CHP Adalet Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, İzmir'de partisinin İl Kadın Kolları tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet ve Uluslararası Mücadele Günü kapsamında pazar gününü pazartesi’ye bağlayan gece yarısı başlayan şiddete karşı 24 saatlik nöbet tutan kadınlarla bir araya geldi.
"İstanbul Sözleşmesi'ni iktidarımızın ilk gününde tekrar imzalayacağız"
Karabağlar ilçesinde bulunan Kadın Hakları Parkı'ndaki eylemde kadınlara hitap eden Gökçen, şunları söyledi:
"25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet ve Uluslararası Mücadele Günü sebebiyle 'Kırık Saçlar Özgürlüğe Yürüyor' yürüyüşünün arkasından bir nöbet başlamıştı. Kadın kollarımızın ev sahipliğinde geceden beri burada nöbet tutan arkadaşlarımızla beraberiz. Kadına yönelik şiddet ve artan kadın cinayetleri, artan çocuk cinayetleri hepimiz için vicdanımızı sarsan, bizleri çok üzen, bizleri çok öfkelendiren ama aynı zamanda bize büyük bir mücadele gücü veren olaylar. Çünkü bu öfkemizin ardından, bu üzüntülerimiz ardından bizler bu sorunun artık çözülmesi gerektiğini ve çok acil bir şekilde çözülmesi gerektiğini biliyoruz. Kadınlar olarak - ki çok mutluyum- burada beraber siyaset yaptığımız, siyasette çok güçlü olan kadınlarla birlikteyiz. Kadınlar ne kadar siyasette olursa, ne kadar eşit temsil konusunda ısrarlı ve inatçı davranırsak ve kadına yönelik şiddetle mücadelede İstanbul Sözleşmesi gibi 6284 sayılı kanun gibi önemli belgelere, önemli metinlere sahip çıkar ve bunları yürürlüğe koyarsak hepimizin canını koruyabiliriz. Bu yüzden bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak İstanbul Sözleşmesi'ni iktidarımızın ilk gününde tekrar imzalayacağız ve yürürlüğe koyacağız. Ama bu yetmez. 6284 sayılı kanunu etkili bir şekilde uygulayacağız, uygulatacağız."
"Kadınların eşit ve saygın yurttaşlar olduğunu kabul etmek zorundayız"
Aile Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı arasında çok büyük bir koordinasyon sorunu olduğunu ifade eden Gökçen, şöyle konuştu;
“Bu koordinasyon sorununu bazı haberlerde birbirinin aleyhine çalışan, birbirinin aleyhine bilgi sızdıran ve bu haberleri yaptıran bazı kişilerin yaptıklarında, davranışlarında görüyoruz. Fakat birileri kendi siyasetlerini kurabilmek için, birbirine karşı aynı partiden de olsalar iç savaşlar veya aynı ittifaktan da olsalar iç savaşlar açarken diğer tarafta kadınların ve çocukların canı korunmuyor. Bu yüzden bu üç Bakanlığın birbiriyle iletişim ve koordinasyon içinde çalışması ve bütün devlet kurumları arasında koordinasyonun arttırılması çok acil bir ihtiyaç. Bunu çok net biliyoruz. Kadınların sadece aile içinde bir birey olarak değil kendi başına kararlarını verebilen, ailenin dışında da var olabilen, kendi yetenekleriyle, kendi geleceğini tasarlama gücüyle hayata devam edebilen kişiler olduğunu, eşit ve saygın yurttaşlar olduğunu kabul etmek zorundayız. Bu yüzden Aile Bakanlığının isminin eşitlik ve kadın bakanlığı olması gerektiğine inanıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu bakanlığın ismini de bu şekilde değiştireceğiz. Sadece ismini değil, devletin bu meseleye bakış açısını değiştireceğiz"
"Hepimiz direnme gücünü birbirimizden alıyoruz"
"Kadının direnişi kadına mirastır. Biz hepimiz direnme gücünü birbirimizden alıyoruz" diyerek sözlerini sürdüren Gökçen, şunları dile getirdi:
"Nahide Opuz'un annesini kaybettiği, annesinin öldürüldüğü, bütün şikayetlere rağmen bu şikayet mekanizmalarının önleme mekanizmalarının tehdide, şantaja karşı acil devreye girmesi gereken mekanizmaların işlememesi sebebiyle bu ülkede bir Opuz cinayeti Nahide Opuz'un annesi öldürülmüştü bir kadın cinayeti işlenmişti. Bu topraklarda çıkan bir İstanbul Sözleşmesi oldu. İstanbul Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ülke Türkiye'ydi. Hepimiz bundan gurur duyuyorduk ve buna AK Parti'li siyasetçiler de dahildi. Buna MHP'li siyasetçiler de dahildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde herkesin oylamasıyla herkesin ayağa kalkıp alkışlamasıyla kabul edilen bir uluslararası sözleşmeden bahsediyoruz.
İçişleri Bakanlığı'nın Plan Bütçe Komisyonu görüşmelerinde çok üzülerek, çok şaşırarak ama gerçekten büyük de bir hayal kırıklığına uğrayarak bir Cumhur İttifakı milletvekilinin şu sözleri söylediğini gördüm: 'Kadınlar kafası bozulduğunda erkekleri evden uzaklaştırıyorlar. Keşke bir aile büyüğüne danışsalar da erkekleri evlerinden kovmak yerine bir şekilde aralarında çözseler.' Bu mantığı bir milletvekili ortaya koyduğunda aynı mantıkla bir kolluk gücü böyle düşündüğünde bir devlet yetkilisi bunu düşündüğünde bir hakim faille empati yaptığında biz bu sorunu çözemeyiz. O yüzden eşitliğe inanmak ve eşitlik için hep beraber kol kola mücadele etmek zorundayız. Tam da bu yüzden İstanbul Sözleşmesi yaşatır ve 6284 sayılı kanunu uygulanması konusunda elimizden geleni, fazlasını yapacağız"