Merkez Bankası'nın 2025 programı belli oldu Merkez Bankası'nın 2025 programı belli oldu

Gürpınar’daki tüm suyun, VASKİ’nin Van kent merkezine getirmesi nedeniyle ilçedeki balık çiftlikleri kapanma noktasında… Yerel yönetici ve bir çiftlik sahibi, susuzluk nedeniyle üretimin düştüğü, bölgede tarım ve hayvancılığın da zarar gördüğüne dikkat çekip yasalara göre bir yerden çıkan suyun tamamının başka yere götürülemeyeceğinin altını çizdi

MUHİTTİN BOTAN / VAN Van’ın Gürpınar ilçesi, yoğun su kaynakları sebebiyle bu adı almıştır. Çıkan su kaynaklarıyla nam salan Gürpınar, şimdilerde sudan kaynaklı ciddi sorunlar ile karşı karşıya. Van kent merkezi ve kimi ilçelerin suyunu karşılayan Bulakbaşı suyunun azalması nedeniyle Van Su Kanalizasyon İşletmesi (VASKİ), Bulakbaşı’ndan çıkan suyun tamamını, borularla Van kent merkezine taşımaya başladı. Daha önce Bulakbaşı’ndaki suyun bir kısmı, Van’ın su ihtiyacını karşılarken, geriye kalan kısmı da ilçe sakinleri tarafından kullanılıyordu. Bulakbaşı suyunu kimileri bağ ve bahçelerinde kullanırken, kimileri de o güzergâhta tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor, azımsanmayacak bir kesim de söz konusu su ile balık üretme çiftliği işletiyordu. İlçedeki çok sayıda balık üretim çiftliğinin neredeyse tamamı, Bulakbaşı’ndan gelen suyu kullanıyor. İlçenin 5 büyük balık çiftliğinde yıllık yaklaşık bin ton balık üretimi yapılıyor. Bu çiftliklerde üretilen balıkların bir kısmı, Van’da tüketilirken, geriye kalanı da bölgeye satılıyor. Konuyla ilgili Değirmendüzü Mahalle Muhtarı Garbi Tanış ve balık üretim çiftliği olan Reşat Yılmaz ile konuştuk. [caption id="attachment_267045" align="alignright" width="462"] Değirmendüzü Mahalle Muhtarı Garbi Tanış[/caption] Sadece balık çiftlikleri değil tarım ve hayvancılık da olumsuz etkilenmekte… Değirmendüzü Mahalle Muhtarı Garbi Tanış, Bulakbaşı’ndan çıkan suyun tamamının alınmasının büyük bir haksızlık olduğunu, bu su üzerinde irili ufaklı çok sayıda balık tesisi bulunduğunu belirtip “Bunlardan 5 tanesi büyük balık çiftliğidir. Bu çiftliklerin yıllık üretim kapasiteleri yaklaşık bin tondur. Suyun kesilmemesi durumunda bu kapasitenin daha da artabilir. Çünkü balık üretim tesislerimiz gelişmeye son derece elverişli çiftliklerdir” dedi. Suyun tamamının VASKİ tarafından Van Kent merkezine taşınması neticesinde sadece balık üretim çiftliklerinin değil, tarım ve hayvancılığın da olumsuz etkileneceğine dikkat çeken Tanış, şunları söyledi: “O güzergâhta çok sayıda insan, tarım ve hayvancılık ile uğraşmakta. Suyun kesilmesi ile birlikte başka yerden su temin edemeyeceklerinden tarım ve hayvancılığı bırakmak durumunda kalabilirler. Sadece bu da değil, ilçemiz bağ ve bahçeleri ile meşhur bir yerdir. Binlerce yıllık bağ ve bahçelerimiz var. Bilindiği üzere suyun geçtiği yerde hayat vardır. Şimdi suyun kesilmesi ile birlikte suyun geçtiği güzergâhta adeta can damarımız kesilecek. Bağ ve bahçeler kuruyacak, tarım ve hayvancılık büyük darbe alacak, balık üretim çiftliklerimiz bir bir kapanacak. Böylelikle ilçe ekonomimiz büyük bir darbe alacak, çok sayıda insanımız da işsiz aşsız kalacaklar.” “Yanlış ve kanunsuz uygulamalarla, ilçemiz üretimden düşürülmemeli” Van kent merkezinin su ihtiyacının karşılanmasına bir itirazlarının olmadığını, ancak bir yerin ihtiyacı karşılanırken başka insanların mağdur edilmemesi gerektiğinin altını çizen Tanış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim itirazımız da tam olarak buraya. Bir mağduriyeti giderirken, başka mağduriyetlere yol açmak yanlış bir uygulama. Kaldı ki, buradaki insanlar tamamen yasal bir iş yapmakta, vergilerini vermekte, sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirerek borçlarını ödemekteler. Ancak VASKİ’nin de sözleşmeye uyması gerekmektedir. Çünkü hiç kimse kanunların üstünde değil. İlçemizde tarım ve hayvancılık, temel üretim alanları. Yanlış ve kanunsuz uygulamalarla, ilçemiz üretimden düşürülmemeli. Yasaların uygulanması durumunda tüm sorunlara çözüm bulunabilir. Balık tesislerimizin yanı sıra tarım ve hayvancılık ile uğraşan insanlarımızın ellerinden bu işlerinin alınması durumunda mecburen kent merkezine göç etmek durumunda kalacaklar. Orada da yapabilecekleri bir işleri yok. Bizim istediğimiz, yasalarla koruma altına alınan haklarımızı kullanmak. Eğer yasalar bize, ‘Siz o sudan yararlanamazsınız’ diyorsa, bir itirazımız olmaz. Ancak yasalar böyle demiyor. Bundan dolayı da yasalarla koruma altına alınan haklarımızın sonuna kadar takipçisi olacağız.” [caption id="attachment_267051" align="alignright" width="297"] Balık üretim çiftliği olan Reşat Yılmaz[/caption] DSİ ile 2031 yılına kadar sözleşme imzaladı… Bulakbaşı suyu üzerinde balık üretim çiftliği olan Reşat Yılmaz, balık üretim çiftliği kurma kararıyla çok zor ve zahmetli bir yola çıktığını aktarıp üretime geçiş sürecini şöyle anlattı: “Bahsettiğim zor ve zahmetli yol, üretim ile alakalı değil. Gerekli izinleri alabilmek için yıllarca mücadele ettim. Sonunda gerekli izinleri alıp bürokratik engelleri aştıktan sonra DSİ ile 2031 yılına kadar sözleşme imzaladık. Çocuklarım ve eşim ile birlikte zamanımızın tamamını balık çiftliğimize harcadık ve ilçede farklı nitelikte bir balık üretim çiftliği kurduk. Bizim çiftliğimiz ilçedeki diğer balık üretim çiftliklerinden farklı. Ürettiğimiz balıklar elbette ki yüzde yüz organik değil, ama yarı yarıya organik. Havuzlarımızdan sadece biri beton. O, yavrular için. Ki, böyle olması da gerekiyordu. Diğer havuzlarımızın tamamı, topraktan ve doğal. Bunun için balıklarımızın tadı daha değişik ve güzel. Yaklaşık 1 kilometre uzunluğunda çiftlik kurduk, çiftliğin üzerinde bir de restorantımız var. Yan tarafında devasa büyüklükte bir bahçeyi oturma alanı haline getirdik. İnsanların kentin kalabalığından kaçarak gelip oturabilecekleri, aileleri ile güzel bir hafta sonu geçirebilecekleri bir ortam yarattık. Sadece buraya gelen müşterilerimiz değil, başka illerden de balıklarımıza yoğun bir ilgi var. Bu yıl yıllık üretim kapasitemiz 150 ton idi, ancak biz bunu daha da artırmayı düşünüyoruz çünkü bu potansiyelimiz var.” “VASKİ kanunsuz bir şekilde suyumuzu kesiyor” Suyun kesilmesi üzerine ailesiyle birlikte her şeylerini yatırdıkları balık çiftliğindeki balıkların oksijensiz kalıp can çekişmeye başladığına değinen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “O görüntüleri unutamıyorum. Balıklarım can çekişiyor ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Alelacele yetkililer ile görüşmeye çalıştık, ancak muhatap bulamadık. Bulakbaşına gittik, bizim tarafa bir damla suyun bile gelmesine müsaade etmediklerini gördüm. Beynimden vurulmuşa döndüm. Çok ciddi bir kanunsuzluk ve keyfi uygulama var. Balık çiftliğimiz, ne yazık ki VASKİ’nin kanunsuz yaklaşımları sonucunda yok olma ile karşı karşıya. 2031 yılına kadar sözleşmemiz olmasına rağmen sözleşmeyi hiçe sayarak suyumuzu kesiyor. İnanılmaz düzeyde zararım oldu, balıklarım ölmeye başladı. En önemlisi de anaç balıklarımın önemli bir kısmını kaybettim. Vali Bey çiftliğimizi ziyaret ettiğinde kendisine durumu izah ettim. Haklı olduğumu, VASKİ Genel Müdürü ile konuşup halledeceğini söyledi. Ancak Vali Bey, buradan alınınca, hukuksuzluk devam etti.” Bulakbaşı’ndan çıkan su üzerinde daha önce 40 değirmen bulunduğu anımsatan Yılmaz, suyun Van’a gönderilmesiyle değirmenlerin faaliyetten düştüğünü balık çiftliklerinin de aynı akıbetle karşı karşıya olduğunu iddia etti. Van kent merkezinin içme suyu ihtiyacının karşılanmasına itirazları olmadığını belirten Yılmaz, “İtiraz ettiğimiz nokta, görmezden gelinmemiz ve yok sayılmamızdır. Van’a gidene kadar yol üzerinde bulunan diğer yerleşim yerleri de bu sudan yararlanıyor. En azından belli bir dengeyi esas alsınlar. Ama bunu yapmıyorlar. Başka yerlerden çıkan suya dokunmazlarken, buradan çıkan suyun tamamını alıyor ve ilçemizi susuz bırakıyorlar” itirazında bulundu.

Editör: Ahmet Ertüm