Nur Sürer, "Yeni Bir Gün" dizisiyle ekranlara dönüyor Nur Sürer, "Yeni Bir Gün" dizisiyle ekranlara dönüyor
Haber: Deniz Ali Tatar Bugün 19 Mayıs! Bugün Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak ülkemizde kutlanıyor. 15-21 Mayıs haftası ise bu yıl ‘Gençlik Haftası’ olarak belirlenirken, bu kapsamda çeşitli etkinlikler de düzenleniyor. Belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının, okulların ve üniversitelerin düzenlediği kültürel ve sportif etkinliklerle her yıl kutlanan 19 Mayıs denince, akla ilk olarak gençler geliyor. Peki, 2023 yılında ülkemizdeki gençlik nereye doğru gidiyor? Çetin geçen seçim ortamında, gençler gelecekleri konusunda ne kadar kaygılı? Gençlerin son dönemde yaşadıkları kaygıları ve 19 Mayıs’ta gençlerin ruh halleri üzerine; Sosyolog Erkan Saka, Psikoterapi Uzmanı Semih Dikkatli ve Psikiyatrist Veysi Çeri, 24 Saat’e değerlendirmelerde bulundu. [caption id="attachment_297430" align="aligncenter" width="1081"] Fotoğraf: AA[/caption] Saka: “Gençler, hayata daha farklı devam edebilmenin yollarını arıyor” Devletin bir ‘gençlik politikası’ olmadığından bahseden Sosyolog Erkan Saka, bu sorunun sürekli olarak devam ettiğinden bahsetti. Hayat pahalığının gençleri büyük zorluğa soktuğuna değinen Saka: “Bilinçli ve koordineli bir şekilde bazı politikaların geliştirilmesi lazım. Gelecek planlı açısından da Türkiye’de aslında önemli bir orana sahip gençler. Ama hiçbir zaman çok iyi planlar yapmaları konusunda bir ortam hazırlanmadı. Gündelik hayat pahalığında da gençlerin yollarını bulacak ve onlara rehberlik edecek unsurların eksikliğini de görüyoruz. Bu açıdan makro planlar, gençlere rehberlik etmesi açısından da önemli. Ancak özellikle son iki yılda, gençlerin en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığını ve bunun epey zorlaştığını görüyoruz.” diyerek anlattı. Gençler için en önemli konulardan bir tanesinin ‘eğitim’ olduğunu belirten Saka: “Gençlerin üniversite hayatında da çok daralmış olduklarını ve kuraklaşmış durumun yaşandığını görüyoruz. Ve bu da alarm sinyallerinin geldiğine bir işaret aslında. Bu nedenle gelecek kaygısı yaşayan ve geleceğini görmekte zorlanan gençlik kitleleri, şanslarını gittikçe yurtdışında aramaya başladılar. Bana da çok doğal geliyor bu durum hem iş olarak hem eğitim ve bunların ötesinde yaşam alanı açısından daha rahat yaşamanın peşindeler. Hayata daha farklı devam edebilmenin yollarını arıyor gençler.” diyerek sözlerine ekledi. Dikkatli: “Gençler için umut dilinin önemli olduğunu düşünüyorum” Psikiyatri & Psikoterapi Uzmanı Dr. Semih Dikkatli, ülkemizin içinde bulunduğu son ekonomik ve siyasi durumdan önce uzun süredir ortaya çıkan sorunların gençleri etkilediğini söyledi. Uzman Dikkatli şöyle devam etti: “Ahlaki çöküntü, kültürel yozlaşma ve din kavramının kötüye kullanımı, liyakat sorunu gibi sorunlar gençler üzerinde ciddi olumsuzluklara neden oldu. Bu nedenle uyuşturucu kullanımı çok yaygınlaştı. Ayrıca tecavüz, cinayet başta olmak üzere birçok suç gençler arasında yaygınlaştı. Son olarak ortaya çıkan ekonomik çöküntü ile birlikte fuhuş ciddi oranlara ulaştı. Devletin yeterince yurt imkânı sağlamaması, artan kiralarla birlikte gençler tarikat ve cemaat yurtlarına mahkum edildi.” diyerek anlattı. Yoğun geçen seçim döneminde de ortaya çıkan iktidar tablosunun gençlerin büyük bölümünde bir hayal kırıklığı yarattığına işaret eden Dikkatli: “Son tablo, gençlerin umutlarının iyice tükenmesine neden oldu. Şu anda gençlerin büyük bir kısmında saydığım bu nedenlerle, alkol ve madde bağımlılıkları, kumar sorunu, depresyon ve kaygı bozuklukları gibi psikiyatrik sorunlarda yaygın hale geldi. Bu nedenle gençler için umut dilinin önemli olduğunu ve biz orta yaş grubunun ülke adına sorumluluk alarak gençler ve gelecekleri için mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum.” diye ekledi. [caption id="attachment_297431" align="alignnone" width="2560"] Fotoğraf: Unsplash[/caption] Çeri: “Gençlere bir yol açılması lazım, ciddi bir ‘umutsuzluk’ var”              Gençlerin çoğunun mesleklerden bile umutsuz olmaya başladığını öne süren Çocuk ve Genç Psikiyatristi Doç. Dr. Veysi Çeri, gençlerin gelecekle bağ kuramamaya başladıklarını söyledi. Çeri sözlerine şu şekilde devam etti: “Gençler ‘doktor olsam ne olacak’, ‘öğretmen olsam ne olacak’ diye sormaya başladı. Ne ‘araba’ alabileceklerini ne de ‘ev’ alabileceklerini düşünmüyorlar artık. Ciddi bir ‘umutsuzluk’ hatta ‘haklı’ bir umutsuzluk içerisindeler. Bize gelen her 10 gençten 7’si, gelecekle ilgili ‘ne yapsam da boş’ deme eğiliminde. İşin daha da kötüsü, biz bunları söyleyen gençlere bir şey sunamıyoruz. Bir yandan gençler, sosyal medyada çok vakit geçiriyorlar. Ve orada yaşam tarzlarını paylaşan kişilere şahitlik ediyorlar. Aradaki uçurumu fark etmeleri ve geleceğe dair belirsizlik, gençlerin yoğun bir stres altında olduklarını da gösteriyor. Bizim bu durumu bir an önce ortadan kaldırmamız gerekiyor. Gençlere, eğer ki çabalarlarsa, mücadele ederlerse ve çalışırlarsa güzel bir geleceğin onları beklediğine inandırmamız gerekli. En azından zorlanmayacakları ve sıkıntılı olmayan bir geleceğin onları beklediğini göstermeliyiz.” Çocuklara gelecekte neleri olduğunu sorduklarında ‘bahçeli ev’ ya da ‘villa’ isteyenlerin çoğunlukta olduğunu belirten Çeri, gençlerin bu hayallerden tamamen uzaklaştığını söyledi. Çeri: “Daha önce doktor olma hayali olan genç görüyor ki doktorlar; özlük haklarının görülmemesinden, şiddete uğramaktan ve maaşlardan şikayetçi. Tabi bu yüzden de doktor olmak istemiyor. Böylece gençlerin gelecekte çalışma hevesleri de kalmıyor. Gençler için önemli olan, geleceğe dair öngörülerinin, umutlarının, iz düşümlerinin ve beklentilerinin gerçekleşebilir olması. Asıl tehlikeli olan bu ve geleceğe dair bir motiveleri yok. Gençler yapıları gereği, her zaman geleceğe endekslidirler. Sürekli gelecek üzerinden kendilerini ve durumlarını konumlandırırlar.” diye belirtiyor. Geleceğe dair gençlerin daha umutlu olmaları için yapılabilecekleri de söyleyen Çeri: “Bazı meslek sahiplerinin yeniden saygın hale getirilmesi gerekiyor. Sadece ekonomik anlamda değil, saygı görmek de gençler için önemli bir unsur. Gençlere ezelden beri ‘zengin olmak’ empoze ediliyor, kolay yoldan para kazanma yolları gösterilmeye çalışılıyor. Ama böyle bir durum yok. Gençler de görünce anlıyor, kolay yoldan zengin olmak da hiç kolay değil. Bu da tabi depresyonu getiriyor.” diye ekledi. [caption id="attachment_297436" align="aligncenter" width="864"] Fotoğraf: Unsplash[/caption] Gençlerin sıkça depresyona girdiklerini söyleyen Çeri: “Son araştırmalara bakıldığında, özellikle pandeminin de etkisiyle, gençlerde depresyonun 4-5 kat arttığını görebiliyoruz. Eskiden %6 civarında olan oran, %25 lere sıçradı. Gelişmekte olan ülkelerde ekonomik krizler ve geleceğe dair umutsuz oluş, maalesef gençlerin kaygısını ve öfkesini daha da arttırıyor. Bu da korkarım ki önümüzdeki yıllarda, uyuşturucu ya da kumar gibi bağımlılıkları beraberinde getirip intiharları arttıracak.” dedi. Türkiye’de genç intiharlara dair, sağlıklı bir istatistik olmadığını ve buna dair gelişmiş ülkelerde bir çalışma yapıldığını anlatan Çeri: “Gelişmiş birçok ülkede, intiharı engelleme hatları oluşturulmaya başlandı. Bir numara var, onu arıyorsunuz ve size bir psikolog yönlendiriyorlar. Ve bu hatların, intiharı önlemede faydalı olduğu da biliniyor. Mesela Google da bu konuda bir çalışma başlattı. Arama çubuğuna ‘intihar’ diye yazarsanız, önünüze bir telefon hattı çıkıyor ve bu hattan yardımcı oluyorlar. Gençleri topluma kazandırmak için bu tarz önlemlerin bir an önce alınması gerektiğine inanıyorum.” diyerek konuyu özetledi.