerin omuzlarınızda gerçekten ağır bir yük bulunuyor. Çalışmak, daha çok çalışmak, daha fazla gayret etmek zorundayız. 'Hak verilmez, alınır' şiarıyla mücadele tempomuzu biraz daha artırmalıyız. Avrupa Türk toplumu olarak saflarımızı sıklaştırmalı, her zamankinden daha dinamik, daha kuşatıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla hareket etmeliyiz. Her zaman söylüyorum, biz nerede yaşarsak yaşayalım milletçe güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Asırlar boyu İslam'ın sancaktarlığını yapmış, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin evlatlarına zayıflık yakışmaz, geride olmak asla ve asla yakışmaz."
"Almanya'nın çifte vatandaşlığı kolaylaştıran düzenlemeleri kabul etmesini olumlu karşılıyoruz"
"Bugün yaklaşık 7 milyon insanımız Avrupa'da yaşıyor. Avrupalı Türklerin neredeyse yarısı Almanya'da ikamet ediyor. Vatandaşlarımız uzun yıllar haklarını kullanma noktasında sıkıntı çektiler. Alman makamları ile olan görüşmelerimizde sizden gelen taleplere göre biz de bu konuda yaşanan sıkıntıları pek çok kez gündeme taşıdık. Almanya'nın uzun yıl direndikten sonra çifte vatandaşlığı kolaylaştıran düzenlemeleri kabul etmesini şu anda olumlu karşılıyoruz. Bu imkândan yararlanmanız hak ve eşitlik mücadelenizde sizlere fayda sağlayacaktır. Bu konudaki yaklaşımımızı geçen hafta Külliye'de misafir ettiğimiz Almanya Cumhurbaşkanı sayın Steinmeier'e de ifade ettim."
"Türkiye, Gazze krizinde dirayetli ve cesur bir duruş sergiledi"
"Aşırı sağcı akımların kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet tarafından himaye edilmesi Batı demokrasileri adına tam bir faciadır, utançtır, skandaldır. Meselenin daha vahim tarafı Türk ve Türkiye karşıtlığının son yıllarda bazı siyasetçiler ve medya eliyle körüklenmesi, teşvik edilmesi, vatandaşlarımızın hedef tahtasına konulmasıdır. İçeride köşeye sıkışan hangi siyasetçi varsa aklına önce bize ve Türkiye'ye saldırmak geliyor. Seçimde başarısız olan kabahati kendinde aramak yerine bize ve ülkemize saldırarak temize çıkmaya çalışıyor.
Şahsımızı ve bizim üzerimizden ülkemizi hedef alan kampanyaların son dönemde artması tesadüf değildir. Bu kampanyaların tek bir hedefi vardır. O da bizi ve Türkiye'yi susturmaktır. Çünkü Türkiye sadece İslam ve yabancı karşıtlığı meselesinde değil, 7 aydır devam eden Gazze krizinde de dirayetli ve cesur bir duruş sergilemiştir."
"İnsan hakları karnesi düzenleyenler, Filistinlilerin ölümünü seyretti"
"Yıllardır bize demokrasi ve özgürlük dersi veren batılı yöneticilerin Gazze katliamlarında takındığı ikiyüzlü politikaları ise ibretle takip ediyoruz. 'Gösteri hakkı kutsaldır' diyenlerin 7 Ekim'den sonra ilk icraatı kendi sokaklarında Filistin'e destek gösterilerini yasaklamak oldu. Sağa sola insan hakları karnesi düzenleyenler 15 bini çocuk toplam 35 bin Filistinlinin ölümünü sadece seyrettiler. Lafa her başladıklarında özgür basından dem vuranlar İsrail saldırılarında hayatını kaybeden 140'tan fazla gazeteci hakkında tek bir cümle kurmadılar."