Yasemin Dikici - Van
Kadın erkek eşitliğinin teoriden pratiğe geçirilmesinde öncü kuruluşlardan biri olan mahalle muhtarlığı. Muhtarlık, 19. yüzyılın başından itibaren hayatımızda. Türkiye genelinde 50 bin 278 mahalle ve köy muhtarı görev yapıyor ancak bunların sadece 1071’i, kadın.
Van’da 4 kadın muhtar, son seçimlerde erkek rakiplerini geride bırakarak işini layıkıyla yapmanın peşinde. Van’ın Bahçıvan Mahallesi Muhtarı Nurten Sağlam, Kavurma Mahallesi Muhtarı Melek Kına, Erenkent Mahalle Muhtarı Öznur Pazarbaşı Bingöl ile çalışmalarını ve hedeflerini konuştuk.
“Kadın işi erkek işi yok, insan işi var”
Bahçıvan Mahallesi Muhtarı, 4 çocuk annesi Nurten Sağlam, 2019 Mahalli İdareler Seçimlerinde, tek erkek rakibine karşı, 200 oyla kazanarak muhtar olmuş. 36 yıllık muhtarlık saltanatını yıktığını, kimsenin önceki muhtarın karşısına çıkmaya cesaret edemediğini anımsatan Sağlam, o yıl kadınların desteğini alarak babadan oğula geçen muhtarlığı bitirdiğini vurguluyor.
Anadolu Üniversitesi İş Sağlığı Güvenliği ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Yerel Yönetimler okuyan Sağlam, “Kadın isterse her şeyi yapar, kadın işi erkek işi yoktur, insan işi vardır” diye kadınlara sesleniyor.
Çocukluğundan beri babasının kendisine destek verdiğini, çalışmak istediğini anlatan Sağlam, kadın muhtarların, mahallenin hem annesi, hem ablası, hem de kardeşi olduğunu belirterek şunları söylüyor:
“Muhtarlıklar, vatandaşlara en yakın birimdir. Hizmetlere erişim ve ihtiyaçların tespitinde birinci basamakta yer alıyor. Vatandaş, muhtarlıklar aracılığıyla resmî kurumlarla daha kolay ilişki kurma şansı kazanıyor. Yaptığım meslekten gurur duyuyorum. Halka hizmet etmek çok güzel bir şey ben de çok severek bu görevi yapıyorum.
Babam her kararımızda bizim arkamızdaydı. Hep güçlü, çalışan bir kadın olmak istiyordum. Hayat bazen hayal ettiğimiz gibi olmuyor. Liseden sonra evlendim, çocuklarım oldu. Ama insanlarla olan iletişimim hiç kesilmedi. Muhtarlık hiç bilmeden yola çıktığım bir görev olsa da kadınların desteğini alıyorum. Bu beni motive ediyor.”
Sağlam, muhtarlığı döneminde yaptıklarına ilişkin şöyle konuşuyor:
“Muhtar seçildiğim dönem, ilk 2 yıl, ofisim yoktu. Diğer muhtar arkadaşlarla ortak ofis kullanıyorduk. Büyük çabalar sonucunda kendi ofisime kavuşabildim. Biz, mahalleli ile devlet arasında köprü konumundayız, sadece sorunları iletip, takibini yapıyoruz. Ama bazen sorunları çözmede sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Özellikle pandemi dönemi, sadece benim için değil bütün muhtarlar için çok kötü geçti. Yapmak istediğimiz birçok proje vardı ama yapamadık. Pandemi, ardından deprem derken Türkiye, tasarruf dönemine girdi ve maalesef birçok projemiz ya ertelendi ya da başlatamadık.”
“Kadınlara balık yemeyi değil balık tutmayı öğretmek istiyorum”
Kavurma Mahallesi Muhtarı Melek Kına, Hakkâri’de doğmuş. İlkokulu Şemdinli’de okuyan Kına, ortaokulu Hatay’da, lise öğrenimini ise Van’da tamamlamış. İlkokul yıllarında hukukçu olmak isteyen Kına, üniversitede Geleneksel El Sanatları Bölümü’nü okumuş.
Erkeklerin kadın muhtar istememesini, yaşadığı en büyük sıkıntı olduğunu belirten Kına, “Bunu söylerken de çekinmiyorlar. Nedenini de ‘Kadın muhtar taziyeye gelemiyor, hutbeye katılamıyor’ diye açıklıyorlar. Artık bunları aşalım. İnsanlar uzay çağını konuşuyor, bizim konuştuklarımıza bak” diyor.
Üniversiteden mezun olduktan sonra birçok kurumda usta öğretici olarak çalışan Kına, bu dönemde birçok kadın ile gerçekleştirdiği diyalog ve iletişim sonucu kadınları daha iyi gözlemlediğini, kadınların desteğiyle Mimoza Kültür Atölyesi’ni açtığını anlatıp şöyle konuşuyor:
“Atölyeyi açtıktan sonra öğrencilerime söz verdim. Hepsi bu işten para kazanıp geçimini sağlayacaktı ve verdiğim sözleri tuttum. Hepsi usta öğretici oldu.
Ülkenin en fazla küçükbaş hayvanına sahibiz. Evet, koyunun her şeyinden faydalanıyoruz ama yününü çöpe atıyor, yakıyoruz. Bu durumu fırsata çevirmek ve Van’ın kültürel mirasını yaşatmak adına bir çalışma başlattım. Çöpe atılan, yakılan yünlerden örgüler, çoraplar halılar yaptık. Türkiye’de tanınan dans grubu ‘Kuzeyin Çocukları’na bile biz çorap gönderiyoruz.
Ben, kadınlara balık yemeyi değil balık tutmayı öğretmek istiyorum. Genç kızlar mutlaka okumalı, bir altın bileziği olmalı. Bir meslek edinmeli. Avrupa’ya gittiklerinde bile bir belge, bir sertifika istiyorlar. Hobi bile olsa kendilerine bir işle uğraşsınlar.”
Muhtarlığın artık kaşe ve mühürden ibaret olmadığını kaydeden Kına, muhtarların artık eğitimli ve donanımlı olması gerektiğine inanıyor. Kına, kendi mahallesinin sorunlarını şöyle anlatıyor:
“Yollarımız çok sıkıntılı. Dere ıslahının yapılması lazım ve hâlâ sağlık ocağımız yok. Mahallemizden hastanelere direkt araç bulunmuyor. İnsanlarımız bazen 4 araç değiştirip hastaneye gidiyor. Bizim yol sorunumuzun acilen halledilmesi lazım. Minibüs ve otobüs sayısı arttırılmalı, hem üniversiteye hem de bölge hastanesine araç ayarlanmalı. Mahallemizde altyapı sorunları da var. Elektrik, yol ve aydınlatma da sıkıntılar yaşıyoruz. Çocuklarımız okuldan çıktıktan sonra akşam evlerine giderken korkuyorlar. Bu seçimde de aday oldum çünkü yarıda kalan projelerimi hayata geçirmek istiyorum.
“Kadınlar daha aşkla, şevkle, merhametlerini ortaya koyarak çalışıyor”
Van’ın Edremit ilçesinde doğan Öznur Pazarbaşı Bingöl, Erenkent Mahalle Muhtarı. Üç çocuk annesi olan Bingöl, muhtar olmaya karar verirken en büyük desteği eşi, ailesi ve komşularından almış.
Seçildikten sonra zaman kaybetmeden işe koyulan, mahallenin sorunlarını bir bir tespit edip harekete geçen, mahallenin sorunlarına titizlikle eğildiğini söyleyen Bingöl, “Bence kadın muhtar, daha iyi yönetir. Erkek muhtarlar da güzel çalışıyor ama kadınlar daha çok aşkla, şevkle, merhametlerini ortaya koyarak çalışıyor. Bu durum mahallede gözle görülür biçimde, değişikliklere neden oluyor” diyor.
Bingöl, coğrafyanın kadın üzerindeki baskısına değinerek şöyle konuştu:
“Doğu Anadolu bölgesindeyiz ve bir kadın olarak zor şartlar altında görev yapıyoruz. Ben aktif ve sosyal olduğum için yoluma engeller çıkıyor. Ama zaten biz bu engelleri yıkmaya geldik. Kadın güçlüdür, kadın isterse her şeyi yapar. Kadınlar durmasınlar, devletin sunduğu bütün imkânlardan yararlansınlar. Hem kendileri için hem de çocukları için sürekli aktif olsunlar. Bütün başarıların alt yapısını kadınlar oluşturur. O yüzden sonuna kadar kadınların yanındayız, ilerlesinler durmasınlar.”