Bakan Uraloğlu: Ankara-İstanbul seyahat süresini 80 dakikaya indireceğiz Bakan Uraloğlu: Ankara-İstanbul seyahat süresini 80 dakikaya indireceğiz
“Uluslararası Yaşanabilir Topluluklar Ödülleri”nde 3. alan Eskişehir, “Dünya’nın en yaşanılabilir üçüncü kenti” seçildi. EBB Başkanı Büyükerşen, temel hedefinin insanların yaşadıkları şehirde mutlu olmaları ve şehirleriyle gurur duymalarını sağlamak olduğunu belirtti. Büyükerşen, “Şehirleri hep insana benzetirim. İhtiyaçları hiç bitmez. Durmadan daha iyisini ister. Biz de yaptıklarımızın daha iyilerini yapmaya devam etmek durumundayız” dedi HELİN YILMAZ / ESKİŞEHİR Eskişehir Büyükşehir Belediyesi (EBB) Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in belediyecilik faaliyetleri dünyadan ödüller toplamaya devam ediyor. Malta’nın Valletta şehrinde “LivCom Komitesi” ile Birleşmiş Milletler “Uluslararası Yaşlanma Enstitüsü (UN-INIA)” tarafından ortaklaşa düzenlenen ve Birgu Belediye Hükümeti ile Malta Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Uluslararası Yaşanabilir Topluluklar Ödülleri”nde yarıştı. Birleşik Arap Emirlikleri'nden Abu Dabi ve Dubai, Çin Halk Cumhuriyeti'nden Xin Yang gibi dünyanın en zengin şehirleriyle yarışan EBB, 3'üncülük ödülüne layık görüldü. Şehrin neden “yaşanılabilir” olduğunu öğrenmek için İstanbul’dan Eskişehir’e yola çıktım. Şehrin otogarından başlayarak tramvay hattı ile istediğiniz yöne gidebiliyorsunuz. Tramvay, şehrin içinde her yere ulaşımı sağlıyor. Ücretler büyükşehirlerin altında. İstanbul’da tam bilet 9,90 iken Eskişehir’de 7,50 TL. Ancak İstanbul’da ya da başka şehirlerde yanlış duraktan inip yön değiştirdiğinizde ücret ödemezsiniz. Dikkatimi çeken farklı bir yöntemdi. Şehrin cazibe noktası, bir değil bin bir diyebilirim. Ancak ben sabah kahvaltımı Porsuk çayının yanında yaptım. Buradan bir fotoğrafı bana Amsterdam diyerek gösterselerdi kuşkulanmazdım. Kahvaltı ücretleri de Türkiye ortalamasının altında. Sonda söyleyeceğimi yeri gelmişken belirteyim; İstanbul’dan giden biri için çok ucuz. Ancak diğer İç Anadolu şehirlerinden pahalı. Odunpazarı’na yürüyerek 1 saat, tramvay ile 15, otobüs ile de 20-25 dakika olduğu söylendiği için yürüyerek gittim. Yolda TEM’ler, E-5 bağlantı yolları yok. İstediğiniz gibi yürüyüş yapabilirsiniz. Şehirde, öğrenci ve yaşlılar için birçok etkinlik var. Çocuklar için de büyük alanlar yaratılmış. Her köşenin yapay olduğunu, kentin doğasında değilken güzelleştirmek için çaba sarf edildiğini, çocuk parklarında da görüyorsunuz. Sazova Bilim Parkı, çocukların rahatça oyun oynayıp hayaller kurabileceği bir yer. Aynı zamanda ebeveynler için de bölümler taşıyor. Eskişehir, “Dünyanın en güvenilir onuncu kenti” ödülünü de almıştı. Dönüş yolunda konuştuğum iki çocuk annesi bir kadın, şehrin haberini yapmaya geldiğimi öğrenince hızlıca, “Başka bir şehirde yaşıyorduk. Çocuğumuz için güvenerek yaşayacağımız, geçim koşullarımızın da olduğu yer burası. Büyükerşen bambaşka bir şehir yaratmış” sözleriyle şehri ve başkanını övdü. Şehirde karşılaştığım ve yolda, kafede, üniversitede konuştuğum herkes Eskişehir’de yaşamaktan memnun. Biraz da şehrin mimarı Yılmaz Büyükerşen’i dinleyelim. Eskişehir’de nereye bakılsa Büyükşehir Belediyesi imzası görünüyor. Nasıl bir çalışma ekibi ve yönteminiz var? -Hem akademi başkanlığım, hem Anadolu Üniversitesi kurucu rektörlüğü yaptığım dönem, hem de Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemlerimde beraber çalıştığım insanlarda liyakat, çalışkanlık ve dürüstlük en önemli kriterlerim olmuştur. Korktukları için değil, sevdikleri için benimle çalışan insanlarla çalışmayı tercih ettim. Yaptıkları işi sevmeleri önemlidir. Çünkü işinde mutlu olan insan, çevresine her zaman pozitif enerji yayar. Çalışma yöntemime gelirsek; öncelikle projeyi kafamda oluştururum. Sonra yakın çalışma arkadaşlarımla paylaşırım ve görüşlerini alırım. Sonra projenin hukuki ve finansman ayrıntılarını ele alırım. Böylece proje, ayakları yere basan, tüm ayrıntıları hesaplanmış hale gelir. Özellikle Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde, projeleri önceden açıklamayı hiç tercih etmedim. İnsanlara sırf oy uğruna, sırf seçim uğruna asla vaatlerde bulunmadım. Çoğu Eskişehirli, projelerimden hizmete açıldıkları zaman haberdar olmuşlardır. Tramvay hatları gibi, büyük parklar gibi işlerde insanlar, doğal olarak yapılmaya başlanılan şeyi görüyorlar, haberleri oluyor. Ama dediğim gibi, yapmayacağım ya da çeşitli nedenlerle yapamayacağım hiçbir işin sözünü vermedim. Bu da insanlar arasında “Hoca, yapmayacağı şeyin sözünü vermez, sözünü verdiği şeyi de mutlaka yapar” şeklinde bir düşüncenin ortaya çıkmasına neden oldu. Aralıksız beş dönem Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmamın en büyük nedeni budur. -Şehir merkezlerini gezmek kolaydı, ancak Eskişehir yüz ölçümü olarak da büyük bir kent. Daha yaşanabilir bir şehir haline getirmek için hangi çalışmalarınız var? -Eskişehir, 1999 yılına kadar, insanların içinden gelip geçtikleri, kimsenin zorunlu bir gerekçesi olmadan gelip gitmediği bir şehir halindeydi. Burada yaşayan insanların hedeflerinden biri, çocuklarının yaşamlarına başka şehirlerde devam etmeleriydi. “Biz bu şehirden kurtulamadık, bari çocuklar kurtulsun” düşüncesi hâkimdi. Benim işin en başından beri temel hedefim, insanlardaki bu düşünceyi değiştirmek, yaşadıkları şehirde mutlu olmalarını ve şehirleriyle gurur duymalarını sağlamaktı. Bugün görüyorum ki, bu hedefe büyük ölçüde ulaştık. İnsanlar artık Eskişehirli olmaktan gurur duyuyorlar, mutlular, caddelerde gezdiğinizde bunu insanların yüzlerindeki ifadelerden, birbirleriyle olan ilişkilerinden anlayabilirsiniz. Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda Büyükşehir Belediyesi’ne ait müzeler, hayvanat bahçesi, masal şatosu, bilim deney merkezi, su altı dünyası, uzay evi gibi bilet alınıp girilen yerleri gezen insan sayısı 102 bin. Belki de Kurban Bayramı tatilinde 300-400 bin kişi ziyaret etti. 9 günlük bayram tatilinde üç gün kapalı olan hayvanat bahçemizi gezen insan sayısı 40 bin. Porsuk nehrinde gondol ve botlarla turlar yapılıyor. Senfoni orkestramızı dinlemeye, Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarımızın oyunlarını izlemeye artık şehir dışından insanlar geliyor. Biletlerini aylar öncesinden almaları gerekiyor yoksa bulamıyorlar. Operalar sergileniyor. Ayrıca sanat galerilerimizde açılan sergileri de binlerce insan ziyaret ediyor. Biz Büyükşehir Belediyesi olarak elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Ben şehirleri hep insana benzetirim. İhtiyaçları hiç bitmez. Durmadan daha iyisini ister. Biz de yaptıklarımızın daha iyilerini yapmaya devam etmek durumundayız. Eskişehir’i hem şehircilik anlayışıyla, hem ekonomisiyle, hem de sosyal ve kültürel hayatıyla Türkiye’nin parmakla gösterilir şehri haline getirdik. Bunları geliştirerek devam ettireceğiz. Türkiye’de belediyecilik çalışmalarınızın yeterince karşılık bulduğunu düşünüyor musunuz? -Benim için bu konuda temel kriter, Eskişehir halkından aldığım geri dönüş. 5 dönemdir aday olup, seçilmem bu geri dönüşün olumlu olduğunu gösteriyor. Öyle bir şey ki, insanlar sizi seçerler, bir ya da iki dönem sabrederler ve karşılığını alamıyorlarsa, orada biter. Oy vermezler, seçmezler. Ülke genelinde, dahası dünyanın her yerinde Eskişehir’den övgüyle söz edilmesi beni mutlu ediyor. Dünyanın en güvenilir 10 şehrinden biriyiz. Dünyanın en yaşanabilir üçüncü şehriyiz. Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin en mutlu oldukları şehiriz. Eğitim, sağlık, kültür-sanat alanlarında hep ön sıralardayız. Tüm bu veriler, belediye çalışmalarımızın yeterli derecede karşılık bulduğunu gösteriyor.

Editör: Ahmet Ertüm