Can PULAK Nerelerden nerelere savurduk Türkiye’yi.. Doğru dürüst yönetilemedik bir türlü. Bizi yönetmek üzere parti kuranlar, hazineden de yardım alarak, milleti birbirine düşürdü...

Can PULAK Nerelerden nerelere savurduk Türkiye’yi.. Doğru dürüst yönetilemedik bir türlü. Bizi yönetmek üzere parti kuranlar, hazineden de yardım alarak, milleti birbirine düşürdüler. Kimi aklına eseni yaptı, kimi oy alabilmek için taviz üstüne taviz verdi Anayasa ve yasalardan. Siyasetçilerin yaptıkları kavgalardan, bizim üstümüze oynadıkları oyunlardan, dini siyasete alet etmelerinden yorulduk artık. Biz yorulduk ama siyasetçi yorulmuyor bir türlü. Taktik, oyun, tezgah, yalan, iftira, yolsuzluk ve usulsüzlük bitecek gibi değil. Seçimle düzelir sanıyoruz ama, kafalar aynı kafa oldukça bırakın düzelmeyi, daha da geriye gidiyoruz. Siyaseti bir meslek haline getirdiler. Onlara öyle imtiyazlar tanıdılar ki, yeme de yanında yat. Bol maaş, sekreter,danışman,araç ve telefon masrafları, ofisler, kıyak emeklilik, özel ve devlet hastanelerinde tüm aileye bedava tedavi, kırmızı pasaport, konukevleri, hangi birini sayayım ki..? İş mebus seçilmekte, bir kere seçildin mi, milletin parasıyla tüm sülaleyi kurtarıyorsun. Yarın bir kanun çıkarıp, (milletvekillerine katıldıkları oturum başı 1000 lira vereceğiz. Herkes kendi işinde çalışıp hayatını kazanacak. Tüm imtiyazları kaldırıyoruz) desek, milletvekili adayı bulamayız. 100’ün üzerinde siyasi partimiz var. Bunun 36’sı seçimlere katılabiliyor. Son seçimde 20 bin civarında milletvekili adayı vardı. Avantaj, menfaat ve gelir çok olunca, aday da çoğalıyor işte. Oysa bu kadar partiye ne gerek var? Koca Amerika’ya 2 parti yetiyor da artıyor bile. Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Seçimin eşit şartlarda yapılmamasına, hepimizi aptal yerine koymalarına, aklımızla oynamalarına, siyahı beyaz göstermelerine gerçekten üzülüyorum. Siyaseti futbol kulübüne, devleti şirkete çevirdiler. Dikkat edin her şey özelleşiyor, millet taraftar haline getirilip ötekileştiriliyor. Benim paramla hem de çok pahalıya yapılan işleri övünerek anlatmıyorlar mı, ne diyeceğini şaşırıyor insan. Tabii yapacaksın kardeşim, seni orada 21 yıl keyifle otur, aklına eseni yap diye desteklemediler ki.. Köprüler, barajlar, havaalanları, hastaneler, altüst geçitler, duble yollar yapıldı ama, yargı yaralandı, ordu hırpalandı, devletin iyi yetişmiş personeli kapıya konuldu. Hepsinden önemlisi kutsal dinimiz siyasete alet edilerek, Anayasa ihlal edildi. İyi yapılanlarla kötü yapılanları yan yana koydun mu, güzel Türkiye’mize verdiğimiz zarar kolayca anlaşılır. İyi yapılanları görmeyecek kadar kör değiliz. Ama bunların sürekli başımıza kakılmasına ve böyle yapılarak şikayetlerimizin cılızlaştırılmasına kızıyoruz doğrusu. Gırtlağımıza kadar borçtayız, seçim dolayısıyla olmayan paramızı bile dağıttık. Maaşlar ve asgari ücret yine artıyor, erken emeklilik ve bayram ikramiyesi geliyor. Emeklilere müjde, ev hanımlarına maaş gırla gidiyor. Bunu sadece iktidar değil, muhalefet de yapıyor. Nereden geliyor bu değirmenin suyu? Üstelik şu birkaç ay içinde 200 binden fazla personeli de devlet kadrolarına katarak mevcudu çok ama çok şişirdik. Neyse pişmiş aşa su katmayalım, moralleri bozmayalım diyoruz ama, siyasetçiler durmuyor ki.. Cumhur ittifakı da hata üstüne hata yapıyor, millet ittifakı da.. Meral hanım (Kemal beyle olmaz, başka bir aday çıkaralım) dedi diye kıyametler koptu. Kemal bey düzgün, beyefendi, devlet adabını ve usulleri bilen bir siyasetçi. Herkesi kucaklamaya çalıştı, eski Tayyip’çileri bile etrafına topladı. Ama bütün bunlar yetmedi. Kirlenen siyasette bu seviyeli ölçüler geçerli değil ki günümüzde.. Ya Cumhur ittifakına ne demeli? Montajlarla, sahte ve düzmece iftiralarla çamur atmaya kalktılar Kılıçdaroğlu’na. Teröristlerle işbirliği yapıyormuş, İmralı’dan ve Kandil’den mesaj alıyormuş. Çok utandım bu yalanlardan ve elbetteki bu yalanlarla kazanılacak seçimlere de saygım kalmadı. Üstelik bu yalanlara ve montajlara tenezzül edenler, sabıkası herkesin malümu olan HÜDA-PAR’ı da kanatlarının altına alıp Meclis’e soktular. Yetmedi Meclis’te yumrukladıkları Sinan Ogan’ı bile yanlarına çektiler. Bakalım Bahçeli ne diyecek bu işe.. Eşit şartlarda yapılmayan bir seçim, devletin tüm imkanlarını kullanan bir iktidar, miting meydanlarında nutuk atan bir İçişleri ve Adalet Bakanı, İstanbul ve Ankara Belediye Başkanları… Öyle bir seçim yaşıyoruz ki,Allah tekrarından Türkiye’yi korusun. Çok isterdim Mehmet Haberal’ın, Yılmaz Büyükerşen’in, İlhan Kesici’nin millet ittifakının Cumhurbaşkanı adayları arasında olmalarını. Bunu birkaç kez yazmıştım da. Hatta olmazsa bir kadın Cumhurbaşkanı adayımız olsun bile demiştim. Ama olmadı işte. Olmayınca, ilk seçimde olduğu gibi yine Kılıçdaroğlu’na vereceğim oyumu. Seçilemeyeceğini bile bile yine ona vereceğim.