Son Akşam Yemeği filminin basın toplantısında, duygusal anlar yaşandı
Haber Merkezi - Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı haftasında 29 Ekim’den iki gün önce vizyona girme hazırlığı yapan, duygusal olduğu kadar tebessümle de izleme vadeden “Son Akşam Yemeği” filminin basın toplantısı, Çankaya Köşkü’nün aslına uygun olarak kurulduğu platoda düzenlendi. Temposu hiç düşmeyen, cesur senaryosuyla tarihe farklı bir açıdan bakmamıza olanak tanıyan “Son Akşam Yemeği”nin yapımcılığını CineGenna Pictures üstleniyor. Yaratıcı yapımcılığını Esra Seyrekbasan’ın yaptığı, ön hazırlık çalışmaları yaklaşık iki yıldır süren bu özel projenin senaryosunu Ayla Hacıoğulları ile Vilmer Özçınar kaleme aldı. Yönetmen koltuğunda ise Levent Onan oturuyor. Engin Şenkan, Necip Memili, Mustafa Kırantepe, Yasemin Baştan, Aslı Tandoğan, Tuğba Daştan, Nehir Gökdemir ve çocuk oyuncu Azra Aksu gibi yıldız isimlerin bir arada olduğu filmde, Atatürk’ü Onur Tuna, Latife Hanım’ı Pelin Akil canlandırıyor.
“Filmimizi izleyen herkesi Cumhuriyetimizin 100. yılı masasında toplamak istedik”
Basın toplantısında ilk konuşmayı yapan “Son Akşam Yemeği” filminin yapımcısı A. Selim Tuncer; “Cumhuriyet’in 100. yılını kutladığımız bu günlerde Son Akşam Yemeği filmimiz ile etnik köken, dil, din, siyasi görüş ayrılığına düşmeden herkesi Cumhuriyet’in 100. yılı masasının etrafında toplamak istedik. Kenetlenmiş bir millet olabilmemiz için buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyor ve bir sinema eseriyle bu ideale mütevazı bir katkıda bulunmak istiyoruz” dedi.
Tatlı bir serüven anlattıklarını söyleyen yönetmen Levent Onan; “Bir süredir çok hummalı bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Ekibin heyecanı bizi çok iyi yerlere taşıdı. Hikayemiz çok karmaşık olduğu kadar çok tatlı bir serüveni anlatıyor. Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine geçişte tüm farklılıklara rağmen insanların nasıl bir arada kalabildiklerine, bir arada yaşayabilmenin mümkün olduğuna değindiğimiz bir konu işliyoruz. Cumhuriyetle ilgili birçok film yapılıyor, yapıldı, bundan sonra da hep yapılacak ama biz çok farklı bir yerden konuyu ele aldık” dedi.
Filmde Atatürk’ü canlandıran Onur Tuna; Atatürk rolü teklif edildiğinde heyecanlandığını belirtip; “Bir korku kapladı içimi, daha sonra hikayeyi okumaya başladım. İçerisinde çok farklı doneler vardı. Bugüne kadar anlatılmış bütün Atatürk hikayeleri tabii ki hepsi bizim için çok önemli ancak bu konuya daha farklı bir yerden yaklaştığını düşünüyorum senaryonun. Ufak bir kız çocuğunun gözünden yaklaşıyor” dedi.
“Aslında Mustafa Kemal anlatımı bekliyorken, Çankaya Köşkü’nün mutfağını anlatan bir film yapıyoruz. Atatürk bu hikayenin içerisinde bir yardımcı kahraman diyebilirim çünkü asıl anlatmak istediğimiz şey, Türk milletinin kendine ait olduğu, egemenliği ve hakimiyetidir. Kendi kendini yönetebilmesidir. Bunu, hangi evrelerden geçerek bugünlere geldiğimizi anlatmaya çalışan bir film var ve çok lokal, çok küçük bir hikaye içerisinde devleştirerek yapan bir hikaye var” dedi.
Filmin senaristlerinden Vilmer Özçınar; “Fikirler ana karnına düşen cenin gibidir. Nasıl büyürse, öyle gelişir. “Son Akşam Yemeği” de bizim için öyle oldu. Biz onu çok sevdik. Doğurduk, büyüttük yönetmenimize teslim ettik. Bizim için çok ayrıcalıklı bir proje” dedi.
Senarist Ayla Hacıoğulları ise; “Uygun toprağı buldu ve şimdi de boy veriyor o çocuk. Sanatın birleştirici gücünden kimsenin şüphesi yok. Tarihleri, coğrafyaları, insanları ve hikayeleri birleştiriyor sanat. Biz bunun gücüne sığınarak, arkamıza bunu alarak bir birlik, bir devam hikayesi kurguladık. Bu film aslında Cumhuriyet’in kurulduğu ve Osmanlı’nın sanki sona erdiği geceyi anlatıyor gibi oysa ne kadar bitti dersek diyelim soframızda yemeği, aklımızda hatıraları var. Dolayısıyla tam olarak hiçbir şey bitmiş değil. Biz o anılarla, o mirasla yolumuza devam ediyoruz. O farklılıklarla, farklı görüşlerle, bunları bir arada toplamayı başararak yolumuza devam ediyoruz ve bugünden Cumhuriyet’in 100. yılından geriye doğru bakıp bir film yapıyoruz” dedi.
Filmde, bir dedeyi, aynı zamanda usta ve maharetli bir aşçıyı canlandıran Engin Şenkan; “Böyle bir filmde hep oynamak isterdim ve neticede böyle bir fırsatı yakaladım, çok mutluyum. Son Akşam Yemeği’nde ortada bir yemek var ve yemeği yapan birisi var. O da benim. Bu yaptığım son akşam yemeğiydi ama son olmayacak. Bu filmlerin devamı gelecek çünkü bundan evvel Atatürk filmi dediğimiz zaman bizim önümüze şablon şeklinde konular gelir ve dolaylı olarak bir üst kademe yani Çankaya gelir. Bu filmin senaryosu çok sıra dışı olmuş. Halk var burada. Halkın düşüncesi, halkın isteği var” dedi.
“Son Akşam Yemeği” filminde Latife Hanım karakteriyle izleyeceğimiz Pelin Akil; “Latife Hanım’a çok yoğunlaştım. Sürekli okuyorum, sürekli araştırıyorum. O kadar başka bir dünya ki ve beni gerçekten çok heyecanlandırıyor. Paşanın yanında olması, ona güç kuvvet vermesi, sağlığıyla ilgilenmesi, demokratik işlerinde çevirmenliğini yapması… İnanılmaz entelektüel bir kadın, çok zeki ve çok neşeli. Ben bir oyuncu olarak içgüdülerime güvenirim. Çok Latife Hanım oynanmış sanırım ama hiçbirini izlemek istemedim. Benden ne çıkacak, ben ne hissediyorum… Senaryoyu okuduğum zaman o kadar heyecanlandım ki… Her sayfasında kalbim küt küt atmaya başladı. Daha önce okuduğum hikayelerden çok farklı. Halkın gözünden bunu anlatıyor olmak, o mutfağı görüyor olmamız. Cumhuriyetin ilanından bir gün önce o telaşın içindeki güzelliği göreceksiniz” dedi.
Bunlar da ilginizi çekebilir