Kırsal Çevre Derneği, 7 kişiden oluşan bilirkişi kurulu tarafından 28 Ekim 2022 yılında hazırlanan Milas İkizköy Akbelen Bilirkişi Raporu’nu inceledi
Kırsal Çevre Derneği, Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy mevkiindeki İkizköylü halkı tarafından korunan Akbelen Orman’ındaki doğa yıkımına ilişkin bilirkişi raporu incelemesinde, doğayı, zeytinlikleri, ormanı korumak için yıllardır mücadele veren yerleşim alanı, tarım toprakları ellerinden alınan köylülerin geleceğinden söz edilmemesine tepki gösterdi NAZ AKMAN- Muğla’nın Milas ilçesi sınırları içinde yer alan kızılçam ormanı yanı sıra orman yapısı içinde akça kesme, kermes meşesi, palamut meşesi, sandal, mersin gibi çok sayıda odunsu bitkilerden oluşan Akbelen Ormanı, içindeki canlı türleriyle beraber her geçen gün ekosistem kaybına uğruyor. Tarım ve Orman Bakanlığınca Akbelen Ormanı, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine kömür temin etmesi için Limak Holdinge bağlı Yeniköy Kemerköy Enerji (YK Enerji) şirketine verildiği dört yılı aşkın süreden bu yana bölgedeki kömür madenlerinin genişletilmesi çalışması nedeniyle istimlak edilerek boşaltılıyor. Köy halkı ve yaşam alanı savunucularının kesim girişimlerine karşı mücadele etme nöbeti ise devam ediyor. Köylü doğayı, zeytinlikleri, ormanı korumak için mücadele etmeye kararlı. “7 bilirkişi de halkı görmemiş, adını bile anmamıştır” Kırsal Çevre Derneği, 7 kişiden oluşan bilirkişi kurulu tarafından 28 Ekim 2022 yılında hazırlanan Milas İkizköy Akbelen Bilirkişi Raporu’nu inceleyerek, doğayı, zeytinlikleri, ormanı korumak için yıllardır mücadele veren yerleşim alanı, tarım toprakları ellerinden alınan köylülerin geleceğinden söz edilmemesine dikkat çekti. Dernek bilirkişi raporunda şirket lehine görüş bildirildiğini de ekleyerek, “En önemlisi raporda, yerleşim alanı tarım toprakları ellerinden alınan köylülerin geleceğinden bir cümle bile söz edilmemiştir. 7 bilirkişi de halkı görmemiş, adını bile anmamıştır. Halkı görmeyen, onun geleceğini düşünmeyen ‘yerli ve milli elektrik’ ne anlama gelir? Linyit kömüründen elde edilecek elektriği yerli ve milli kabul ediyor ormanı tarım arazisini ve köylüyü yerli ve milli görmüyor” denildi. “Orman ekosistemi tarım alanlarının da güvencesidir” İncelemede ayrıca 2018 yılında alanda yapılan çalışma ve eldeki fotoğraflara dayanarak kömür çıkarılmış olan kilometrelerce uzunluğunda, yüzlerce metre genişliğinde ve onlarca metre derinliğindeki devasa çukurların hiçbir iyileştirme çalışması yapılmadan olduğu gibi durduğuna işaret edildi. Derneğin söz konusu incelemesinde öncelikle orman yapısına ilişkin sarf edilen “orman ve toprak muhafaza karakteri taşıdığı’ ‘ll. Bonitet olduğu’ 1-4m derinlikte toprak yapısında, 10cm ile 50cm çapındaki kızılçam ormanı olduğu ve bu yapıdaki ormanın ağaç ve ağaççıklarını kesip alması sonucunda idarenin zararının olmadığı, yalnızca 19 yıllık servet artım kaybı olduğu” ifadesi “ormanın ağaç ve odundan ibaret olarak görülmesi” şeklinde eleştirildi. Bilirkişi raporunda söz konusu orman alanı “İzin talep edilen alanın milli park alanı, muhafaza ormanı, korunması gereken nadir ekosistem alanı olmaması, üretilecek linyit kömürünün değerlendirilmesinin; rehabilitasyon projesinde R.86541 ruhsat nolu sahanın tamamını ve ruhsat süresinin bitim zamanına göre yeniden denetlenebilir iş ve zaman çizelgesinin hazırlanması koşulu ile orman izninin kamu yararına uygun olduğu kanaatindeyim” görüşü dile getirilmişti. Ormanının ağaç, ağaççık, otsu bitki, mantar, liken, hayvan, böcek, kuş ve mikroorganizmalarının oluşturduğu canlı bir sistem (ekosistem) olarak görülmediğine işaret eden Dernek, “Ormanı ağaç topluluğu olarak görmek yanlış ve sığ bir yaklaşımdır. Orman ekosistemi; oksijen üretmesi, hava kalitesini iyileştirmesi, rüzgârın ve güneş ışınlarının olumsuz etkisini azaltması, karbon tutması, toprağı koruması, yağış sularının düzenlenmesi bağlamında toplumun ve insanlığın ortak varlığıdır. O nedenle orman ekosisteminin varlığı üstün kamu yararıdır. Aynı zamanda komşusu olan tarım alanlarının da güvencesidir. Orman ekosisteminin yok edilmesiyle birlikte beslenme ve barınma alanları kalmayan hayvanlar da yok olacaktır. 2018 yılında alanda yaptığımız incelemelerimize ve eldeki fotoğraflara dayanarak söyleyebiliriz ki; kömür çıkarılmış olan kilometrelerce uzunluğunda, yüzlerce metre genişliğinde ve onlarca metre derinliğinde devasa çukurlar hiçbir iyileştirme çalışması yapılmadan olduğu gibi durmaktadır. Orman alanında önceden verilen izinlerin süresi bittiğinde; alanı rehabilite edip yeniden ormanlaştırmayan başka bir deyişle sözleşmeye aykırı davranmış olan şirkete neden yeni bir alanda izin veriliyor? Üstelik izni iptal edilen alandan sonra 3.616.305m2 orman alanı izni verildiği anlaşılıyor. Bu yetmezmiş gibi ise günümüzde 78 hektar daha orman izni verilmiştir” denildi. Kül barajı çevresinde ağaçların kuruması, mantar zararları ve barajdaki betonlaşma 7 kişiden oluşan bilirkişi kurulunun her birinin ayrı olarak hazırladığı görülen raporların ortak özelliğinin birçok etmeni göz ardı etmesi, şirketin daha önce alıp işlettiği maden alanlarındaki uygulamasının ne durumda olduğuna değinmemesi, bundan sonraki dönemde tahsis edilecek (özgülenecek) alanlarının göz önünde bulundurulmamasını eleştiren dernek, rapordaki “Yeniköy-Kemerköy Termik Santralleri 30 yılı aşkın süredir faaliyetlerini sürdürdüğünü, aynı şekilde madencilik faaliyetlerini devam ettirdiğini, bugüne kadar bu faaliyetler nedeniyle çevre, sağlık, halk sağlığı, doğal hayatın korunması yönlerinden hiçbir sorun yaşanmadığını yöre halkı ve davacı dernek zarar görmediğini, menfaatlerini ihlal etmediğini,….” ifadelerine ilişkin ise şöyle tespitlerde bulundu: “Bu halkı ve mahkemeyi yanıltmaya yönelik gerçek dışı bilgilere dayanan bir kurgudur. Prof. Dr. Doğan Kantarcı yaptığı bilimsel araştırmada; kömür madenciliği ve Yatağan Termik Santrali faaliyetleri sonucunda çevredeki ormanların ve zeytinliklerin zarar gördüğünü, yaratığı hava kirliliği ile halk sağlığını tehdit ettiğini ortaya koymuştur. Bu bilimsel çalışma Yatağan Orman İşletmesi’nde Kızılçam ve Fıstık Çamı Ormanları ile Orman Köylerinin Devamlılığı Konusunda Ekolojik Değerlendirme adıyla yayımlanmıştır. Derneğimiz tarafından 2018 yılında hazırlanan Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan Termik santralleri ve kömür işletmeciliğine ilişkin raporda; termik santralin kül barajı ve atıksu barajlarının durumu fotoğraflarla yansıtılmıştır. Kül barajının çevresindeki ormanın ağaçlarındaki kurumalar, mantar zararları ve barajdaki betonlaşma gözle görülür biçimde ve çok geniş alanları kaplamaktadır. Öte yandan atıksu barajı olarak nitelendirilen suyun ne denli zararlı olduğunu kuruyan kızılçamlardan ve suya temas ederek ölmüş böcek/sinek miktarından anlamak mümkündür.” Kızılçam orman ekosistemi yok edilerek zeytin ve çam fıstığı dikildi! Derneğin yapmış olduğu dikkat çekici tespitlerden bir diğeri ise rapordaki rehabilitasyon çalışmalarıyla habitat ve popülasyon kaybının kısa sürede geri kazanılmasına yönelik iddia oldu. Raporda buna ilişkin “Davalı şirketin daha önce çalıştığı ve işletme faaliyetlerinin bittiği alanları rehabilitasyon projeleri ile zeytinlik alanlar ve çam fıstığı alanları şeklinde ekolojik yapıya kazandırdığı görülmektedir.” …. “Rehabilitasyon/Biyorestorasyon çalışmaları yapıldığı taktirde faaliyet sonucu kaybolan habitat ve popülasyon kaybı kısa sürede geri kazanılabileceği çevredeki diğer orman ekosistemleri ile tekrar ekolojik bütünlük şekline gelebilecek olması ve mevcut durumda maden ruhsat alanı içinde bulunan alanın yasal olarak maden işletmesinde bir sakınca olmadığı…” görüşü dile getirilmiş. Dernek buna karşın, “Kızılçam orman ekosistemini toprağıyla birlikte yok ettikten sonra, rehabilitasyon yapıyorum diyerek zeytin ve çam fıstığı (böyle bir ağaç türü yoktur. Fıstık çamı adlı bir tür vardır) dikmek ‘ekoloik yapıya kazandırmak’ (ne demekse?) ekosistemi yeniden oluşturmak anlamına gelmez. Bu söylem tam bir çarpıtmadır. Alabalık üretilen temiz ve soğuk tatlısu kaynağını doldurup yerine ahır yapmak neyse; kızılçam ormanını yok edip zeytinlik yapmak aynı şeydir. Kızılçam ormanı yok edilip yerine kültür bitkisi olan zeytin dikilmesini öngörüp, ‘popülasyon kaybı kısa sürede geri kazanabileceği’ görüşünü savunmak akıllara durgunluk verecek denli bilimdışıdır. Rapor sahibi bütün bu bilimdışı görüşlerin sonucunda ‘maden işletilmesinde bir sakınca olmadığını ve ilgili tüm kurumlardan resmi izinlerin alınmış olduğu, kamu yararı nedenleri ile dava konusu işlemin uygun olduğu düşünülmektedir’ yorumunu yapmıştır. Böyle bir görüşü ancak şirketin sözcüsü dile getirir. Belirtmekte yarar var; Milas Orman İşletme Müdürlüğü Karacahisar Orman İşletme Şefliğinin 67 nolu bölmesi 107 nolu Kızılçam Gen Koruma Ormanıdır. Sanırım özel nitelikli orman yoktur diyenler bu ormanı görmezden gelmiştir” tespitinde bulundu.
Editör: Ahmet Ertüm