İSTANBUL (AA) - Medicana International İstanbul Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ozan Akıncı, safra kesesi taşlarının özellikle fazla kilo, obezite ve genetik faktörlere bağlı olarak yetişkinlerin yüzde 10'unda görüldüğünü bildirdi.

Şahbaz: Diyabetle mücadelede somut ve sürdürülebilir adımlar atılmalı Şahbaz: Diyabetle mücadelede somut ve sürdürülebilir adımlar atılmalı

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Akıncı, safra kesesi taşlarının, safra kesesi içinde oluşan, genellikle kolesterol, bilirubin, safra tuzları ve kalsiyumdan oluşan sert, çakıl taşı benzeri, katılaşmış safra tortuları olduğunu belirtti.

Akıncı, genellikle fazla kilo, obezite, genetik özellikler ve diyet içeriğine bağlı olarak safra taşları gelişebildiğini aktararak, "Toplumumuzda yağlı, kızartma türü yiyecekler çok fazla tüketildiğinden safra taşlarının sıklığı da artmaktadır. Safra sıvısının bir parçası olan kolesterol diyetle fazla miktarda alınırsa bu durum taş gelişimini tetikleyecektir. Safra taşlarının bir diğer nedeni ise safra kesesinin tam olarak boşalamamasıdır. Erişkin bireylerin yaklaşık yüzde 10'unda safra taşları bulunuyor. Safra taşları 40 yaş üzeri, obezite, şeker hastalığı ve yüksek kolesterolü olan, ailesinde safra taşı öyküsü bulunan, kontrolsüz diyet yaparak ani kilo kaybı yaşayan bireylerde daha sık görülmektedir." ifadelerini kullandı.

Karnın sağ üst veya orta üst bölümünde ağrı, karında şişkinlik, bulantı, kusma, sağ omuzda ve kürek kemiğinde ağrı, ciltte ve gözlerde sarılık gibi belirtilerin safra taşına işaret ettiğini kaydeden Akıncı, safra kesesi taşlarında ağrı genellikle yağlı, kızartmalı bir yemek öğününden sonra ortaya çıktığını ve şikayetlerin birkaç saat veya günlerce sürebildiğinin bilgisini paylaştı.

- "5 milimetrenin üzerindeki semptomatik safra taşlarında tedavi ameliyatla mümkündür"

Akıncı, safra kesesi taşlarında kesin tedavi yönteminin ameliyat olduğuna vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Ameliyatla safra kesesinin tamamı çıkarılmaktadır. Dünyada uygulanan altın standart yöntem 'laparoskopik kolesistektomi' yani kapalı safra kesesi ameliyatıdır. Laparoskopik kolesistektomi, karından 3 ya da 4 adet küçük delikten girilerek, kamera eşliğinde yapılır ve ortalama 30-60 dakika süren bir işlemdir. Ameliyatın kapalı yöntemle yapılması sayesinde daha az ağrı olmakta ve hastalar daha erken normal yaşamlarına dönebilmektedir. Laparoskopik kolesistektomi sonrası herhangi bir komplikasyon yaşanmaması halinde hastalar ameliyat sonrası birinci günde taburcu edilir. Bazen henüz 2-3 mm çapta olan safra taşlarına yönelik ise öncelikle ilaç tedavisi (ursodeoksikolik asit) ve diyet uygulanır. Tedavi sonrası taşların kaybolması halinde ise operasyona gerek kalmamaktadır. Ancak 5 milimetrenin üzerindeki semptomatik safra taşlarında tedavi ameliyatla mümkündür."

Safra kesesinin yokluğu herhangi ciddi bir probleme yol açmayacağının altını çizen Akıncı, safra kesesinin alınması vücudun işleyişini, besinlerin sindirim sürecini bozmayacağını bildirdi.

Akıncı, "Sindirim sıvısı olan safra, karaciğerden bağırsağa akışını sürdürmeye devam eder. Yalnızca ameliyat sonrası ilk 4 hafta vücudun adaptasyon süreci olacağından bu dönemde yağda kızarmış gıda veya yumurta sarısı gibi yüksek kolesterollü gıda tüketmemeye özen gösterilmelidir." uyarısında bulundu.

Kaynak: aa